![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bana Bir Masal AnlatMasal ve rüya konusunda şunları yazmışım: "Çocukluğumuzda bizi masallarla uyuttular. Çoğumuz uykudan önce masal okuduk veya dinledik. Gün geldi bizatihi masalın saçma-sapan bir şey olduğu, başta çocuklar olmak üzere kimselerin 'masallarla uyutulma'ması gerektiği üzerine vurgu yapılmaya başlandı. Bir şarkıcı böyle bir şarkı okudu, epeyce meşhur oldu. Masallara düşman oldular, folklor ölmüştü, şifalı bitkiler 'kocakarı ilacı' diye alay konusu edildi. Diyorum ki, yeniden masallara dönelim, kocakarı ilaçlarına, leyleklere, kırlangıçfırtınasına, nazar boncuğuna, tavşan ayağına, mart dokuzuna, su değirmenine, yediveren gülüne. Masallara dönelim ki çiçekler koksun, su şarıldasın, bülbül ötsün. Yahu sadece şu 'bülbül' için göze alalım bunu, lütfen.. Bu parmak kadar kuşun asırları doldurup gelen bir sesi vardı, binlerce sayfaya yayılmış maceraları vardı. Gül ile olan sergüzeşti kaç kalbin kanamasını dile getirmişti. Şu yaşadığımız günlerde hiç bülbül göreniniz var mı? Bülbülün sesini duyanınız var mı? Dudaklar müstehzî kıvrılarak gülümsüyor, görüyorum, 'Bırak ulan şimdi şu bülbül tantanasını, şurda Sayısal Loto dolduruyoruz' diyorlar. Masal dediğimiz şey bir çam kozalağıdır, yeni sağılmış süt kokusudur, çimen yeşili ve yün kuşaktır. Bu nedir? Bu hayattır. Masal ile, rüya ile, dua ile irtibatı olan şeydir. Masal çocuğun kulağına hayatın hikmetini fısıldar. Bunun bilimsel bilgi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu bülbül sesi, su şırıltısı, bulut gülümsemesi, kuzu melemesi gibi bir şeydir. Uğur böceğinin parmak uçlarında gezinip gezinip aniden uçmasıdır. Hayat dediğimiz şey ise zaten kuzukulağı, patlangaç mısır ve reçel kavanozundan oluşmuştur; tadılır, anlaşılır. Masal hayatı uykuya taşır. Çocukların gözleri pembebeyaz anne yüzlerine baka baka kapanır. Hayatın uykudaki boyutunda rüyalar başlar. Uykudan önce, uykudan sonra diye birşey kalmaz. Zaman yekpare bir çayırlık gibi uzanıp gider. Çayırda genç taylar, tazılar, ceylanlar, ibibikler, derecikler ve çocuklar bi koşu tutturur. Masallara boşverdiğimiz günden bu yana rüya göremez olduk. İp koptu, zaman uçtu, hayat köşe-bucak bir yerlere saklandı. Uykularımız kâbuslarla donatıldı. Aydınlık bir yüz gördüğümüzde ilk aklımıza gelen cümle 'Sırıtma lan' oluyor." Pekçok yayınevi çocuk kitabı, bu arada masal kitabı yayımlamakta. Erdem Yayınları (Cağaloğlu Yokuşu 12-14. Cağaloğlu-İst. Telf: 511 26 03) diğer çocuk neşriyatının yanısıra "masal türü"ne de ağırlık veriyor. Sema Maraşlı'nın son çıkan Bana Bir Masal Anlat adlı eseri de bu çerçevede anılmalı. Erdem Yayınları'nın çabası hem Doğu hem Batı dünyasından önemli masal klasiklerini yayın hayatına kazandırmak. Nasrettin Hoca'dan Keloğlan'a; La Fontaine'den Grimm masallarına, Andersen'e; Kelile ve Dimne'ye, Dede Korkut'a ve Türk Dünyası'nın hemen her yöresine uzanmaya çalışan geniş bir yelpaze oluşturmuşlar. Ülkemizde çocuklar için neşriyat hem biçim hem de muhteva açısından giderek seviye kazanıyor. Ancak verimli pekçok sahada olduğu gibi burada da "altına hücum" misali yoğun bir yayın faaliyeti olduğu için, iyiyi kötüden ayırmak gayret istiyor. Bu gayreti sadece çocuklardan bekleyemeyiz; veliler de üzerine titredikleri çocuklarının okuyacakları kitapları seçmede titizlik göstermeli.
mkutlu@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|