T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Buluşma noktası halktır

Şimdi kimsenin aklına geldiği yok, ama gerçeği burada hatırlatmak bizim görevimiz: Son 50 yıllık siyaset tarihimizde, Bülent Ecevit, tam iki kez 'umut' olarak görüldü. Son seçimde de, Türk seçmeni, turbülansa uğrayan uçağı kazasız yere indireceği umuduyla, Ecevit'in arkasında saf tuttu. Bugün aynı Ecevit aynı insanların gözünde bir değer taşımıyor...

Bunu halkın ayran gönüllüğüne bağlamak yanlış olur.

Konu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i yakından ilgilendirdiği için önemli. Seçileli henüz bir yılı bulmayan Sezer, oturduğu koltukta, adını ülke tarihine yazdıracak bir büyük olaya imza atmadığı halde, halkın sevgisini kazanmayı bildi. Bunu sağlamak için 'popülist' bir tavır da takınmadığı halde... Halk, Sezer'in tevazuunu, kuralcılığını, dürüstlüğünü sevdi. Hangi kamuoyu yoklamasına baksanız, halkın en takdir ettiği, güvenilir bulduğu kişilerin başında Sezer'in geldiğini görüyorsunuz. Kimse popülerlikte onunla yarışamıyor...

Popülerlik siyasette sonuç almanın yarısıdır. Sözgelimi Başbakan Ecevit Meclis'e hükmedebiliyor; ancak halkın gözündeki yerini kaybettiği için, kitleleri harekete geçirecek 'ulusal' programlar üretmede bir gücü yok. Buna karşılık, Cumhurbaşkanı Sezer, hükümetin suyuna gitmeyi kabul etmediğinden Meclis üzerinde etkili değil; ancak halktaki destek tabanı, onu, siyasetin hiç ihmal edilmemesi gereken bir aktörü olarak tutuyor. Bu sebeple, geçmişin Fahri Korutürk'ünden çok farklı konumda bir cumhurbaşkanı Ahmet Sezer...

Ancak, halkın bugün tuttuğunu yarın yere vurabildiğini unutmamalı. Fahri Korutürk haline dönüşmek için sanıldığı kadar uzun bir yol katetmek gerekmiyor...

Halk, kamuoyu yoklamalarının gösterdiği gibi, cumhurbaşkanından 'hakem' konumunda kalmasını, taraf tutmamasını bekliyor. Savunduğu 'hukukun üstünlüğü' ilkesine sadakati de çok önemli. ANAR'ın 1999 sonunda gerçekleştirdiği 'değerler anketi', halkın, fikir özgürlüğü (94.9), inanç özgürlüğü (94.6), demokrasi (91.5), cumhuriyet (90.8), lâiklik (76.0) ve din (72.9) gibi kavramlar etrafında toplandığını göstermişti. Devleti temsil ediyor cumhurbaşkanlığı makamı, devletle halk arasında köprü olmak cumhurbaşkanının birinci görevi... Halktan kopuk, devletin soğuk yüzünü yansıtan Korutürk tipi cumhurbaşkanlığının halktan destek bulması mümkün değil.

Böyle bir tehlike Ahmet Sezer'i köşebaşında bekliyor. YÖK'e birbiri ardına atadığı isimler, hiçbirinin değerini tartışmaya açmaksızın söyleyelim, hep aynı anlayıştaki insanlar... Cumhurbaşkanının onları 'ıslah etsinler' diye YÖK'e gönderdiği varsayımı, üniversite kapatma kararına yeni üyelerin de katılmasıyla zayıfladı. Türkiye'de YÖK'ün, Sezer'in üyeliğe uygun gördüğü kişilerden başka muhalifleri de var.

Kimse kişiliği oturmuş, düzgün bir insan olan Ahmet Sezer'den, Çankaya Köşkü'ne çıktı diye, farklı bir tavır benimsemesini beklemiyor. Popülizm yapmasını isteyen de yok. Ancak, Çankaya'yı belli bir görüşün, halktan kopuk bir anlayışın temsilcisi haline sokmak çok yanlış. Özellikle arkasında bir parti desteği ve Meclis dayanağı bulunmayan Sezer için yanlış... Sezer'i siyaseten güçlü kılan arkasındaki halktır; o yerini terkederse, Sezer'in Çankaya'daki varlığı hükümetlerin insafına kalacaktır.

En talihsiz çıkış, üniversitelerdeki başörtüsü yasağıyla ilgili toplumsal barışa zarar verici uygulamaları şikâyet eden üç milletvekiline söyledikleriydi Sezer'in. Elbette o çıkışın da müşterisi var ülkemizde; ancak çok az sayıda ve itibar edilmemesi gereken müşteriler onlar... Türkiye, bugün, biraz da o düşünce sahiplerinin alkışladığı dayatmalar yüzünden, ekonomik ve siyasal krizler içerisinde debeleniyor...

Sezer'in halk desteğinin yüksekliğini öğrendiğimiz kamuoyu yoklamaları, halkın Sezer gibi düşünmediğini açıkça gösteriyor. TESEV tarafından yapılmış kapsamlı bir anket, Türk toplumunun 'muhafazakâr' yapısını sergiliyor. Halkın yüzde 83'ü, "Başörtüsüne karşı değilim" demiş, yüzde 76 ise "Üniversitelerde başörtüsü serbest olmalı" kanaatini seslendirmişti o ankette. Alman Konrad Adenauer Vakfı'nın Türk gençleri arasında düzenlediği bir ankette de gençlerin yüzde 63.4'ünün aynı görüşte olduğu anlaşılmıştı. Bunlar, "Sezer'e güveniyorum" diyen çoğunluk işte...

Türkiye'nin içinden geçtiği önemli dönemeçte, Cumhurbaşkanı Sezer'e hayati görevler düşüyor; o görevleri ifa edebilmesi için halkın güvenini kaybetmemesi şart. Her an kendini yenileyen halk, sevdiği Cumhurbaşkanı Sezer'i 2001 yılındaki buluşma noktasında bekliyor; 1958 yılında değil...


2 Nisan 2001
Pazartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED