Kaçan döviz 7,5 milyar dolar!

Pazartesi günü yaşanan kriz nedeniyle bankaların Merkez Bankası'ndan talep ettiği döviz miktarı 7,5 milyar Dolara ulaştı.

4,8 milyar Dolar olarak açıklanan rakamın gerçeği yansıtmadığı, çıkan rakamın 7,5 milyar Dolar olduğu anlaşıldı.

Bu rakam Merkez Bankası'nın tarihinde bir günde sattığı rekor miktardır.

Kasım ayından beri ekonomi bıçak sırtı dengeleri üzerinde gidiyordu. Beklentilerin de olumsuza dönmesinden sonra bir kıvılcım ateşlemeye yetecekti. MGK toplantısındaki tartışmaların Ecevit tarafından kamuoyuna aktarılması kıvılcım oldu ve ekonomiyi çökertmeye yetti.

Piyasaların çökmesinin nedeni, MGK toplantısındaki tartışmalar değildi. Tartışmaların Başbakan tarafından son derece sert bir üslupla basına açıklanması esas sebeptir. Sorumluluk da tamamen Ecevit'e aittir. Ecevit, tartışmayı basın önüne taşımamış olsaydı kriz meydana gelmeyecekti. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ekonomide yaşananlardan herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Hükümet, Cumhurbaşkanlığı makamının, hatalı kararlarını tasdik etmesini ve ülkeyi örümcek ağı gibi saran yolsuzlukları görmezden gelmesini arzulamaktadır. Sayın SEZER'in bu kalıba sığmayacağını anlamamakta ısrar etmesinin izahı bulunmamaktadır.

Merkez Bankası boşaldı

Krizden önce Merkez Bankası'nın 11-12 milyar Dolar civarında hemen kullanılabilir rezervi bulunmaktaydı. 7,5 milyar Dolar Pazartesi günü çekildikten sonra kullanılabilir rezerv miktarı 4-5 milyar Dolara düştü.

Bu kadar düşük rezerv miktarı ile programın sürdürülebilmesi mümkün değildir. Bugün Hazine tarafından yapılacak 3,2 katrilyon liralık geri ödemenin bir bölümü dövize yönelebilir. Zira, itfa edilecek rakam içinde yabancı yatırımcıların önemli miktarda paraları bulunmaktadır. Yaşanan kriz ortamında bu paranın en azından bir bölümünün dövize çevrilerek yurt dışına çıkarılması ihtimal dahilindedir. Bu durumda Merkez Bankası döviz talebini karşılamakta zorlanabilir.

Sokaktaki vatandaş henüz dövize hücum etmemiştir. Eğer, bireysel döviz talepleri de yoğunlaşmaya başlarsa Merkez Bankası'nın dövizin fiyatının tırmanışını izlemekten başka yapacak bir şeyi kalmaz.

IMF'den taze kaynak gelir mi?

Son krizin ekonomideki tahribatı Kasım ayında yaşanandan daha ağırdır. Önceki krizden sonra İMF tarafından sağlanan 10,4 milyar Dolarlık krediden sonra ilave kaynak temini çok zordur. Zaten şu ana kadar Hükümet'in İMF'den herhangi bir talebi olmamıştır. Kısa süreli de olsa ekonomik göstergelerin normale dönmesi için en az 15 milyar Dolara ihtiyaç var. İşleyiş kuralları çerçevesinde İMF bu kadar büyük kaynak temin edemez.

Kısacası İMF'den hayır yok.

Peki ne olacak?

Merkez Bankası parasal oyunlarla giden dövizin en azından bir kısmını geri döndürmeye çalışıyor. Dün repo ihalesi açmaması, bono ihalesinin vadesini bir aya indirmesi hep buna yöneliktir. Yüksek faizin cazibesine kapılarak dövizin döneceğini ümit ediyor. Bu çabaların hepsi boşuna. Ekonomide risk faktörü çok yükselmiştir. Hiçbir bedel dövizin kaçışını durduramaz.

Ekonomik programın sonu gelmiştir. Bir an, Hükümet'in krizi kontrol altına aldığını kabul etsek dahi, esaslı revizyon yapılmadan uygulanan programla yola devam edilemez. Bu durumda enflasyon hedefinin revize edilmesi, para ve kur politikasının gözden geçirilmesi gerekir. Bunları yaptığınızda mevcut programı rafa kaldırmış olursunuz zaten.

Evet beyler, yolun sonuna gelinmiştir. Ekonomi çökertilmiştir. Son üç yılda 150 milyar Dolarlık kaynak yanlış politikalar ve yolsuzluklar nedeniyle heba edilmiştir. Türkiye'ye tarihindeki en büyük ihanet yapılmıştır. Meydana gelen tahribat Türkiye'yi 20 yıl geriye götürmüştür.

Bu noktadan itibaren devalüasyonun dışında bir yol kalmamıştır. Hükümet de devalüasyon nedeniyle yaşanacak sıkıntıların altında kalır.