|
Ecevit haklı...
Sezer de haklı...
Hayır, çarketmedim... Siyaset kurumunu savunmak, adı türlü şaibelerle anılan kerameti kendinden menkul "hükümet yetkilisi"ni savunmak değil...
Hükümet icraatını savunmak da değil...
Yolsuzlukları savunmak hiç değil...
Ki, mezkur yetkili, bankalarla ilgili murakıp raporlarını hasır altı etmekle ve kendisine bağlı bankalardan "usulsüz kredi" kullandırmakla suçlanıyordu.
Aynı şahsın, bir süredir, Cumhurbaşkanı Sezer'e yönelik "çürütme kampanyası"nda başı çektiği ve bu uğurda banka sahibi bazı medya patronlarını harekete geçirdiği biliniyor.
Cumhurbaşkanı Sezer, Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirerek, bir anlamda "karıştırıcı" misyon üstlenen işbu yetkiliyi köşeye sıkıştırmış oldu.
Bir şey daha yaptı Cumhurbaşkanı...
Metin Güleş'in sözcükleriyle söylersek, kendini her değerin üzerinde gören, yolsuzluk ve hırsızlıkları soruşturuyormuş gibi davranıp üzerini örten, kamu kaynaklarını kendi iktidarlarını sağlamak ve sürdürmek için fütursuzca tüketen, siyaset kurumunu ve siyasetçi kimliğini yozlaştıran, parlamenterleri kamuoyu önünde "Kapıkulu" görüntüsüne sokan, ülke geleceği yerine kendi siyasi kariyerini ön plana alan, geleceğe yönelik projeler üretmeyen, ülkeye zaman ve kaynak kaybettiren eşhasa BU FİİLİ DURUMUN ARTIK SÜREMEYECEĞİNİ en uygun lisanla anlatmış oldu.
Bundan sonra olacakları söyleyeyim:
Devlet Denetleme Kurulu Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halkbank'ın üzerine daha kararlı bir şekilde gidecek.
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve Enerji Bakını Cumhur Ersümer'in istifası istenecek.
Belki hükümet düşecek.
Belki "toparlayıcı" olması düşünülen bir "teknokratlar hükümeti" (ara rejim hükümeti) kurulacak.
Kaybeden, her zaman olduğu gibi, Türkiye ve siyaset kurumu olacak.
Çünkü, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın neden olduğu kriz, bir anlamda, parlamentoyu devreden çıkarmak isteyen güçlerin işini kolaylaştırdı.
Bir çift söz de Başbakan Bülent Ecevit'e...
"Hukuk"un tepetaklak edildiği, "kuvvetler ayrılığı" ilkesinin ayaklar altına alındığı malum süreçte, bugün şekvacı olduğu "linç süreci"ni desteklemişti...
Yetmezmiş gibi, bir de "içtüzük değişikliği"ne giderek muhalefetin sesini kısmıştı.
Bumerang döndü, bu kez onu vurdu.
meyavuz@yenisafak.com
21 ŞUBAT 2001
|