![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Ecevit'i aşamazsanız yok olursunuz...İşin yanlış olduğu, ta başından, tepkilerin "nefs-i müdafaa"dan çıkıp "lumpen itirazı"na dönüşmesinden belliydi. Fransa'ya uyguladığımız/uygulayacağımız boykotun, Kasımpaşa jargonuyla söylersek, kimselerin gıllırında olmadığı, bize de bir şey kazandırmayacağı gün gibi âşikarken üstelik. "Ama siz de Cezayirlileri katletmiştiniz!" Cevap mı oluyor bu şimdi? "Herkes birilerini katlediyor, Fransızlar Cezayirlileri, Almanlar Yahudileri, Amerikalılar Kızılderilileri, biz de Ermenileri" demekten farkı nedir bunun? Hükümetin Fransa politikası yanlıştır, amenna. Peki, Türkiye politikası çok mu doğrudur? Daha doğrusu, hükümetin bir Türkiye politikası var mıdır ? Siyasete, ekonomiye, demokrasiye bakışı? Yok... Baykal, vaktiyle, DSP'yi "sarı muhalefet" yapmakla suçluyordu. Sarı muhalefetin mucidi Ecevit, şu sıra "sarı parlamenterizm"e örnek teşkil edebilecek uygulamalar peşinde. Meclis'te, muhalefetin sesini kısmaya dönük içtüzük değişikliğini realize etmek için nasıl arslanlar gibi savaştığını, Millî Eğitim Bakanı marifetiyle TBMM Başkanvekiline el altından gönderdiği "Ali devam et... Okut... Oyla..." talimatıyla "bağımsız kürsü"yü nasıl manüple etmeye çalıştığını, bir milletvekilinin "darp edilerek" öldürülmesiyle sonuçlanan vahim olaydan hatırlıyoruz. Hesapçı, maceracı, şair, beceriksiz bir siyaset adamı olarak Ecevit Türkiye'nin son otuz yılına damgasını vurdu. "Çalışma Bakanı" olarak İsmet Paşa kabinesinde yer aldığında çok gençti ve Orhan Aldıkaçtı'nın ifadesiyle, "bazı sosyalizan düşüncelere" sahipti. "İşçi sınıfı" diyordu mesela, Stalin modeli "kolhoz ekonomisi"nden, "proletaryanın omuzlarında yükselmek"ten sözediyordu ve üstüne üstlük "statüko düşmanı"ydı. Ecevit'in tuhaflıkları izleyen yıllarda da sürdü. Örneğin, 12 Eylül yolsuzluklarıyla ilgili soruşturma yasağının kaldırılmasına Anayasa komisyonunda karşı çıkarak Kenan Evren'i hapisten kurtardı. 12 Eylül öncesinde "eli kanlı katil" ilan ettiği siyasi partiyle pekala imtizaç edebileceğini gösterdi. Yetinmedi, "milliyetçi sol" diye ucube bir kavram icat etti. Partisinin adını "demokratik sol" koymuştu ama, ne hakkıyla sol olabildi, ne demokrat... Şimdi de, farklılıkları ve karşıtlıkları "çatışma"nın odağına yerleştirerek varolmaya çalışıyor, muhalefetin sesini kısmaktan medet umuyor... Ankara, nicedir, "siyasetsizlik" kulvarında salınıp duruyor. "Dışarı"da Fransa'ya yönelik amacını aşan "şahin" tepkiler, "içeri"de kitabına uydurulmak istenen totaliter uygulamalar, Ankara'yı bu kulvarda yokoluşa sürüklüyor. Ve, ne hazindir ki, Türkiye otuz yıldır Ecevit'i aşamıyor...
meyavuz@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|