|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye hakkında "hasta adam" sözünü, ilk defa, Rus Çarı 1'inci Nikola (1796-1855) kullandı.. Tarih kitaplarında, Çar'ın bu sözü, İngiliz diplomatı Sir G.H. Seymour'un, 11 Ocak 1853 tarihli mektubundan alınarak, nakledilir.. Çar 1'inci Nikola, İngiliz diplomata şöyle demiş.. -Elimizde hasta bir adam var.. Hem de çok hasta bir adam.. Aradan 150 yılı aşkın bir süre geçti.. Dünya Türkiye'yi yine "hasta bir adam" konumunda görüyor.. Utanmayalım, gocunmayalım.. Hem bedenimiz, hem de zihnimiz hasta.. Hastalığın semptomları, ekonomik krizden, kokuşmuşluktan, siyasi çaresizlikten, kavram kargaşalarından ve güvensizlik duygusundan çıkartılabilir.. Gerçekçi olalım.. Şu anda içinde bulunduğumuz ve Türkiye'yi hem yoksullaştıran, hem de her alanda yaşam kalitesini düşüren "ekonomik kriz"den, bizi "iktidardaki kadrolar"ın çıkartabileceğine inanıyor musunuz? Mesut Yılmaz veya Hüsamettin Özkan'ın, "ekonomik krizden nasıl çıkarız" diye bir ciddi arayışları mı var? Veya Bülent Ecevit, krizin çapının farkında mı acaba? Baksanıza, DSP'nin ayıplı kurultayındaki konuşmasında, hala "köy-kent" projelerini anlatıyordu.. Diğerlerine gelince, durum daha vahim.. Kokuşmuşluk soruşturmaları, işin "siyaset ayağı"na geldi, dayandı.. Onların derdi, "krizden nasıl çıkarız" falan değil.. Düşündükleri tek şey var.. -Bu soruşturmalardan, sağ salim nasıl geçip, ayakta kalabiliriz? Nereden ve nasıl geldiyse geldi.. Kemal Derviş diye biri, nefes nefese koşuşuyor, çalışıyor.. Bir yandan dünyaya "Türkiye değişiyor" diye laf anlatıp, onları yardım vermeleri için inandırmaya uğraşıyor.. Bir yandan da, iç kamuoyuna "Değişmezsek sonumuz felakettir" diye, uyarılarda bulunuyor.. Bu Derviş'in siyasi sorumluluğu ne? Derviş, kime karşı taşıyor bu siyasal sorumluluğu? Belli değil.. Ama adamcağız, birşeyler yapmak için kendini paralıyor.. Toplum da bunu görüyor, anlıyor.. Ne var ki, krizin de yaratıcıları olan "siyasi sorumlular", eskisi gibi.. Hem aralarında tepişiyorlar, hem de soruşturmaları ve temizlik arayışlarını engellemeye çalışıyorlar. Bitmiş, tükenmiş, iflas etmiş kamunun, malından, parasından ve siyasetin rantından ellerini çekmek gibi bir niyetleri yok.. Ellerinde tuttukları en etkili silah da, "göbeğinden devlete bağımlı" medya.. Devlet, borçlarını, memurun, emeklinin maaşlarını ödeyebilecek mi, bu belli değil.. Ama bu devletliler, kendilerine mecbur medyayı kullanarak, topluma, adalete ve dünyaya karşı, saldırılar düzenliyorlar.. Ne yazık ki, "medya sermayesi" hala işin farkında değil.. Mesut Yılmaz'lar, Hüsamettin Özkan'lar onları yanlış yönlendirmeseydi, Dinç Bilgin'ler, Cavit Çağlar'lar, Korkmaz Yiğit'ler cezaevinde olur muydu? Sahibi tutuklu, yöneticileri sanık konumunda olan "Sabah"ın, Mesut Yılmaz veya Hüsamettin Özkan için karşı-saldırıya geçmesinin, ne değeri var ki? "Hürriyet", "Milliyet", "Akşam" gibi gazetelerin, "değişim" ve "temizlik"ten yana yer alıp, "artık yeter" demeleri daha akılcı olmaz mı? Kılavuzu Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan olan Dinç Bilgin'in durumundan, ders alınmaz mı yani? Türkiye yine "hasta adam" konumunda.. Hastalığın tedavisi için, mikroplar mutlaka etkisiz kılınacak.. Çaresi yok.. ŞAKA
SORU-CEVAP
SORU- Mesut Yılmaz, statükoculara karşı mücadele ederken, "Cumhuriyet"i mi savunuyor? CEVAP- Hayır.. Sadece "Cumhur"u savunuyor!.. SORU- Mesut Yılmaz, neden "Jandarma"yı "Gestapo"ya benzetti? CEVAP- Kendisini Başbakan atayan "Batı Çalışma Grubu"nu hiçbir şeye benzetemediği için.. SORU- "Beyaz Enerji" ve "Mavi Akım"dan Mesut Yılmaz için birşey çıkar mı? CEVAP- Evet.. Bunlar Mesut Yılmaz'ın rengini değiştirebilir.. "Mosmor" olur.. SORU- Mesut Yılmaz neden "Gestapo" yerine "KGB" demedi? CEVAP- "Mavi Akım" dolayısıyla Ruslarla arayı sıkı tuttuğu için.. İŞLERİ BİTTİ
Sonun başlangıcı bu!..
Bunlar, ilk genel seçimde yok olacaklar!.. Kendileri de biliyor.. Kurultayda Sema Pişkinsüt'ü susturan delegelerden kaç tanesi DSP'ye oy verecek acaba? İşte Hüsamettin Özkan'a en az oy, onlardan çıkmadı mı? Mesut Yılmaz'lı ANAP'a kim oy verecek? "Statükocular" mı, yoksa "değişimciler" mi? Kaderini ona bağlamış birkaç devlet müteahhidinden başka, Mesut Yılmaz'ı tutan, beğenen bir "kesim" kaldı mı? Gezin İstanbul'da çarşıyı, pazarı.. Dolaşın Anadolu kentlerini.. Devlet Bahçeli'nin MHP'sini, seçim atmosferinde açıklayacağı, "ortaklarının dosyaları" mı kurtaracak? Adama, "şimdiye kadar neden sustun" diye sormazlar mı? Çok kalmadı.. Bunlar sandıkta temizlenecekler.. Peki kim çıkacak sandıklardan? Bunların yerine kimler gelecek? Hiç merak etmeyin.. "Değiştirme birlikleri" hazırlanıyor.. Önümüzdeki "yakın dönem"de, ne kadar çok "alternatif" olduğunu göreceğiz. Ama bunların işi bitti.. Bunlar "yok"lar.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |