T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

İflas anlaşmaları

Türkiye, IMF ile imzaladığı 16. stand-by anlaşmasıyla enflasyonu önlemek ve piyasaya çeki düzen vermek istiyordu. Ancak, beklenen olmadı ve ekonomide çöküş dönemi başladı.

IMF ile 1999 yılının sonlarına doğru yapılan 16. stand-by anlaşması iki temel amacı gerçekleştirmeye yönelik idi; kronik hale gelen enflasyonun düşürülmesi ve ekonominin daha sağlıklı işlemesi için özelleştirme başta olmak üzere kamu kesiminde yeniden yapılanmanın gerçekleştirilmesi. Enflasyonu düşürmek amacıyla kur çapası, kamu kesimi fiyat artışlarının kontrol edilmesi ve net iç varlıklar hedefleri politika araçları olarak belirlendi.

Kur çapası uygulaması ile döviz kurundaki artışın Merkez Bankası tarafından kontrol edilmesi ve kurların hedeflenen enflasyona paralel artışı öngörülmüştü. Burada temel amaç dövize bire bir bağımlı maliyet enflasyonunu kontrol altına almaktı. Uygulanan istikrar programının bir başka politika aracı ise kamu kesiminin kontrolünde olan ücret ve fiyat artışlarını gerçekleşen enflasyonun altında (aslında beklenen enflasyona göre) ayarlanması idi. Burada ise amaç toplumun geniş kesimlerinin reel gelirlerinin artırılmaması ve böylece enflasyonun talep yönlü artışı üzerine baskı uygulamaktı.

Emisyon hacmine kontrol

Net iç varlıklar hedefini de Merkez Bankası döviz rezervlerine endeksleyerek ise piyasadaki emisyon hacmini kontrol etmek amaçlanmıştı. Buradaki hedef ise talep yönlü enflasyon baskısını azaltmaktı.

İstikrar programı, bir yandan yukarıda kısaca belirttiğimiz politika araçlarıyla enflasyonu kontrol altına alırken diğer yandan ise kamu gelirlerini artırmak ve kamu giderlerini azaltmak yoluyla kamunun borçlanma gereğini azaltmayı hedeflemekteydi. Hatta gerek 2000 yılı, gerekse 2001 yılı bütçesinde faiz dışı fazla öngörülerek borçlanma ihtiyacının azaltılması öngörülmekteydi. Bu amaçla Deprem Vergisi, Özel Tüketim Vergisi gibi yeni vergiler çıkartılırken bir yandan da vergi oranları artırıldı. KİT'lerin özelleştirilmesi, Bankacılık Kanunu ve SSK yasası gibi bir takım yasalar çıkartılarak yapısal tedbirler uygulamaya konulmaya çalışıldı.

IMF ile yapılan bu istikrar programı maalesef uygulamada öngörülen başarıya ulaşmadı ve ilki 2000 yılının Kasım ayında, diğeri ise 2001 yılının Şubat ayında yaşanan iki kriz sonucu program rafa kaldırıldı. Yaşadığımız bu iki kriz toplumun tüm kesimlerini başta ücretliler olmak üzere, mal ve hizmet üretimi yapanları ve özellikle bankacılık kesimini çok zor durumda bıraktı. Piyasa mekanizmaları neredeyse tamamen durdu. Sistem tamamen kilitlendi. Bugünlerde piyasalarda nispi bazı hareketlenmeler olduğu gözlense bile, gerçek anlamda piyasanın işlediğini söylemek henüz mümkün görülmemektedir.

Makro açıdan bakıldığında ekonomik krizi anlayabilmek ve bu krizden çıkış koşullarını tespit edebilmek için, piyasadaki aktörlerin pozisyonları ve bu krizden nasıl etkilendiklerini çok iyi saptamak gerekmektedir. Bu aktörler; toplumdaki bireyler (piyasa deyişiyle tüketiciler), kamu yönetimi, finansal sistem ve üreticilerdir. Toplumdaki bu aktörlerin yanında dış ticaret ve turizm açısından dünya ekonomisindeki gelişmeler ile, Türkiye ile finansal ilişkide bulunan uluslararası finansal sistemin Türkiye ekonomisine yönelik politikaları da kısaca irdelenmek zorundadır.

Öncelikle, daha ilerde ayrıntılarıyla ortaya koyacağımız gibi; Türk ekonomisinin 2001 yılında beklenenden (bizim beklentimiz % 3 küçülme yerine % 7'ye yakın bir küçülmedir) daha fazla küçüleceğini, ekonomideki genel anlayışlar değişmedikçe, bir perspektif ve strateji değişikliğine gidilmedikçe sağlıklı bir büyümenin sağlanamayacağını söylemek zorundayız. Bu perspektif değişikliğini yapmadığımız sürece, yeni ve daha büyük krizlerin olma olasılıklarının gittikçe artacağını tahmin etmekteyim.

Tüketici kesiminin durumu

Ekonomide, dış satım dışarıda tutulursa en büyük aktör tüketicilerdir. Çünkü onlar büyük ölçüde üretim miktarını ve dolayısıyla ekonomik faaliyetlerin yapısını belirlerler. Ülkede yaşayan vatandaşların tüketim trendleri ise bireylerin gelirlerine, tüketici kredilerine ve tüketim eğilimlerine bağlıdır.

Tüketici gelirleri ve etkileri

2000 yılında gelirlerdeki reel artış çok sınırlı kalmıştır. Tarım kesimindeki gelir artışı uygulanan taban fiyatları politikaları nedeniyle reel olarak artmazken, sanayi kesiminin reel ücret artışı ise ancak yüzde 0.3 seviyesinde kalmıştır.

2000 yılında Türkiye'de yaşanan yüzde 7.0'lik büyüme iç talepteki artıştan kaynaklanmıştır. Çünkü bu dönemde cari açık 10 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir. İç piyasada gelirler reel olarak artmadığına göre, tüketim daha çok faiz oranlarındaki hızlı düşüş nedeniyle artan tüketici kredileri nedeniyle artmıştır.

Gelirler daha da düşecek

2001 yılında ise tüketicilerin büyük kısmının reel gelirlerinde ve varlıklarında artış değil bilakis hem devalüasyonun etkisiyle, hem de artan vergi yükü nedeniyle azalma beklenmektedir. 1994 yılında yaşanan ekonomik krizde devalüasyon nedeniyle reel ücretlerin % 22 oranında azaldığı düşünülürse, benzer bir trendin 2001 yılında da yaşanması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle reel ücretlerde en az %15-20 düzeyinde bir azalma söz konusu olacaktır.

2001 yılının ikinci yarısında gerçekleşecek ücret ayarlamalarının ise devalüasyonun yarattığı varlık azaltıcı etkisini giderecek düzeyde olmayacağı kanaatindeyim.

Öte yandan gerek yapısal tedbirler nedeniyle, gerekse ekonomideki daralma nedeniyle 2001 yılında işsizliğin artması büyük bir olasılıktır. Kaldı ki, bu işsizlerin büyük bir kısmı tüketim eğilimleri yüksek olan, eğitimli ve kalifiye işsizler olacağı için, artan işsizliğin tüketimi azaltıcı etkisi eskisine göre çok daha fazla olacaktır. Sonuç olarak toplumun varlıkları ve gelirleri hem devalüasyon hem de artan işsizlik nedeniyle 2001 yılında reel olarak azalacaktır. Ekonomik büyümenin bu gerçeklerden olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır.


Doç.Dr. Murat MERCAN / BİLKENT ÜNİVERSİTESİ


24 Mayıs 2001
Perşembe
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED