|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İnsanlık adına bağlama
Anadolu müziğini çok sesli bir forma kavuşturmayı amaçlayan Bengi Bağlama Üçlüsü'nün son albümleri 'Sel Gider... Kum Kalır...' çıktı. Üçlü, bağlamanın teline 'duyarlılıklar ve insanlık adına' dokunuyor!
Sözün öncelik sahibi olduğu, müziğin arka planda kaldığı geleneksel müzik anlayışımıza, teknik zenginlikler getirmeyi ve gökyüzünün bütün renklerini yansıtmayı amaçlayan Bengi Bağlama Üçlüsü'nün yeni albümü "Sel Gider... Kum Kalır" çıktı. Bağlamanın enstürümantal gücünü arttırmayı hedefleyen grup, bağlama üzerinde yaptıkları teknik çalışmalarla geleneksel çalgıların sadece vokale eşlik etmek amacıyla kullanılmayacağını, söz olmadan da bu enstürümanların tek başına güzel işler çıkarabileceğini ispatladı. 1988 yılında kurulan Bengi Bağlama Üçlüsü, Okan Murat Öztürk, Kenan Özdemir ve Özay Önal'dan oluşuyor. Anadolu müziğini, bağlamayı teknik açıdan olgunlaştırmayı ve tanıtmayı hedefleyen grubun daha önce çıkan 'Hiç', 'Güneşin Bahçesi' ve 'Eski Havalar' adlı albümleri bulunuyor. Üçlü'nün yeni albümü 'Sel Gider...Kum Kalır...' müzik piyasasına farklı tadlar ve tazelikler katan Kalan Müzik etiketiyle çıktı. Albümde, Balıkesir Zeybeği, Uzundere Barı, Menberi, Neredesin Sen, Terekeme, Yar Yüreğim Yar, Erzincan Halayı, Kocaoğlan Zeybeği, Giresun Kayıkları, Tahtacı Semahı, Çalın Davulları ve Trakya Karşılaması adlı parçalar yer alıyor. Bağlamada çok yol aldık Bengi Bağlama Üçlüsü adına konuşan Okan Murat Öztürk, grubun geleneksel müziğimize yaklaşımını "Bengi Bağlama Üçlüsü, geleneksel Anadolu müziğininin tüketildiği oranda tanınmadığı, bilinçsizce değişime uğratıldığı ve yozlaşmaya alet edildiği yönündeki gözlemleri nedeniyle, Anadolu müziğine farklı bir pencereden bakmayı denemekte, ürünlerini bu bakış açısıyla ortaya koymaya çalışmaktadır" sözleriyle özetliyor. Bağlamayı, orijinal dokusunu zedelemeden çok sesli bir çalgı haline getirmeyi amaçlayan Üçlü'den Öztürk, bağlamanın çalgısal gelişimini şöyle anlatıyor: "Bağlama yapımı ve icrası, son otuz yıl içinde özellikle büyük bir yol katetti. Dolayısıyla, tarihsel ve geleneksel olarak, Anadolu çalgılarının 'insan sesi'ne eşlik etme niteliği, çalgıların giderek solist niteliği kazanmalarına doğru bir eğilime büründü. Bu da çalgı yapım tekniklerinin geliştirilmesini ve daha nitelikli ses üretimini sağladı. Müziği sözden arındırdığınızda, salt sesler ve tınılar önem kazanır. Dolayısıyla müziği müzik olarak algılamak, öyle sanıyorum ki biraz daha emek gerektirmekte, beğeni çıtasının nitelik anlamında yükselmesini sağlamaktadır." İnsanlığımızı anımsatıyor...
1984'ten beri çeşitli üniversitelerde bağlama dersleri veren Öztürk, bağlamaya duyulan ilginin arttığını ancak son yirmi yılda Tükiye'nin içinde bulunduğu değişim rüzgarlarının ahlaki ve sosyal açıdan sanatta kolaycılığa kayışa neden olduğunu düşünüyor. Bağlamayla olan gönül bağlarını "Bağlama çalmayı, türkü söylemeyi, Anadolu müziğini çok seviyoruz. Dolayısıyla bu bizim için bir 'iş' değil! Yaşamlarımızın doğal bir parçası, gereksinimi... Dolayısıyla da duyarlılıklarımızı yitirmemek, insanlığımızı anımsamak anlamında bağlamalarımızın teline dokunmaya çalışıyoruz" sözleriyle tanımlayan Öztürk, medyanın sanat ürünleri üzerindeki yönlendirici etkisiyle birtakım insanların 'star'laştırılmasına yol açtığını ve müzikal kaliteden çok imajların, ticaretin ve pazarlama faaliyetlerinin önem kazanmasına neden olduğunu söylüyor. (Kalan Müzik / Tel: 0212-512 35 13)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |