T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kürt Devleti, nükleer savaş, Musul/Kerkük'ün geleceği

Amerika ve İngiltere'nin Irak'a yönelik planları, bütün Ortadoğu'yu içine alacak bir ateş çemberine dönüşmek üzere. “Saddam Hüseyin'in devrilmesi”ne indirgenerek “pazarlanan” planların arkasında, “Ortadoğu'yu siyasi ve ekonomik açıdan yeniden tanımlama”, Basra Körfezi, Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz'i ve Basra Körfezi'nden Doğu Afrika kıyılarına kadar bütün coğrafyayı yeniden dizayn etme düşüncesi yatıyor.

Arap dünyası, Osmanlı sonrası taksimden sonra ikinci yapılanma ile karşı karşıya. Filistin'de başlatılan bölgesel proje, Türkiye ve Ürdün'ün de desteğiyle, “İsrail'in yeniden doğuşu”na zemin hazırlayacak. Irak'a saldırının meşruiyeti henüz tartışılamadan Suriye, Suudi Arabistan ve İran hedef gösterilmeye başlandı bile. Uzun zamandır “Hazar/Orta Asya-Güney Asya-Güneydoğu Asya ekseni”nde yürütülen ekonomik/siyasi istilaya dikkat çekerek, yeni Ortadoğu projesinin bu küresel harekatın parçası olduğuna, Orta Asya'da başlatılan hegemonik savaşın Ortadoğu cephesi ile genişleyeceğine, ardından Endonezya-Malaka Boğazı ekseninde Güney Asya cephesinin açılacağına işaret ediyorum. Bütün bu bölgelerde askeri/güvenlik eksenli girişimlerden önce siyasi/diplomatik alanlarda yoğun bir süreç yaşanıyor ve ortam hazırlanıyor.

Katar'dan sonra en büyük askeri üssünü Kızıldeniz kıyısındaki Eritre'de kuran Amerika, yakında Güneydoğu Asya'da yoğun bir askeri hareketlilik içine girecek. “Usame Bin Ladin, El Kaide, İslamcı terör” palavralarıyla şoka uğratılan Müslüman dünya, bu şaşkınlıktan erken kurtulamazsa, uzun bir kaotik döneme mahkum olacak gibi. ABD ve İsrail'in “Filistin'i yeniden yapılandırma planı” programı Ortadoğu projesinin ilk aşaması. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin kızı Elizabeth Cheney'nin de içinde bulunduğu ekip, gelecekte Filistin'in kimlerin yöneteceğini belirleyecek. Buna göre, ABD ve İsrail taraftarı olmayan hiç kimse yönetimde yer alamayacak. Adaylar Cheney'nin kızının da içinde bulunduğu komisyonun onayını almak zorunda.

Kuzey Irak'a Filistin planı, Şaron'un gizli kabinesi

Filistin planı, Irak parçalandıktan sonra Kuzey Irak'ta da uygulanacak. “Filistin'i yeniden yapılandırma planını” üzerinde kafa yormayanlar Kuzey Irak'ta neler olacağını öngöremezler. Suudi Arabistan-ABD krizini, Suriye ve İran'a yönelen ABD öfkesini, Hazar/Orta Asya enerji kaynakları ile Ortadoğu enerji kaynaklarına yönelik hesapları okuyamayanlar, yeni Ortadoğu planının nelere mal olacağını kestiremezler. Kızıldeniz'e, Basra Körfezi'ne ve Doğu Akdeniz'e yığılan askeri güç sadece Irak'ı hedeflemiyor. Irak savaşını, 1991'deki savaşla aynı görenler bölgedeki tehlikeli cepheleşmeyi göremiyorlar.

Iak savaşının en ciddi sonuçları Kuzey Irak'ta, Filistin-Ürdün'de, S. Arabistan'da ve İsrail'in bölgesel etkinliğinde kendini gösterecek. “Irak'ın toprak bütünlüğü” sözü artık sarfedilmiyor. Hem komşuları hem de “ABD-İngiltere-İsrail” üçlüsü “parçalanmış Irak” üzerine hesap yapıyor. Celal Talabani'nin ABD ordusunu çağırması, Türkiye'nin Mesut Barzani'ye ambargo uygulaması, fiilen varolan Kürt Devleti'nin resmileşeceğine güçlü karine teşkil ediyor. ABD, Türkiye'yi ikna etmek için Türkmenler'e otonomi kartını kullanıyor.

İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un parçalanmış Irak'la ilgili planlamalar için eski generallerden ve istihbaratçılardan oluşan gizli kabine kurması ve Musul ve Kerkük petrollerinin geleceğine yönelik planlamaların yapılması, bölgede ABD-İngiltere-İsrail kontrolünde bir Kürt Devleti'nin artık ertelenemez hale geldiğinin kanıtı.

Her ne kadar K. Irak'ta etkin şekilde yer alıyorsa da Türkiye, Musul ve Kerkük'e ve enerji kaynaklarına yaklaştırılmayacak. Zira Irak harekatının arkasında zaten petrol var: Irak petrollerinin tam denetime alınması, Ortadoğu ve Orta Asya enerji kaynaklarının ortak denetim mekanizmasına bağlanması, 21. Yüzyılın enerji kavşakları Basra Körfezi ve Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi'nden Kızıldeniz'e kadar olan bölgenin “ıslah edilmesi” amaçlanıyor. 21. Yüzyıl enerji projeleri içinde Türkiye'ye 'taşeronluk”tan öte bir misyon öngörülmüyor.

İsrail'in 200 nükleer füzesi Irak'a yöneldi

Irak savaşının en tehlikeli sonuçlarından biri İsrail'in bölgesel etkinliğinin güçlenmesi. Bu, İsrail'in yeniden doğuşu demektir. ABD'nin Basra Körfezi ile Doğu Akdeniz arasındaki ülkeleri tehdit etmesinin, Kızıldeniz'den Basra Körfezi'ne uzanan bölgeyi kuşatmasının bir sebebi de bu. Lübnan, Suriye, Irak ve İran bölgenin muhalefet kuşağı ve bu kuşak sindirilecek. Böylece İsrail'in eli Basra Körfezi'ne uzanacak. Bu yapılırken ABD-İsrail yanlısı Kürt Devleti etkin şekilde kullanılacak.

1991'de Saddam'ın 39 Scud füzesine rağmen savaşa girmeyen İsrail, şimdi ordusunu alarma geçirdi. Almanya'dan alınan nükleer denizaltılar ile Doğu Akdeniz'de en caydırıcı güç İsrail donanması. İsrail'in 200 nükleer silahı yeniden konuşlandırdığı, Arrow füzelerini sarı alarm durumuna geçirdiği, hava filolarını harekata hazır beklettiği, Ürdün'ün Başkenti Amman'daki gizli H-5 askeri üssüne İsrail radarlarının yerleştirildiği, OFEK casus uydusu ve bu radarların Irak'ı denetlediği belirtiliyor.

ABD istihbaratından Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin Senato'ya sunduğu raporda, Irak'ın 1991'deki gibi İsrail'e füze saldırısı yapması durumunda, İsrail'in nükleer silah kullanacağı ve Irak'ın ülke olarak ortadan kalkacağı, ABD askerleri Irak kentlerine girmeden önce İsrail'in nükleer füzelerle bu kentleri yok edeceği belirtildi. ABD, Ürdün, Katar, Türkiye, Kuveyt, Basra Körfezi ve Doğu Akdeniz'e asker ve silah takviyesinin sürdürürken, İsrail'deki yoğunluk daha da fazla.

ABD-İsrail ekseninde yer alan Türkiye ve Ürdün, hem Irak savaşında hem de yeni Ortadoğu projesinde en etkin şekilde yer alıyor. Ancak bu iki ülkenin savaş sonrası paylaşımda aynı etkinlikte yer alacağını düşünmek oldukça zor. İki ülke, savaş sonrası Arap dünyasında yaşanması beklenen iç çatışma ve bölünmede de aynı etkinlikte kullanılacak. Türkiye, 1. Körfez Savaşı sonrası fiilen kurulan Kürt Devleti'nin 2. Körfez Savaşı sonrası resmileşmesini önleyebilecek mi? Türkiye, eğer Kuzey Irak'ta inisiyatif kuramazsa, Ürdün'le birlikte kendini “ABD ve İsrail'in tetikçi gücü” olmak gibi kötü bir konuma indirgemiş olacak.


17 Ağustos 2002
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED