![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Daima yolda olmakBaşörtü yasakları eninde sonunda bitecek. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü suları tersine akıtmak zordur ve bunu yapmaya çalışanlar eylemleriyle düşünceleri arasındaki çelişkilerden, toplumsal baskılardan yılarak yasakları hürriyet bahşediyor edasında ortadan kaldırmaya çalışacaklardır. Beni başından itibaren endişelendiren, bazı kişilerin bu süreç içinde başörtüsünün mevcud yerini sarsmak pahasına, başörtüsünü savunmak adına onu kadın hakları çerçevesine indirgemeleri, bu indirgeme hareketi ile birlikte kamusal alanda dindar kadınların dışlandığı, fakat dindar erkeklerin dışlanmadığını delil olarak göstermeye çalışmalarıdır. Bu son derece yanlış ve tehlikeli bir mantıkdır. Yanlıştır çünkü dini kimliğinden dolayı memuriyetten atılan binlerce mağdur erkek söz konusudur. Başörtüsü kadın hakları çerçevesine indirgendiği zaman, Müslüman kimliği cinsiyetçi bir ayırımın eşiğine gelip dayanmaktadır. Esasında kadın hakları söyleminden istifade etmeye yönelik olan "Müslüman erkekler okullarına girerken Müslüman/başörtülü kızların giremediği" delili, cinsiyet merkezli ayırımcılığa karşı çıkmak maksadıyla ortaya getirildiği halde, feminist söyleme eklemlenerek Müslüman kadınların yenildiği söyleminin itibar bulmasına vesile olmaktadır. Politika üretmeye çalışırken gündelik siyasetin süfli pragmatikliğinden kendimizi kurtarmak zorundayız. "Ötekileri" ikna etmek için ortaya atılan "başörtüsünün kadın hakkı" olduğu söylemi, çok kısa bir zamanda başörtülü kadınları ikna etmiş ve kadın konumunu pekiştirmek için, ontolojik duruş inananlar ve inanmayanlar ayırımından çıkarak Müslüman kadınlar/Müslüman erkekler ayırımına dayanmıştır. Feminist söylemin kadınların ezilmişliğini kadın olmalarına dayandıran argümanları, başörtülü kadınlar arasında da başörtülü kadının maruz kaldığı yasakları, dinin kimliğinden yani farklı bir hayat tasavvuruna sahip olmasından değil sadece kadın olmasından kaynaklandığını benimsemeye sevk etmiştir. Dindar insanların birbirlerinin vekil ve veli olmaları başörtü yasakları sürecinde muazzam bir parçalanmaya maruz kalmaktadır. Dünyayı değiştirme yolunda elindeki bütün imkanlar alınan başörtülüler direnmeyi kendilerini değiştirmek noktasında gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Var olmak için başkalarının ilgisinin şart olduğunu düşünmek yenilgiyi baştan kabul etmektir. M. Ü. İlahiyat Fakültesi öğrencileri toplumun önde gelen kişileriyle görüşürken var olmak için onların ilgisine muhtaç olmadıklarını baştan kabul etmek zorundalar. Çünkü başlangıçta yoğun görünen ilgi zaman içinde başka gündemlere kayarak zayıflayacaktır. Bu zayıflamanın onların duruşundaki kararlılığa etki etmemesi için, bunu yolun başında akılda tutmakta fayda var. "Her şerde bir hayır vardır." M.Ü. İlahiyat Fakültesi öğrencileri, başınıza gelen bu "şer"i hayra dönüştürmek için toplumun bütün kesimlerine kendinizi anlatmak üzere çıktığınız yolda kararlı bir şekilde devam etmelisiniz. Toplum sizi tanımak için hiç bu kadar istekli olmamıştı. Atacağınız adım bir günlük, bir aylık, bir yıllık değil. Yüzyılı adımlamak üzere çıktığınız yolda her gün kendinizi geçmek üzere bir mesai harcamanız gerektiğinin farkındasınız. Yasaklarla mücadele ederken aman kendinizin gerisine düşmeyin!
fbarbarosoglu@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|