![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
'Kudret simsarı' dediğin böyle olur"Nankör kedi" demiş ve eklemiş, "Seni bulunduğun yere biz getirdik..." Her gazetede neredeyse aynı sözcüklerle aktarılan mükâlemeyi okurken bir cümleciğin eksikliğini hissettim: "Bedelini ödemelisin..." Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e karşı sarf edilmiş bu sözlerin sahibi, başbakan yardımcısı sıfatını taşıdığı için MGK toplantısına katılan Hüsamettin Özkan becerikli bir politikacı... Portfolyosunda bir dizi gazete ve onlarca dergi bulunan, iki televizyon kanalında etkili Sabah Grubu, 'Etibank' kriziyle birlikte Hüsamettin Özkan'ın ağzının içine bakmaya başladı. Her bakımdan Egebank, Yurtbank ve Sümerbank'a benzeyen Etibank yüzünden tedirginlik duyan Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu, bugüne kadar ayakta kalmalarını, doğru veya yanlış, ona borçlu olduklarına inanıyorlar... Sadece Sabah Grubu değil. Hürriyet, Milliyet ve Radikal gibi gazeteleri bünyesinde bulunduran Aydın Doğan Grubu da Hüsamettin Özkan'la iyi geçinme derdinde. POAŞ'tan bıkarlarsa, enerji ihaleleri konusunda çıkan olumsuzlukları ortadan kaldırmada, RTÜK Yasası'nda değişiklikleri gerçekleştirmede 'anahtar isim' yine Hüsamettin Özkan... Bir başka grup da, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in memurluğu döneminde üyesi olduğu, inşaatları tamamlandığı için şimdilerde satmaya çalıştığı iki adet kooperatif evine taktı son günlerde; hergün birinci sayfasından o evlerin fotoğraflarını basıp okur kitlesini "Vay be!" hayretine sevk etme çabasında. Grubun enerji alanında çalışan şirketleri var ve geçmişte edindikleri imtiyazları kaybetmek istemiyor... Sabah Grubu, Aydın Doğan Grubu ve Star Grubu bünyesinde yer alan gazeteler, dergiler ve televizyon kanallarını yanyana koyduğunuzda, Türk medyasının yaklaşık yüzde 90'ına ulaşırsınız. Hüsamettin Özkan, "Cumhuriyet Tarihi'nin gelmiş geçmiş en büyük kudret simsarı" bugün ve bu gücünün de fena halde farkında... Tahammül edemediği tek şey, başkalarının onun bu gücünün farkında olarak hareket etmemeleri... Cumhurbaşkanı Sezer'e anayasa kitapçığını fırlatırken bir güç gösterisi yapıyordu... "Seni bulunduğun yere biz getirdik" diyerek yaptığının bedelini hatırlattığına göre, makam odasını ikinci adres yapan kişilere, "Hâlâ tutuklu değilsen bunu bana borçlusun" veya "Derdinizi kökünden çözecek RTÜK Yasası değişikliği üzerinde çalışıyoruz ya!", ya da "Aleyhinizdeki kararları uygulatmıyorum, biliyorsunuz" da diyor mudur acaba? Hüsamettin Özkan seçilip ilk kez Ankara'ya geldiğinde, TBMM başkanlığına verdiği 'mal beyanı' itibarıyla, "Meclis'in en fakir milletvekili" sayılabilirdi. Tanıyanlar öyle diyorlar. İlk mal beyanında, ağabeyinin vaktiyle belediye başkanlığı yaptığı Bayrampaşa'da imara henüz açılmamış iki arsa mı görünüyordu gerçekten? Siyasete atılana kadar, hayatını gülerek, eğlenerek geçirmiş biriydi o; 1968 yılında Bakırköy dans şampiyonu olacak kadar ilgileri başka alanlara yönelikti. Belki de halktan biri olduğu için Halkbank'ı seviyordur... Burada, tam iki kez, Tepe Grubu tarafından inşa edilen Beykoz Konakları adlı sitede iki konağın sahibi olduğunu yazdım Hüsamettin Özkan'ın. Berna Yılmaz'ın da komşusu olduğu sitede Özkan'a ait konaklardan birinde geçenlerde kendisine "Allah bağışlasın" bir torun veren kızıyla damadı oturuyor. Bu haberi okuduğum 'Maya' dergisi, konakların herbirinin 650 bin dolar değeri olduğunu da yazdı. Tuttuğu altın olanlardan o... Cumhurbaşkanına, "Seni oraya biz getirdik" derken ruhundaki fırtınaları dışa vurduğu söylenebilir. Yazacağımın gerçekliğini başkalarına da doğrulatabilirsiniz: Biraz fazla asılsaydı, Çankaya'da şimdi Hüsamettin Özkan oturuyor olabilirdi. Ecevit, "Adayımız Hüsamettin Özkan" deseydi, DSP Grubu'nun çoğunluğuyla kendisine oy vereceğine kuşku yok. ANAP lideri Mesut Yılmaz ile pek çok DSP'liden daha yakın Hüsamettin Özkan; ANAP'ın oyları da ona akacaktı tabii... Ecevit'in dediklerinde keramet olduğuna inanan öteki ortağa da ters düşmeyen biri o. Dahası, FP içerisinde de etkili; "Sen aday ol, destekleyelim" diyen FP'lilerin listesini bir ara cebinde taşıyordu... Askerler mi? Hükümetin cihet-i askeriye ile neredeyse tek kanalı yine Hüsamettin Özkan... "Seni oraya biz getirdik" cümlesini, "Senin yerinde ben de olabilirdim" anlamına sarf etmiştir Hüsamettin Bey ve söylediği doğrudur. Çankaya Köşkü'nde yedi yıllığına Hüsamettin Özkan'ın oturduğunu bir düşünsenize... Ben düşündüm: MGK'da 'yolsuzluklar' üzerine çıkan kavga asla yaşanmazdı... İşin garibi şu: Hüsamettin Özkan gibi 'kudret simsarı' olmaktan mutlu politikacılar, Meclis'in seçtiği cumhurbaşkanı hakkında, "Seni bulunduğun yere biz getirdik" diye düşünüyorlarsa, masanın etrafında sıralanan bürokratlarla bakanlık koltuklarında oturanları da aynı gözle değerlendirir ve dışa vuramasa bile içinden, "Hepiniz bulunduğunuz yeri bana borçlusunuz" derler... Kendisi, "Zihnim bulanmasın diye gazete okumam" diye övünse de, Hüsamettin Özkan'ın medyayı hizaya getirdiğini ve kimin yazacağı kimin kaleminin elinden alınacağı konusunda etkili olduğunu da unutmayalım. Herkes bulunduğu yeri ona borçlu, bu tamam; ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük 'kudret simsarı' Hüsamettin Özkan'ı biz kime borçluyuz? Ve ne zamana kadar?
tkivanc@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|