|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İki yalnız adam sonsuzluğa doğru yola çıktı. Biri henüz 'yaş otuzbeş yolun yarısı eder' demeden esir tutulduğu hücresinde şehit düştü. "Yalnız Kurt", bir Rus hapishanesinin ücra ve karanlık bir hücresinde işkenceyle can verdi. İmam Şamil'in yaktığı özgürlük ateşi onun da yüreğini ısıttı; karlı Kafkas dağlarında inancı, aşkı, sabrı azık eden bir avuç insanla birlikte yalnızlığa terkedildikleri insanlık onuru adına mücadele etti. Dünyanın başka uzak köşesinde bir Şeb-i Arus günü (17 Aralık), Amerika'da bir başka yalnız adam münzevi köşesinde sabah namazını kıldıktan sonra 95 yaşında Hakk'a yürüdü… Bir ömrü ilim yolunda cehdle geçiren asrın yüz akı Muhammed Hamidullah sonsuzluk yolculuğuna çıktı. İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu bu iki ölüm kadar açıklayan az örnek vardır. 'Kalem ve kılıç'ın paylaştığı bu ortak kader aslında İslam dünyasının ne kadar değişik coğrafyalarda, farklı alanlarda birbiriyle çelişik sınavdan geçmekte olduğunu gösteriyor. Farklı biçimlerde tezahür eden bu yalnızlık ve ölüm ilişkisi, yeryüzündeki Müslümanlar'ın çok yönlü varoluş mücadelelerini simgelemesi açısından hayli anlamlı geliyor bana. Yüzyılın başında Hindistan'da İngiliz işgal yönetimi altında doğan Hamidullah'ın geride 250 kadar eser verdiği uzun hayatı boyunca yaptıkları ile, işkence odasında can veren Yalnız Kurt'un kısa ömrüne sığdırabildiği destansı mücadele İslam dünyasının verdiği medeniyet kavgasının farklı boyutlarıdır. Biri cephede özgürlük savaşı verirken esir düşüp hücresinde şehid edilirken çaresizliğe ve yalnızlığa terk edilmişliklerine aldırmadan 'Müntakim olan'ın adını yüceltmeye çalışıyordu. Diğeri ilimle yoğrulmuş ömrüne rağmen yıllardır unutulmuşluğa terkedildiği Amerika'da yalnızlık rıhtımından 'bilinen'e doğru demir alırken 'Alim olan'ın bilgisiyle yol göstermeye devam ediyordu. Cihad kavramının terörize edilerek terörle eşdeğer hale getirildiği, Müslümanlar'ın gündemlerinden çoktan çıktığı bir dönemde Müslümanlar'a; gücün özgürlük tutkusunun üstünde tutulduğu bir dönemde de tüm insanlığa şehadetiyle bir mesaj verdi Yalnız Kurt. Hakikatin çoktan unutulduğu, bilginin propaganda malzemesi yapıldığı bir dünyada hikmeti aramaktansa yalanlara kanmaya razı olan tüm insanlık için Muhammed Hamudullah hayatı gibi ölümüyle de ders verdi. Hiçbir izzet ve ikrama iltifat etmeden, yazdığı eserlerden başkalarının milyonlarca dolar para kazanmasına aldırış etmeden, terkedildiği yalnızlığından müşteki olmadan hakikat peşinde koştu. Olanca şöhretine ve ortaya koyduğu eserlere rağmen ölümüyle modern insana ahlak ve erdem denilen değerin yaşayan timsali oldu. Yüzyıl önceki Haydarabad'ın durumunu yüzyıl sonra Çeçenistan'ın yaşıyor olması, bir yanda alimlerin diğer tarafta özgürlük için can verenlerin aynı zaman diliminde benzer kaderi paylaşıyor olmaları Müslümanlar'ın içinde bulunduğu trajik durumu gösterir. Varlık ve çokluk içinde yalnız olmanın kahrını da çeken Çeçenler'in durumuyla, ilmin, düşüncenin peşinde geçirilmiş bir asırlık ömrün sonunda Hamidullah'ın düştüğü durum aynı. Gerçekte trajik görünen bu iki farklı tablo Müslümanlar'ın ne kadar çok yönlü, çok boyutlu bir medeniyet savaşı vermekte olduklarının kanıtıdır. Türkiye'den Fransa'ya kadar dünyanın değişik yerlerinde ilim peşinde geçen bir ömrü ve Amerika'da Hakk'a yürürken Muhammed Hamidullah; İslam coğrafyasının (İslam dünyası kavramının) artık nerelere uzandığını, evrensel iddialarının ne kadar geçerli ve diri olduğunun örneğini verdi. O, doğduğu yıllarda artık öldü denilen İslam medeniyetini yeniden canlandırmanın, bu ruhu diri kılan hikmeti ortaya çıkarmanın timsali oldu. Yalnız Kurt'un ölümü aynı zamanda, İslam coğrafyasının bu denli genişliğine rağmen bir avuç toprağa sıkışmışlığının travmatik durumuna örnek sayılmalıdır. Bu durum aynı zamanda, İslam medeniyetinin varoluş iddiasını sürdürdüğünü, içinden geçmekte olduğu şartların gerektirdiği cevabı, meydan okumayı karşılayabileceğinin işaretidir. İslam dünyası bir medeniyeti yeniden dirilişi için gereken ve değişik şartlarda sınav veriyor aslında. Alimin mürekkebinin şehidin kanına karıştığı anı yaşıyoruz, bu iki ölümle. Ey ölüm…Kalem ve kılıcı bir kez daha buluşturan güzel ölüm.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |