T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ağalık vermeynen, yiğitlik vurmaynan!

En meşhur tampon ve arka cam yazıları arasında müstesna bir yere sahiptir "O şimdi asker" yazısı.

Her Türk vatandaşı bunu bilir.

Eğer münasip görürseniz, kendi aramızda bu sözü biraz değiştirelim.

"O artık askerden geldi, Ö şimdi asker" diyebiliriz.

Hatta "O şimdi ağa" haline bile dönüştürsek yeridir.

Mahzuru var mıdır dersiniz? Bence yok.

Herkes kendince ölçüp biçsin.

Kullanım âdetine göre, her vatan evladı kendi yakınları için kullandı "O şimdi asker"i. Biz de öyle yaptık. Yeğenimiz için, kardeşlerimiz, amca oğullarımız, arkadaşlarımız için. Arkadaş, kimi zaman 'kamera'dan İbrahim oldu, kimi zaman 'yazı işleri'nden Kâmil.

Kâmil Doruk da sonunda askerliği bitirdi geldi, üstünden yıl bile geçti.

Bu itibarla o şimdi asker demek, artık münasip değil.

* * *

Kâmil Doruk için birkaç gün öncesine kadar en uygun görülen hitap biçimi "Kâmil Bey" idi. Ancak geçen akşam "ağa"lığını fiilen ilan etti ki bundan sonra biz ona "Kâmil Ağa" diyeceğiz.

Nasıl olduya gelince... Şöyle oldu:

Evinde balık partisi verdi. (Bu balığın bir siyasi partinin amblemindeki balıkla bir ilintisi bulunmamaktadır.) Yıllardan beri evine kimsenin adım atmadığı Kâmil Doruk, sonunda ısrarlar karşısında pes etti ve "pekala" dedi.

Bir defa kabullendi ya, ardından arkadaşları sırayla aramaya başladı. "İşim var" diyenleri bile dinlemeye tahammül göstermeden onbeş kişiyi evine topladı.

"Balık diyorsunuz ama, ben temizlemem. Pişirmesine de karışmam. Dışarıda hazırlayıp getirin, hep beraber yiyelim."

"Oh ne âlâ!" yerine ona da "kabul" dendi. (Evinde 'teşkilat' yeterli değilmiş.) "Kabul kabul."

Biri balık almayı üstlendi, biri temizlemeyi, biri pişirmeyi, biri hani bana demeyi...

Yetmedi ki!

"Çay işini de biriniz üstlensin. Demlemesi, servisi falan..."

"Tamam..."

Eh, böyle ağalık dostlar başına.

Nihayet herşey tamam olunca, malikaneye kabul edildik ve kitaplar arasında masalara yer açıp balık ziyafetini gerçekleştirdik.

Giderken, "adam başı iki balık düşecek" dendi.

"Hamsi mi?" diye sordum, söylemesi ayıp olmasın lüfermiş.

Şimdi ona Kâmil Ağa demeyelim mi, söyleyin Allah aşkına?

Ağalık vermeynen, yiğitlik vurmaynan.

Bu devirde adam başı birbuçuk-iki lüferi (bendeniz bir tanesini ancak bitirdim) ve sınırsız çayı, hangi ağa ikram edebilir?

"Kriz" lakırdısı, çocukların dahi ağzına sakız olmuşken...

Çok yaşa Kâmil Ağa, ziyade olsun.


Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat yetişip onu geçer.
Kenya Atasözü


BELEDİYEDE BİR KUŞ VAR
KANADINDA GÜMÜŞ VAR


9 Kasım 2001
Cuma
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED