T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Duayı gündemimize alabileceğimizi sanmıyorum"

Devir küçük öykülerin devri. Küçük öykülerden büyük eleştiriler yapma devri. Post modern anlayışın, tarih yorumuna en büyük katkısı tek tek bireylerin hikayesini mercek altına alarak dünü yorumlama girişimi oldu. Şeriye sicil defterlerinden hareketle yazılmış düne ait gündelik hayat yorumları artık çoğumuzun malumu. Bendeniz de aşağıdaki satırları yarının tarih anlayışına bir katkı olur diye kaleme aldım.

Mesela yarının sosyologları, sosyal tarihçileri, siyaset bilimcileri sokaktaki başörtülü kadınların sayısından, tesettürlü kadın derneklerinin faaliyetlerinden yola çıkarak 2000'li yıllarda "dindar kadınların tutumları" üzerine bir araştırma yapmaya niyet etmiş olabilir. Tam böyle bir niyet ile veri toplarken benim biraz sonra nakledeceğim anekdotu okur ve tesettürlü kadınların dindar olmadıklarına dair bir yorum yapabilir. Onun bu yorumundan hareket eden ve ahlak psikolojisi üzerine araştırmalar yapan başka bir akademisyen hızlı toplumsal değişme ve toplumsal baskılar, yasaklar altında tesettürlü kadınların gündemlerinin nasıl işgal edilmiş olduğundan bahisle ahlak ve din anlayışının değişme eğrisini çıkarabilir.

"Yarını bırak, şu anekdotu anlat da yorumumuzu biz kendimiz yaparız" diyorsanız buyurun:

Yaşlı kadın elindeki dua metnini dernekte görev yapan genç kıza uzattı:

"Evladım Sefer ayına girdik. Malum Sefer ayının ilk ve son çarşambasında dua etmek, sadaka vermek çok makbuldür. İnsanlar artık hangi ay girdi hangi ayı hitama erdirdi bilmiyor. Şu dua metnini fakslayarak sefer ayını hatırlatalım. Memleketimizin duaya çok ihtiyacı var. Hep beraber aşk ile dua edelim."

Genç kız yaşlı kadının düşüncesinden çok etkilendi. "Yarın Çarşamba bugün hemen fakslıyalım insanlar sadakalarını hazırlarlar duayı da ezberlerler" diyerek faksın başına oturdu. Bütün dindar kadın derneklerine, faks zinciri için önceden belirlenmiş numaralara elindeki dua metnini ve Sefer ayı hatırlatmasını geçti.

10 dakika sonra gönderdiği faksın teyidleri gelmeye başladı: "Gündemimiz çok yoğun. Duayı gündemimize alabileceğimizi sanmıyorum."

Genç kız birkaç yıl öncesinin tartışmalarını hatırladı.

"Kendi gündemimizi oluşturmalıyız."

"Suni gündemler oluşturarak gerçekleri saklamaya çalışıyorlar."

"Güdeme hakim olan ülkeye hakim olur."

Tekrar elindeki faksa baktı ürpererek: "Gündemimiz çok yoğun. Duayı gündemimize alabileceğimizi sanmıyorum."

Gündem hakikaten yoğundu. Sevgililer Günü, Dünya Kadınlar Günü, Tesettürlü kadınların cinsel kimliği, Delinin attığı taşları toplama günü, o onu dedi bu bunu dedi günü vs vs..


4 Mayıs 2001
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED