|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugünlerde Mesut Yılmaz'ın ağzından hukuk devleti konusunda yine bal damlıyor. Beyaz enerji operasyonunda hukukun çiğnendiğinden, polis devleti (jandarma devleti demek istiyor) uygulamalarından dem vuruyor. Konuştukça konuşuyor, coşup gürlüyor. Öyle güzel ve doğru şeyler söylüyor ki sayın Yılmaz, siyasete yeni girmiş bir politikacı olsa Türk siyasi hayatına yeni bir rüzgarın geldiğini bile düşünebilirsiniz. Ne var ki Anavatan lideri öyle birisi değil. 20 yıldır Türk politikasının içinde. 28 Şubat sürecinden birinci derecede sorumlu olanlardan. Bu geçmiş göz önüne alınınca sözlerinin hiçbir inandırıcılığı kalmıyor, ağzından çıkan hiç bir doğru konjonktürel olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. 28 Şubat sürecinde Türk eğitim sistemi alt üst edilirken "siyasi hayatıma da mal olsa temel eğitim yasası çıkacak" diyen ve milletin yaptığı İmam Hatip Liseleri'yle Kuran Kurslarına kilit asan sürece destek veren oydu. Bugün hala başörtülü öğrenciler üniversitelerden içeri giremiyor. İçişleri Bakanlığı'na bağlı güvenlik güçleri kız öğgrencileri içeri almıyor. Defalarca yazdık; bu açıkça bir hukuk ihlalidir. Bir an için baş örtüsünün yasak olduğunu varsaysak bile bu yasağı çiğneyenlere yapılacak en ağır muamele, disiplin soruşturması açmak ve savunma hakkına riayet ederek başörtülü öğrencilere yönetmeliklerde var olan cezayı (şayet varsa) vermekti. Bu yol izlenseydi disiplin cezasına karşı öğrenciler hiç değilse idari yargı yollarına başvurup kaybedilmiş haklarını almayı deneyeceklerdi. Bütün bunlar bugün mümkün mü? Hayır! Neden? Çünkü bu öğrenciler üniversiteye sokulmayarak fiili bir durum yaratılıyor ve öğrenim hakları Türkiye'de hiçbir kanun yoluna başvurmasına imkan vermeyecek bir biçimde ellerinden alınıyor. Bu açıkça suçtur. Bugün hukuk devletinden dem vuran sayın Yılmaz bu açık ihlale karşı çıktı mı? Ne gezer, tam tersine destek verdi. Başörtülü memurlara 657 sayılı kanunda öngörülenden daha ağır cezalar verilip, görevlerinden atılıyorlar. Mesut Yılmaz'ın bir itirazını duydunuz mu? Hukuk devletinin önemini aykırı uygulamalar kendi başına gelince anlamıştır, pişman olmuştur da diyemiyorsunuz. Çünkü daha geçen hafta Polis Okulları'na meslek liselerinden sadece İmam Hatip Lisesi mezunlarının alınmaması yönündeki kanun değişikliği parlamentodan Anavatan Partisi'nin desteğiyle geçti. Burada fırsat eşitliği konusundaki anayasal hükmün çiğnendiği, bu millet evlatlarına karşı ayırımcılık yapıldığı düşüncesi hiç aklına gelmedi, sayın Yılmaz'ın. Şimdi diyor ki bu hukuksuzluklar sineye çekilirse yol olur, bugün beyaz enerji operasyonuna uygulanan usuller yarın başkalarına da uygulanır. Günaydın. Eğer iddia edildiği gibi bu soruşturmada bir hukuksuzluk varsa bu bundan sonrası için yeni bir yol açacak değil. Bugüne kadar yapılanlar ve sayın Yılmaz'ın seyirci kaldıkları, bu vadide yeteri kadar yol açmış, hatta açılan yolu asfalt haline getirmişti. Cumhur Ersümer'e ulaşanlar en fazla açılan o yoldan geçerek ulaştılar. O meşhur sözü nasıl unuturuz: "Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner." İşte bugün o hesabın döndüğü gündür. Sayın Yılmaz'a kadar ulaşacağı anlaşılan bu soruşturmada hukuk ihlalleri yapılıyorsa geçmiş ihlallere seyirci kalması yüzündendir. Arkasından kimsenin gözyaşı dökmesini beklemesin.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |