Bir işadamı ile sohbet ediyordum..

"Devlet"e güvenip, elindeki ve şirketinin hesabındaki dolarları, 18 Şubat'tan önce Türk Lirası'na çevirmiş.. Bunlarla Hazine Bonosu almış..

Bu da yetmemiş.. İhracatından gelecek dolarları da, 1 Dolar=650.000 TL. üzerinden, ileri dönük bozdurmuş bankada..

Uğradığı zararın rakamsal ifadesini söyleyince, dudak uçuklatacak bir meblağ çıktı..

Belli ki bu işadamı, önümüzdeki dönemde yatırım falan yapmayacak.. Sadece uğradığı zararın yaralarını kapatmaya, ayakta kalmaya çalışacak..

-Ne yapayım.. Devlet'e güvendim, dedi..

Ben de güldüm..

-Sen Bülent Ecevit'le devleti karıştırmışsın, dedim..

Konuşmamızı, bir başka işadamı dinliyordu.. Söze karıştı:

-Temel kavramları ve kanunları artık değiştirmeliyiz, dedi..

-Örnek ver, dedik..

Anlattı..

-Mesela Türk halkını ve ekonomisini, Türk Parasından Koruma Kanunu çıkartılmalı. Biz hep Türk Parası'nı Koruma Mevzuatı ile, halkı ve ekonomiyi cezalandırdık.. Oysa, korunması gerekenler, halk ve ekonomidir.. Bize "Türk Parasından Korunma Mevzuatı" lazımdır..

Devam etti:

-Hukuk ve ceza mevzuatımız da değiştirilmelidir.. Örneğin, suçlar açık açık ve devlet gözetiminde işlenirken, adliye de, polis de, seyirci kalır.. İş ayyuka çıkıp, toplumun ekonomisini ve düzenini sarsar hale gelince, failler cuma akşamı gözaltına alınıp, sorguya çekiliyor..

-Örnek ver, dedik..

Anlatmayı sürdürdü:

-İşte Etibank-İnterBank ilişkileri.. Boşaltılmış bir banka sermayesine, özelleştirme ile yeni bir banka verilmesi.. Boşaltılmış bankaya el koyulurken, bu yeni bankadaki hissenin mal kaçırmaya benzer şekilde diğer ortağa devredilmesi.. Sonra Etibank'ın mevduatının, bu bankanın sahibi sermayenin şirketlerine kredi olarak aktarılması..

Devam etti:

-Bütün bu olup-bitenleri, tüm Türkiye ve Devlet, sadece izledi. Raporlar yazıldı, ama siyasetçiler bu raporları hasır-altı etti.. Şimdi bu rezaletin failleri, gözaltında sorgulanıp "bu işi nasıl yaptınız" diye sıkıştırılacaklar.

Bu defa ben sordum:

-Sen olsan, polis ve savcılar seni, "nasıl yaptın bu işi" diye sorgularken, ne cevap verirdin?..

Güldü.. Anlattı:

-Ben derdim ki.. Böyle işler, zina gibidir.. İki taraf olmadan yapılmaz.. Siyasi iktidar ve idare göz yumar.. Banka boşaltanlar da, bankayı boşaltır.. "Neden sadece beni sorguluyorsunuz" derdim..

Hayatımız, böyle konuşmaları dinleyerek geçiyor..

"Yeni Şafak"ta başlayan "Zaman Tüneli" sütununa bakın.. Geçen yıl bu vakitte, gazetelerde yine aynı başlıklar, haberler varmış..

Mesela 1 Nisan 2000'deki "Sabah"ın başlığı şöyleymiş..

-Ekonomi son 50 yılın en büyük daralmasını yaşadı. Yüzde 6,5 küçüldük. Kayıp 17 milyar dolar..

Bakalım 2002'de neler haber olacak?

ŞAKA

Hadi ordan!..

"Sabah" yazarı Güngör Mengi, çok veciz bir yazı yazmış..

-Türk adaletine inancımız tam, demiş..

Keşke bizler de şöyle yazabilsek:

-Laiklik mücadelesi verirken banka boşaltan Türk medyasına inancımız tam!..

SABAH

Filiz Akın, banka mı boşaltsaydı?

Sabah gazetesinin sahibi olan ailenin fertleri, "Etibank Boşaltılması Dosyaları" nihayet adliyeye intikal ettiği için, gözaltına alınmış..

Gazetenin veya Etibank'ın yöneticileri olan isimler de, belli ki sorgulanacak..

Şu andaki "Sabah" gazetesine bakın..

Manşetten, Paris sefiremiz Filiz Köksal'a (Akın) saldırılmış.. "Sabah"a göre, Filiz Köksal, Paris sefaretindeki davetleri, "devlet kesesi"nden yapmış..

Ayıp diye birşey var..

Gazetenin sahip ve yöneticileri, devlet bankalarından ve halkın mevduatından oluşan yüzlerce milyon doları, kendi şirketlerine aktarmakla suçlanıp, sorgulanıyorlar..

Bu suçlamalarla ilgili haber yok gazetede..

Sadece, "Sabah" ve "Etibank" sorumlularının ne kadar iyi niyetli oldukları anlatılıyor..

Buna karşı manşetten, bir sefirenin Paris'te, devleti temsil etmek için yaptığı harcamalar, kasıtlı biçimde teşhir ediliyor.

"Ayıp" diye birşey var..

Filiz-Sönmez Köksal, sefaretteki harcamaları, ceplerinden mi yapacaklardı?

Bunun için "cep-to-cep" krediler açacak halleri mi vardı?

Gerçekten "Sabah"ı hala yöneten "irade", iyice işi çığırından çıkartıyor.

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu