|
|
|
|
Kıldan ince, kılıçtan keskin. Sanki sırat köprüsü. Üstünden geçerken ya denize düşeceksin, ya da cehenneme. Bu ilahi gerçeği nasıl olsa ve kesinlikle yaşayacağız. Ama nefes alırken yaşamak doğrusu insana bir tuhaf geliyor. Ne büyük mutluluk tüm günahlardan arınmak. Milli Futbol Takımımız'la dün akşam yaşadık ve mutlu olduk. Avusturya karşısında Ay-yıldızlı ekibimiz, 11 değil 22 kişi gibiydi. Ve biz tribünlerde 30 değil, 70 bin kişiydik sanki. Böyle olunca da Avusturya, günahlarının bedelini o köprüden geçerken cehenneme düşerek ödedi. 45 dakikaya 3 gol sığdıran Milli Takımımız, savunmada son derece dikkatli, orta alanda yardımlaşmadan örnekler vererek başladı. Ürettiğimiz her pozisyon, rakip kale için gol sinyaliydi. Sonra o sinyaller gerçeğe dönüştü. Yıldıray'la, Hakan ve Okan'la bulduğumuz goller yıllardır özlemini çektiğimiz gollerdi. Ve Japonya'ya davetiye niteliği taşıyordu. 47 yıllık hasretini çektiğimiz Dünya Kupası finallerine 'merhaba' diyorduk. Oynadığımız oyunla da bunu hakediyorduk. Maçın ikinci yarısında da Milli Takımımız'da farklı bir görüntü yoktu. Üç gole doymayan, rakip kale önünde sürekli gol arayan Milliler, 4 ve 5. golü de Arif'le buluyordu. Kaybedecek birşeyi olmayanlardan her zaman korkmuşumdur. Ama dün akşam Avusturya'nın korkulacak bir takım olmadığını gördük. Şenol Güneş ve öğrencilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyoruz.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |