T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
ANAP 18 yaşında!

On sekiz yaşına giren Anavatan Partisi mevcut partiler içerisinde Türkiye'nin en eski partisi unvanına sahip. Bu durum biraz gülünç gözükebilir, ama gerçek bu. Aslında mevcut partilerin en uzun ömürlüsünün on sekiz yaşında olması Türk siyasetinin içinde bulunduğu durumu göstermesi bakımından güzel bir örnektir.

Türkiye ilk kez siyasi parti ile 14 Eylül 1908 tarihinde, yani nerede ise bir asır kadar önce Osmanlı Ahrar Fırkası'nın II. Meşrutiyet'in getirdiği özgürlük ortamında kurulmasıyla tanışmış oldu. Aslında bu tarihten önce de adı siyasi parti (fırka) değilse de partilerin gördüğü işlevlere benzer işlevler gören siyasi örgütler/cemiyetler kurulmuştu. Nitekim TBMM'nin web sitesi Türkiye'deki siyasi partiler listesinin başına ta 1859 tarihli Fedaiyan Cemiyeti'ni yerleştirmekte bir beis görmemektedir. Ahrar Fırkası'ndan önce muhtelif tarihlerde kurulmuş pek çok siyasi cemiyet esas itibariyle birer parti olarak hareket etmiş ve siyasi hayatta önemli etkilerde bulunmuşlardır.

Türkiye siyasi parti ile 1908'de tanıştı...

İşin acı ve düşündürücü yanı Türkiye'de ilk siyasi partinin ortaya çıkışını ister 1908'deki Ahrar Fırkası ile isterse daha gerilere gidip herhangi bir siyasi cemiyetle başlatalım, bugün mevcut partiler arasında en uzun ömürlü olanının Anavatan Partisi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Burada herkesin üzerinde düşünmesi gereken temel soru şu: Ortalama bir asır önce siyasi parti ile tanışmış bir toplumda nasıl oluyor da en uzun ömürlü parti yirmi yaşında bile olamıyor? Böyle bir durum, bugün yaşamakta olduğumuz ve daha önce yaşadığımız çok yönlü sorunların başlıca sebebi değil mi?

Bir başka çarpıcı hususa daha dikkat edilmeli. O da şu. Türkiye çok partili düzene geçeli elli yıldan fazla zaman oldu. Birden çok siyasi partinin birlikte seçime katıldığı ve seçmenlerin bunlar arasında tercih yapma imkanını buldukları ilk seçim 1946 seçimleri olduğuna göre çok partili düzene geçeli elli beş yıl oldu. Osmanlı Devleti dönemini ve yine Tek Parti dönemini bir tarafa bıraksak bile çok partili düzene geçilmesiyle birlikte doğan partilerin en azından yarım asırlık olması gerekir. Ama sonuç ortada, ne Tek Parti döneminin ne de çok partili döneme geçilmesi arifesinde doğan partilerden biri bugün yaşamaktadır.

Bir kez daha hatırlanmasında yarar var. II. Meşrutiyet döneminde kurulan pek çok parti vardı. Ama bu partilerden hiç biri Cumhuriyet dönemine intikal etmedi. Bilindiği gibi 1908-1918 arasında devleti baskı, terör ve zorbalıkla yöneten İttihat ve Terakki Fırkası savaştaki yenilgi ile birlikte kendini feshetmek zorunda kalmıştır. Taraftarlarının kurdukları yeni partilerse bir varlık gösterememişlerdir. Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Ankara'daki Büyük Millet Meclisi'nde bir parti yoktu, ama kısa zamanda partileşme yolunda rol oynayacak olan gruplaşmalar ortaya çıkmıştı. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden kurulan Cumhuriyet Halk Fırkası ile muhaliflerin kurdukları Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası buradaki gruplaşmaların ürünü olmuştur. Ama bürokrasi-iktidar ittifakının partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası muhalif partiyi ortadan kaldırmakta beis görmemiştir. Bir bakanlar kurulu kararı ile Haziran 1925'te kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası örneği Cumhuriyet siyasetinin partiler konusundaki tutumunu oluşturması açısından ilginç gelişme olmuştur.

Devletle özdeşleşen CHP karşısında muhalif partinin varlığı imkansızdı. Bunu anlıyoruz, fakat çok partili dönemde de bu tavrın devam etmesi ibret vericidir. Burada da darbeler ve müdahaleler devreye girmekte ve siyasi partilerin biçilmesini, bu konuda bir geleneğin ve sürekliliğin oluşmasının önüne geçilmektedir. 1960 darbesi on yıl halkın oyuyla iktidar olmuş toplumun yarısını temsil eden Demokrat Partiyi kapatmakta tereddüt etmemiştir. 12 Mart dönemi sistem eleştirisi yapan Türkiye İşçi Partisi ile Milli Nizam Partisini kapatırken 12 Eylül yönetimi mevcut tüm partileri kapatmaya yönelmiştir. Gerekçe ülkeyi bu hale getiren (!) siyaset kadrosunu saf dışı etmek ve yenilerine temiz bir zemin hazırlamaktı.

Sürekliliği olmayan siyaset ve partiler...

Peki sonuç ne oldu? 1983'te yeni partilerin kurulmasına izin verildiğinde icazetli, kontrollü partiler doğdu. Onlardan bugün sadece Anavatan Partisi varlığını sürdürüyor ve aradan geçen on sekiz yıl içinde nereden nereye geldiği hepimizin gözleri önündedir. 1983'ün icazetli partilerinden Halkçı Parti ile Milliyetçi Demokrasi Partisi siyasi mevta olalı çok oldu.

Toplumsal hayat süreklilik ve değişim kutupları arasında cereyan eden bir dinamizmden ibarettir. Özellikle siyaset alanındaki süreklilik son derece önemli ve hayati bir öneme sahiptir. En uzun ömürlü siyasi partisi on sekiz yaşında olan bir ülkenin siyasetinin sorun çözmesini, toplum nezdinde kabul görmesini beklemek doğru olmadığı gibi haksızlıktır da. Tarihsel ve toplumsal sürekliliği olmayan siyasetin içler acısı durumunu gözlemekten bıksak da siyaset aktörleri buna razı olduktan sonra bizim yapacak fazla bir şeyimiz yok.


24 Mayıs 2001
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED