SEZER, ÇANKAYA'DA SANATÇI VE AYDINLARLA RENKLİ SOHBETLER YAPTI
Köşk'ten açık çay ve sivil anayasa
Farklı bir Cumhurbaşkanı olarak bilinen Ahmet Necdet Sezer, önceki gün Çankaya'da kalabalık bir sanatçı ve aydın grubunu kabul etti. 270 kadar sanatçıyı temsilen 40 kadar kişinin katıldığı görüşme olumlu ve sıcak bir havada geçti. Cumhurbaşkanı Sezer'in, görüşmede aydınlara sivil ve yeni bir anayasa sinyali verdiği belirtildi. Görüşmeye Ataol Behramoğlu'ndan Orhan Alkaya'ya, Adalet Ağaoğlu'ndan Lale Mansur'a, Erhan Bener'den Vecdi Sayar'a, Edip Akbayram'dan Suavi'ye kadar pek çok sanatçı ve aydın katıldı. Kabulde Sezen'in gazeteci kimliğiyle kimsenin olmaması konusunda titiz davranması dikkat çekti. Resmi randevu süresinin 20 dakika olarak kaydedilmesine rağmen görüşmenin 56 dakika sürmesi, Cumhurbaşkanı Sezer'in sanata ve sanatçılara duyduğu sempatinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından sıcak bir ilgiyle karşılanan sanatçılara çay ve meyva suyu ikram edildi. Konuklarıyla tek tek ilgilenen Sezer, sanatçıların taleplerini ve görüşlerini dikkatli bir şekilde dinledi. Genel olarak düşünce özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, F Tipi cezaevleri, sivil anayasa, temiz toplum, yolsuzluklar ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin konuşulduğu toplantıda sanatçılarla Cumhurbaşkanı Sezer arasında ilginç diyaloglar geçti. Sanatçılar, Cumhurbaşkanı Sezer'in sadeliği, zarifliği, alçakgönüllülüğü ve kibarlığı karşısında hayretlerini ifade ettiler.
İkramlar son derece sadeydi
Görüşmenin çok olumlu bir havada geçtiğini belirten tiyatrocu Orhan Alkaya, sanatçı ve aydınlar olarak taleplerini dile getirdiklerini ifade etti. Toplumda otomatik bir şekilde şiddetin hızla tırmandığını, demokrasinin önündeki barajın yükseldiği şeklindeki kaygıları Sezer'e ilettiklerini belirten Alkaya, "Aydınların, Cumhurbaşkanı ile bu düzeyde ilk görüşmesi oldu. Saygılı, alçak gönüllü, son derece zarifti. Benim babam da hakim olduğu için biliyorum: tipik bir hakim vardı karşımda; doğruluk esasında duran bir hakim. Benim kişisel izlenimim, Sezer'in Türkiye tarihinde ilk kez bir sivil anayasa gerçekleştirmek eğiliminde olduğudur" dedi. Sezer'in tasarrufçu kişiliğine dikkat çeken Alkaya, "Bize çay ve mevya suyu ikram etti. Çaylar normal bardakta, mevya suları da limonata bardakları ile ikram edildi. Biz aramızda ikinci kez çay istememe konusunda anlaştık şaka yollu. Ama çaylar fazla demli değildi. İlginç bir Cumhurbaşkanı; hepimizi teker teker tanıyor, ne yaptığımızı biliyordu. Sanata yakın bir insan; esprili ve sıcak" şeklinde konuştu.
Protokolden sıkıldığı anlaşılıyor
Sezer'in hukukçu kişiliğinin görüşmede etkili olduğunu gözlemlediğini belirten sinema yazarı Vecdi Sayar, "Sezer'in kendisini çevreleyen protokol, yasal ve bürokratik mekanizmalardan sıkıldığı izlenimi edindim. Sanatçıların pek çoğunu tanıyor, isimleriyle hitap ediyordu. Herkesle tek tek ilgilenmeye çalıştı. Cumhurbaşkanı gayet sempatik; öyle iddia ediliği gibi soğuk değil, sıcak bir kişilik. İnsanla gözlerinin içine bakarak konuşuyor. Arkadaşlarımızın pek çoğu ilk kez tanıştılar kendisiyle. Sanatçılar daha önce kokteyllerde, resepsiyonlarda küçük bir grup olarak bulundular hep. Bu açıdan da son derece anlamlı bir görüşmeydi" diyen Sayar, "İkramlar son derece yalın ve sadeydi. Şatafata iltifat etmeyen bir kişilik" şeklinde konuştu.
SEZER İLE NE KONUŞTULAR?
Cumhurbaşkanı Sezer görüşmedeTürkiye'nin demokratikleşmesi için yasa ve anayasada köklü değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizerken, sivil bir anayasa hazırlanması konusunda sinyal verdiği belirtildi. Sezer'in sivil toplum örgütlerinden gönüllü kuruluşlar olarak söz etmesi dikkat çekerken, diyalogun devam etmesi şeklindeki önerilere, "Programlarım el verdiği ölçüde sizinle biraraya gelmekten mutlu olurum" şeklinde cevap verdi. Düşünce özgürlüğünün sınırsız olması gerektiğini ifade eden Sezer, yasalarda ve Anayasa'da değişiklikler yapılması gerektiğini ifade etti. Sanatçılar ve Sezer
arasında düşünce özgürlüğü konusunda 'yakın tehlike' ve 'açık tehlike' kavramları da gündeme geldi. Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanı iken de aynı görüşleri savunduğunu belirtip, "Düşünce sınırsız olmalıdır. Ancak düşünce açıklandığı zaman açık bir tehlike oluşturuyorsa, sınırlandırılabilir. Bazı yazarların dediği gibi, yakın tehlike değil, o an için olabilecek bir tehlikelidir. Buna da karar verecek olan yargıçtır" dediği belirtilirken, düşünce özgürlüğü konusundaki sınırlamalarda uluslararası kriterlerin geçerli olmasını savunduğu kaydedildi. Cezaevleri ve ölüm oruçları da konuşulan konular arasında yerini aldı.