T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Özel okulda işçilik"

Osman CEMAL isimli okuyucumuz şu hususları yazmış, mesajında: "Fiilî olarak 10.01.1998 tarihinden; sigortalı olarak da 01.03.1998 tarihinden beri bir özel okulda memur olarak çalışmaktayım. SSK'na bağlıyım. İşe girdiğim ilk yıl, gerçek ücretim yerine asgarî ücret üzerinden ücret bordrosu düzenleniyordu. İtirazım üzerine bir yıl sonra gerçek ücretim üzerinden ücret bordrosu düzenlenmeye başlandı. 01.02.1999 tarihinde çalışanlara "Sigortalı işe tekrar giriş bildirgesi" imzalatıldı. İşyeri ünvanında herhangi bir değişiklik olmuş değil. Yanlış hatırlamıyorsam geçen sene çalışanlardan alınan vergilerde veya SSK primlerinde indirim olmuştu. Bu da bizim aylıklarımıza yansımamıştır. / Son birkaç aydan beri işveren hakkımda tutanak tutuyor, savunma istiyor. Yapay gerekçelerle işten çıkmamız istenmektedir. Resmî işletme müdürü değil, fiilî işletme müdürü tarafından yönetiliyoruz. / Şunları sormak istiyorum: -Üzerimdeki psikolojik baskıya dayanamayarak işten ayrılmak zorunda kalacağım. İşe geliş-gidiş saatleri konusunda keyfî olarak suçlanıyorum. Ayrılırsam tazminatlarım ve yasal haklarım hakkında ne yapabilirim?

- Brüt aylık 334.343.220.-TL. (net aylık 240.000.000.-TL.) üzerinden ne kadar tazminat alırım.

- İşten çıktıktan sonra vergi iadesi ve tasarrufu teşvik kesintileri ne olacak?

Okuyucumuz, özel okulda "memur" olarak çalıştığını yazmış olmakla birlikte, bunu "işçi" olarak büroda çalıştığını ifade için kullanıldığını varsayıyorum. Öğretmen olarak çalışma keyfiyeti vurgulanmadığından, 625 sayılı Özel Öğretim Yasası dikkate alınmamıştır. Gerçi İş Kanunu anlamında öğretmen de işçidir, özel okullarda. Bu durumda, okuyucumuz, büro elemanı olarak, 10.01.1998-01.03.1998 tarihleri arasında sigortasız olarak çalışmıştır. Bu dönemdeki çalışması hususunda "İş Mahkemesi"nde Kurumu ve Özel Okulu davalı göstererek çalışma süresini ve bu arada asgarî ücret üzerinden tahakkuk yapılan dönemde ücret bordrolarını imzalamamış ise net ücretin brütünden prim ödenmesi hususunu dava konusu yapması uygun olabilir.

Okuyucumuzun istifa ederek işten ayrılması halinde, ihbar ve kıdem tazminatlarını talep etmesi, mümkün olmaz. Ancak haksız suçlama durumları öne sürülerek fesih yapılırsa -işverence işten çıkarılırsa- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü'ne durumunun incelenmesi hakkında dilekçe verebilir ve haksız fesih iddiasında ise tazminatlarının ödemesi talebini de bu dilekçeye yazarak incelenmesini isteyebilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi incelemesinde haklılığı kanıtlanabilmiş ise ve buna rağmen işveren tazminatlarını ödemiyorsa, yine "İş Mahkemesi"nde dava açabilir. (Net ücret anlaşmalarında vergi indirimi işçiye avantaj getirmez.)

Okuyucumuzun kıdem süresi, sigortasız çalıştığı dönem katılırsa (gerçek süre), 1 ay 21 gün artacaktır. Henüz hizmet akdinin işçi tarafından haklı feshi veya işveren tarafından haksız feshi sözkonusu olmadığından kıdem süresinin kesildiği söylenemez. 30.04.2001 tarihinde çalışması sürüyorsa, işyerindeki sigortalı çalışması -kaydî çalışması- 3 yıl 2 aylık olmuştur. Eğer hizmet akdi, işveren tarafından haksız olarak feshedilirse, 8 haftalık (56 günlük) ücreti tutarında ihbar tazminatını, İş Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca ve İş Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca, son ücreti ve kıdem süresi itibariyle kıdem tazminatını işverenden isteyebilir, ödenmezse Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi incelemesi isteyebileceği gibi, doğrudan İş Mahkemesi'nde dava açarak da isteyebilir.

Tasarrufu Teşvik primlerinin geri ödemesi henüz emeklilik dışında yapılmamaktadır. Fonun tasfiyesi hakkında kanun da çıkmamıştır.


30 Nisan 2001
Pazartesi
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED