T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

R A M A Z A N

Zekat ruhu arındırır

Sahip olduğumuz malları ihtiyaç sahipleriyle paylaştığımız sürece günahlardan arınacağımız müjdesi veren zekat, İslam'ın beş şartından biri ve Müslümanlar'a farz olan bir yükümlülüktür.

Peygamber Efendimiz'in "Sen mü'minleri birbirlerini sevmekte ve merhamet etmekte bir bedenin uzvu gibi görürsün. Onlardan herhangi bir uzuv rahatsızlandığında, diğer bütün uzuvlar müteessir olur" hadis-i şerifi ışığında, zekatın sosyal ve psikolojik anlamı ve önemi ile ilgili sorularımızı cevaplayan ilim adamlarından Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Yeniçeri, çalışıp kazanılan mallara herhangi bir kasıt olmadan da hak ve haram karışabileceğini, zekatın kişiyi bu yolla kazanılmış günahlardan arındırdığını söyledi.

Zekatın malı temizlediği gibi, kişinin iç dünyasını da arındırdığını kaydeden Yeniçeri, "Kişinin iç dünyası temiz olmadan elde ettiği kazanç da temiz olmaz' dedi. Yeniçeri sözlerini şöyle sürdürdü: "Asr-ı Saadet'te zekatı hakça toplayıp dağıtmak amacıyla 'zekat odaları' vardı. Ancak bugün bu konunun hiçbir resmi yaptırıma bağlı olmaması düşündürücüdür."

Öteki'ne olan sorumluluk

Zekatın İslam'ın "infak" denilen genel yardım kavramı içinde yer aldığını söyleyen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı ise, bunun fakirlik ve zenginlik tezadına insani ve ahlaki bir çözüm getirmeyi amaçladığını ifade etti. Çağrıcı, "Zekat kişinin 'ötekine' karşı sorumluluk duygusunun ekonomik alandaki yansımasıdır" diye konuştu.

Cimrilik günah kirliliğidir

Her nimetin şükrünün kendi cinsinden olduğunu vurgulayan Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Erkal, insanın ancak ruhu cimrilikten arındıktan sonra yardım seviyesine ulaşabileceğini ifade etti. "Cimrilik bir günah kirliliğidir. Bu kirlilik insanı her türlü günaha itebilir" diyen Erkal, İslam toplumunun temelleri atılırken, ele alınan öncelikli üç meseleden birinin 'sosyo-ekonomik farklılıkların giderilmesi' olduğunu vurguladı.

TAYYAR TAŞ: EHLİNE VERMEK GEREKİR

İslam'ın beş şartından biri olan zekatın en önemli ibadetlerden biri olduğunu söyleyen İstanbul Müftüsü Necati Tayyar Taş, zekatı ehline vermenin daha büyük bir farz olduğuna işaret ederek, "Zekatı, gözönünde bulunanlardan ziyade, ehline vermek esastır. Bu da en az zekatın kendisi kadar önemli bir husustur. Çok fakirler daha az fakirlere tercih edilirse cemiyetimizi yakıp kavuran sorunlara bir çözüm bulunabilir. Bugün Türkiye'de zekat layıkıyla verilse sıkıntıların ciddi bir bölümü karşılanabilir" dedi. Dr. Yusuf Yıldırım ise zekatın insanların Allah tarafından karşısındakini düşünme psikolojisine iten bir yükümlülük olduğunu söyledi. Şükredilen malın kalıcılığının sağlanmış olacağına değinen Yıldırım, "Aslında zekat veren kişi kendi malının kalıcılığı için çaba sarfediyor. Peygamber Efendimiz'in 'Komşusu açken tok uyuyan bizden değildir' hadis-i şerifi, komşuşu açken tok uyuyan güvende değildir anlamına da geliyor" diye konuştu.

KİM NE KADAR ZEKAT VERMELİ?

  • Zekatın hükmü nedir? İslam'ın beş şartından biri ve Müslümanlar için farz olan bir yükümlülüktür.

  • Ne kadar malı olan zekat verebilir? Altına göre 85 gram değerinde mal varlığı olanlar.

  • Zekat kimlere verilir? 'Zekat ancak fakirlerin, yoksulların, onu toplamakla görevli memurların, kalpleri İslam'a ısındırılmak istenenlerin, kölelerin, borçluların, Allah yolundaki müttakilerin ve yolda kalmışların hakkıdır'Tevbe/60

  • Sahip olunan mal ya da paranın ne kadarı zekat olarak verilir? Zekatın alt sınırı Rasulullah'ın sünnetinde kırkta bir olarak belirlenmiştir.

  • Sahip olunan mal varlığının zekatı nasıl hesaplanır? Mal varlığı ticari amaçla kullanılmıyorsa yıl sonunda elde kalan miktarın kırkta biri, şayet ticari amaçlı kullanılıyorsa da toplam değerinin kırkta biri zekat olarak verilir.

  • Hangi malların zekatı verilir? Ticari amaçlı kullanılan ve üzerinden bir yıl geçen mallar.
    RAMAZAN GÜNDEMİ

  • Avcılar Belediyesi'nde yazar Uğur Hacı Hanefi, kitaplarını imzalayacak.

  • Esenler Belediyesi'nde "Grup Moleküller" tiyatro grubu sahne alacak.

  • Bağcılar Belediyesi'nde bugün Kral FM, Moral FM, Marmara FM radyo dijeylerinin katılımıyla Özel Radyo Gecesi düzenlenecek.

  • Üsküdar'da Karagöz, kukla, ortaoyunu çocuklarla buluşacak.

  • Pendik Belediyesi Moral FM Gecesi düzenleyecek. Geceye Yavuz Bahadırlıoğlu, Vehbi Vakkasoğlu, Mehmet Paksu konuk olarak katılacak.

  • Bayrampaşa Belediyesi stand-upçu Barbaros Uzunörer'i konuk edecek.

  • Zeytinburnu'da sema gösterisi düzenlenecek.

  • Ümraniye Belediyesi'nde bugün "Kur'an Mucizesi" konulu belgesel yayınlanacak.

    BİR AYET

    Ey insanlar, sizi de sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin ki takva sahibi olasınız. Bakara, 21

    BİR HADİS

    Mü'min bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Tevbe eder ve kendini günahtan çekerse kalbi parlar ve cilalanır... İbnü Kesir


  •  
    KISSADAN HİSSE
    Kimse görmeden tavuğu kim kesecek?
    Üsküdarlı Aziz Mahmud Hüdaî Hazretleri, Üstazı Üftade (k.s.) Hazretleri'nin hizmetinde daha ilk yıllarında talebe iken birçok talebe arkadaşlarının arasında, üstazının yanında ayrı bir yeri vardı. Üftade Hazretleri, müridleri arasında en çok onunla ilgilenir, birçok iltifatlar eder ve onun yetişmesine ayrı bir ihtimam gösterirdi. Üstazın o talebesi ile, fazla meşgul olmasını etraftan hissedenler ve birçok talebesi çekemezler ve Üftada Hazretleri'ne derler ki:
    -Biz de talebeyiz, onun bizden ne farkı var?
    Talebelerin ve bazı müridlerin bu halini sezen Hazreti Üftade, onları imtihan etmek istedi. Hepsini huzuruna çağırdı, ellerine birer bıçak ve birer de tavuk verip:
    -Bunu, gidip kimsenin görmediği bir yerde kesip geleceksiniz. Tek şartım, keserken kimsenin sizi görmemesi ve yalnız olmanızdır. Kim daha çabuk gelirse, benim en çok takdirimi o talebem kazanmış olur, buyurdular.
    Bıçakla tavuğu alan talebeler sür'atle etrafa yayıldılar ve kendilerine göre, gizli birer yer bularak kesip getirdiler. Fakat o hakkında dedi-kodu yaptıkları "Onun bizden ne farkı var" dedikleri talebe, hayli zaman olmasına rağmen ortalıklarda yoktu.
    Erken gelenler, kendi aralarında konuşuyorlardı:
    -Hocanın huzuruna çıkmaya yüzü yok ki, kesip de gelsin. Kimbilir şimdi nerelerde dolaşıyor, diyorlardı.
    O talebe, hayli zaman sonra elinde canlı tavuk olduğu halde kesmeden çıkıp geldi. Tavuğu kesip gelenler ona gülmeye başladılar:
    -Bir tavuğu kesmeyi becerememiş, diyorlardı, kendi kendilerine.
    Üftade sordu:
    -Herkes kesip geldiği halde, sen nerede kaldın? Hep seni bekliyoruz. Bu zamana kadar nerdesin? diye...
    O zaman daha talebelik yıllarını yaşamakta olan, daha sonra büyük bir mürşid olacak olan Aziz Mahmud Hüdaî Hazretleri, şöyle cevap verdi:
    -Hocam, sizi beklettiğim için ayrıca özür dilerim. Lâkin ben, nereye gitti isem beni kimsenin göremeyeceği bir yer bulamadım. En kapalı bir yer dahi bulsam, iyi biliyordum ki Allah (C.C) beni mutlaka görüyordu. Ve böylece, ordan oraya-ordan oraya koştum, sizin emrinizi yerine getiremedim geldim, dedi.
    Tabii bu hâdiseden sonra, anladılar diğer talebeler, hocasının neden en çok onu sevdiğini ve onunla daha fazla niçin alâkadar olduğunu... Başlarını önlerine eğip hata ettiklerini anladılar. Çünkü Allah'a gizli olan hiçbir mekân ve zaman yoktu.
    28 Kasım 2001
    Çarşamba
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Reklam Tarifesi
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Ramazan| Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED