YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kriz çıkaran krizde boğulur

Ecevit ve destekçileri Taksim'de gösteri yapan küreselleşme karşıtı gençler gibi, dünyanın geçmişte benzeri görülmedik bir biçimde şeffaflaştığının bilincine bir türlü varamadılar. Giderek daha da şeffaflaşan dünyada "devlet"in sırtından para kazananlara kesinlikle yer olmadığı gibi, soygunculara ve vurgunculara da yer yok. Herkes kendi gücüyle geçinmek zorunda.

"Her kurum ve kuruluş denetlenmelidir" diyen Sezer'e karşı, Ecevit "denetimin denetimi" olmaz derse, ülkedeki haksızlıklarla birlikte yolsuzluklar da üstsel bir biçimde artar.

Denetimin olmadığı kurum ve kuruluşlarda keyfiliğin olduğu kadar ilkesizliğin önüne hiçbir güç geçemez.

Ülkeler gibi, kurum ve kuruluşların başarısı da, denetime açık, şeffaflıktan gocunmayan yapılarından kaynaklanır. Çünkü gizliliğin olduğu yerde, yolsuzluk ve hukuksuzluk olur. Ecevit yolsuzlukların siyasi ayağını gizlemek için kriz çıkarırsa, yol açtığı krizde önce kendisi boğulur. Önceki krizlerde olduğu gibi bu krizde de ekonomi ilk anda milyarlarca dolara ulaşan kaynak kaybına uğradı. Ecevit konuşmaya devam ederse, kayıplar katlanarak artar. Hiç kimse kaynaklarını güven vermeyen bir ülkede tutmaz.

Küreselleşen dünyada hazineden geçinen kişi, kurum ve kuruluşların hiçbiri ayakta kalamaz. Kamu bankalarının kaynaklarıyla beslenen şirketler, çalışmadan ücret artıran sendikalar ve yolsuzlukta yarışan siyasi partiler her gün biraz daha şeffaflaşan dünyada varlıklarını kesinlikle sürdüremezler. Bu yüzden şeffaflaşmaya en sert tepki sırtını "devlet"e dayamış kesimlerden geliyor. Çünkü onlar "devlet" kaynaklarını deniz olarak görüyorlar. Denizin bir gün biteceği kimsenin aklına gelmiyor.

Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de "devlet"ten geçinme dönemi kapandı. "Devlet"in kaynakları büyük ölçüde kurudu. Üretmeden tüketenler "devlet"le birlikte "millet"i de çökertirler. Koalisyon partileri "devlet"i yağmalanacak bir "hazine" olarak gördüler. Ancak hazine çoktan bitti. İktidar partilerinin bundan haberi yok.

Son kriz Türkiye'nin uzun ve karanlık bir tünelden geçtiğini gösteriyor. "Hukuk"u savunanlarla, "dayatmacı"lar satranç oynar gibi, karşılıklı savaşırken, ülkenin kaynakları "hukuk"un üstün olduğu "devlet"lere gidiyor. "Hukuk"a saygısı olmayan, bütün kurum ve kuruluşları rüşvete bulaşmış bir ülkeye yabancı sermaye gelmez. Kendi insanına güven vermeyen bir yönetimin yabancılara güven vermesi mümkün değildir.

"Hukuk"la ayakta kalınır, ancak "dayatma"yla bir yere varılmaz. Dayatmacılar yalnızca tüketmeyi bildikleri için, ülkenin üretimini bir türlü artıramıyorlar. Çünkü onlar yapmanın değil, yıkmanın ustasıdırlar. Yıkma üzerine de dünyada onlarla yarışabilecek hiçbir güç yok.

Ecevit krizle ömrünü uzatmaya çalışırken farkında olmadan sonunu hazırlıyor. Çünkü krizler doğumun olduğu kadar ölümün de habercisidirler.


21 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...