T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i
Bilgisayar'da fiyatları indirdik

Y A Z A R L A R
Özür dilerim Ruşen, sen haklı çıktın...

"Bu, global 28 Şubat'tır" dediği için ağzımızı bozduk... Hatta daha da ileri gittik, "Boşverin Keppel'in Türkiye acentalarına, bu global 28 Şubat değil, tarafları belli olan bir savaştır" deyip bir de kalbini kırdık çocuğun.

Ama o haklı çıktı.

ABD'nin Afganistan'a müdahalesini izleyen günlerde, George W. Bush, operasyonun Afganistan'la sınırlı kalmayacağını ağzından kaçırmıştı da, bunun, "ötekinin yokedilmesi" fikrine dayalı bir "topyekün savaş stratejisi" olabileceğine ihtimal vermemiştik.

Klasik Bush gaflarından biri deyip geçmiştik.

Öncekinin ("bu bir haçlı seferidir" sözünün) gaf mı, bilinçaltının bir tezahürü mü olduğu tam seçiklik kazanmadan üstelik...

Elbette ufukta Huntington'ın dediği gibi bir "dinler savaşı", bir "medeniyetler çatışması" görünmüyor ama, "din" eksenli "öteki" medeniyete karşı yürütülen çürütme ve yoketme kampanyasını neye hamletmeli peki?

Global 28 Şubat'a mı?

Doğrusu, bu kampanya için Afganistan'dan daha uygun bir plato, Taliban'dan daha elverişli figüranlar bulunamazdı.

Amerika'nın müdahalesi, sadece sıradan bir "öç alma" duygusu ve "terörü dize getirme" arzusuyla açıklanamaz.

Bunun böyle olmadığı "tarih" ve "sosyoloji" ilmiyle sabit.

11 Eylül'deki saldırı, çünkü, sadece Amerika'ya değil, "Batılı beyaz adam"ın kendisini ait hissettiği değerler sistemine yapılmış addediliyor.

Savaş, Başkan Bush'un da belirttiği gibi Afganistan'la sınırlı kalmayacak ve küresel kapitalizmin ürettiği değerler sistemine direnen tüm odaklar (dinler, uluslar, gruplar, mahfiller) bu saldırıdan payına düşeni alacak.

Ruşen Çakır'ı haklı çıkaran asıl gelişme geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray'da yaşandı.

Terör davalarında askeri mahkemelerin devreye sokulmasına onay veren George W. Bush, askerî mahkeme önüne kimin ya da kimlerin çıkartılacağına karar verme yetkisini de kendisine tanıdı.

Otoritarizm, evet.

Ama, şaşkın ABD halkı, güvenlik gerekçesiyle otoritarizme çoktan razı edilmiş durumda. Örneğin, 11 Eylül'den sonra FBI denetiminden geçmeyen hiçbir gönderi (mektup, telgraf, davetiye, e-posta mesajı, koli, paket, ıvır zıvır) sahiplerine ulaştırılmıyor ve ABD halkı bu uygulamadan son derece memnun...

Ama, iş bununla kalmıyor.

Otoritarizmin küreselleşmesi sözkonusu.

ABD Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı "savaş dönemi yetkileri belgesi"ne göre, ABD Başkanı yabancı bir teröristi yargılama, mahkum etme ve öldürme hakkına sahip olabilecek.

Bir ülkenin bombalanması emrini verebilecek.

(Newsweek'e göre Bush, Afganistan'ın bombalanması emrine ilişkin yasal temeli bu belgeden aldı.)

ABD Başkanı isterse, ele geçen yerli yabancı teröristler uçak gemilerinde ve ıssız adalarda yargılanıp öldürülebilecek.

Adalet Bakanlığı bu fikri, İkinci Dünya Savaşı'nda Naziler'i yargılamak için kurulan özel askerî mahkemelerden almış.

Usame Bin Ladin yakalanırsa, ıssız bir adada kurulacak "özel mahkeme" eliyle yargılanıp idam edilecek. Aynı şekilde, El Kaide terör örgütü mensuplarının da ABD'ye getirilmeden öldürülmesi söz konusu...

Kimin terörist olduğuna kim karar verecek peki?

Hukuk mu?

Hayır!

Gayet tabii ki ABD yönetimi ve Başkan George W. Bush...


20 Kasım 2001
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED