T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Stratejik derinlik

Türkiye'nin yerinin neresi olduğu, Türkiye'yi nasıl bir geleceğin beklediği ya da Türkiye'nin önündeki sorunları aşması, olması gerektiği varsayılan hedefe ulaşması için imkanlarının neler olduğuna dair sorulacak sorulara verilecek tutarlı, kapsamlı cevaplar, bizim nasıl bir "Türkiye algılaması"na sahip olduğumuzla doğrudan alakalıdır. Bu ülkeye aid/iyetin sorumluluğunu medeniyet tasavvurunun geniş perspektifi ve ben idrakinin/kimlik bilincinin öz güveniyle anlamlandırmadıkça, ne geçmişi sağlıklı değerlendirebilir ne de geleceğimize ilişkin tutarlı ve geçerli öneriler, çözüm/leme/ler üretebiliriz. Türkiye'nin entelektüel yetersizliğin, ahlaki zaafiyetlerin, birikimsizliğin elinde içine itildiği karabasan ortamında çıkış yolu yine kendi dinamiklerinde gizlidir. Bu dinamikleri keşfedecek olan da Türkiye'nin sahip olduğu tarihi birikim, jeo-kültürel zenginlik ve stratejik derinliğin farkında olan çabalardır. Türkiye'de özellikle 1980 sonrası dönemde oluşmaya başlayan Müslüman aydınların hem bulunduğumuz siyasi coğrafyayı hem de küresel anlamda içinden geçmekte olduğumuz süreci anlama, anlamlandırma ve tanımlamaya yönelik çabaları ürünlerini vermeye başladıkça batıcı entelijensiyanın Türkiye "okumaları"nın, çözümlemelerinin yetersizliği, açmazları tutarsızlığı deşifre olmaktadır.

Bu bağlamda Ahmet Davutoğlu'nun henüz yayınlanan Stratejik Derinlik-Türkiye'nin uluslararası konumu (Küre Yayıncılık, Millet Cad. 19/10 Aksaray, İst. Tel: 0212 589 12 95) isimli eseri Türkiye'de yeni bir zihniyet açılımının ifadesi olarak çok konuşulacak, tartışılacak; konuya ilişkin tartışmalarda dönüm noktası olabilecek çapta bir eser. Dahası Davutoğlu'nun Türkçede yayınlanan bu ilk kitabının hangi dünya görüşüne bağlı olursa olsun Türkiye'nin (özgün) yeri, geleceği üzerine kafa yoran bu ülkenin aydınlarının, bilim adamlarının, entellektüellerinin başvuru kitabı olmaya aday olduğu şimdiden ilan edilebilir.

Bu ülkeye ilişkin sorumluluk sahibi bir bilim adamının, çok yönlü birikimini düşünce zenginliği ve yoğun çabasını bir araya getirerek her şeyden önce "bu ülkeye nasıl bakılmalı"nın kapsamlı cevaplarını içeriyor kitap. Türkiye'nin jeo-stratejik ve jeo-kültürel konumu sahip olduğu tarih birikiminin nasıl yorumlanabileceğinin bütüncül ve tutarlı, Türkiye'nin stratejik hedefleriyle örtüşen ama konjonktürel geçerliliği de olan; yoğun birikimlerin de ötesinde buraya ait yerli duruş hassasiyeti ya da kimlik bilinciyle zihinsel açıklığın örgülediği çözümlemeler bütünü Stratejik Derinlik. Daha önce İngilizce yayınlanan Alternative Paradigms kitabındaki çizdiği teorik çerçevede olduğu gibi Türkiye'nin stratejik konumunu anlamlandırmada yeni bir paradigma arayışını sürdürüyor, alternatif bir paradigma oluşturmaya çalışıyor. Türkiye'nin yüklendiği misyonu anlamamakta direnen, ne Türkiye'nin tarihi ve kültürel gerçekliği ile örtüşmeyen ne de onun jeo-stratejik, ekonomik konumunu ve insan birikimini kavramamış; dolayısıyla gücünün farkında olmayan hatta bunun fark edilmemesi için özel çaba gösteren, toplumuna yabancılaşmış elitin çözümlemeleri karşısında Türkiye'nin yeri'ne işaret ediyor. Bu anlamda Davutoğlu'nun çalışması medeniyet perspektifli bir bakış açısının geleneği ihmal etmeden geleceği inşa etmeye ayarlı donanımın, sorumluluk bilincinin harekete geçirdiği yoğun çabanın ürünü olarak anlam kazanıyor.

Türkiye'de Müslüman aydınların batıcı elitlere karşı farkı hem kendi kültür dünyamızı tanımaları, bu atmosferden beslenmeleri hem de batı düşüncesi ile doğrudan ilişki içinde olmaları, batıcı elitlerden batıyı daha iyi tanımaları, daha sağlıklı ilişki içinde olmalarındır. Bu ayrıcalığın ne anlama geldiğinin bu eser özelinde/örneğinde, önümüzdeki dönemde Müslüman aydınların ortaya koyacakları eserlerde ortaya çıkacağının işaretlerini vermiş olması Türkiye'nin geleceğine ilişkin ümit beslememiz için yeterli nedendir.

Bu eseri (belki) muhtevasından daha da önemli kılan husus bunu besleyen/yeşerten kültürel atmosferin, entelektüel çabaların yeni açılımların habercisi olmasındadır. Yazarının da belirttiği gibi "sahip olduğu değer açısından aynı nehirde akan bir neslin serüvenini yansıtan anonim bir kültür atmosferinin ürünü olması" tekil bir örnek olmaktan çıkarmaktadır. Ülkesinin sorunlarına sahip çıkan bir bilinç oluşumunun, duyarlılığın yüklendiği sorumluluk hem düşünce hayatımızın açılımı için, hem de dayatılan siyasal ve toplumsal çözümlemeler/projelerin alternatifsizliği iddiasının, tekelci paradigmaların entelektüel bakışımıza taktığı at gözlüğünün atılmasına yarayacaktır.

Stratejik derinlik, dünya görüşü ne olursa olsun ülkesine ve yaşadığı döneme karşı sorumluluk besleyen herkesin görmezden gelemeyeceği bir birimin uç vermesidir. Derin Türkiye'nin vicdanı, irfanı, birikimi kendini ifade etmeye başladıkça Türkiye de kendi mecrasına kavuşacak, kendisiyle barışacak demektir. Bu duyarlılığın bilimsel ve entellektüel geleneği oluşmaktadır.


24 Mayıs 2001
Perşembe
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED