|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çok gerilere gitmeye gerek yok; Almanya'da Türklerin seçimlerde bu derece belirleyici rol oynayacaklarını hiç kimse tahmin etmemişti. Sayıları iki milyona ulaşan Türklerin Almanya vatandaşlığına geçerek yaşadıkları ülkenin mukadderatında etkili konuma gelmeleri nispeten yeni bir gelişmedir. İki hafta önce yapılan genel seçimlerde iktidardaki Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonunun devamını Türk kökenli seçmenler belirlemiş bulunmaktadırlar. Seçimi kazanacağına inanılan Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasındaki yarışta son noktayı adeta Türk seçmenler koydular. Bu yeni durum önemli hem de çok önemli bir gelişmeye işaret etmektedir. Milletvekilliğine seçilen Türk asıllı temsilcileri bir tarafa bırakalım asıl rolü sandık başına gidip oy kullanabilen Türk seçmenler oynadılar. Türk asıllıların Alman sisteminde böylesine önemli bir rol oynamaları bu ülkede yaşayan Türklerde büyük bir güven ve moral destek getirmiştir. Bu yeni durumun hem Türkler farkında, hem de Almanlar. Türk asıllı Almanlar? Uzun yıllar Alman vatandaşlığına geçme konusunda büyük tereddütler yaşandı. Özellikle birinci nesilde Alman vatandaşlığına geçiş bir tür din değişikliği olarak algılandığından asla tercih edilen bir şey değildi. Zaten bu ülkede kalmayı düşünenlerin sayısı çok azdı; herkes biraz mal mülk edinecek ve bir zaman sonra memleketlerine döneceklerdi. Ama böyle olmadı. Zaman geçtikçe sorunlar arttı, kalıcılık daha bir öne geçti. İkinci nesil karnının doyduğu yeri memleket bellerken orada doğup büyüyen üçüncü nesilse yaşadığı ülkeyi memleketi olarak kabul etti ve geleceğini burada gördü. Türkiye onlar için tatil yapılan bir ülke ve babalarının memleketi olarak algılandı. İşte bu noktada vatandaşlık konusu da gündeme geldi. Bugün artık Alman vatandaşlığına geçişler hızlanmış ve yarım milyonu geçmiş bulunmaktadır. Yedi yüz bin kişi vatandaşlık işlemlerini sürdürmektedir. Vatandaşlık Türkleri Almanlarla eşit konuma getirirken her türlü hukuki hakların kullanımını da kolaylaştırmakta, ülkenin geleceği konusunda kendilerinin de söz sahibi oldukları inancını pekiştirmektedir. İşte bu sürecin doğal bir sonucu olarak genel seçimlerde belirleyici rol oynayabilmektedirler. Öğrenciler yarışıyor Türkler sadece göçmen işçi veya vatandaş olarak bulundukları ülkenin sosyal hayatında ve geleceğinde önemli rol oynamıyorlar. Bununu yanında belki de çok daha büyük etkiler meydana getirecek olan Avrupa üniversitelerinde Türk öğrencilerin her geçen gün sayılarının artmasıdır. Bir yandan Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk ailelerin çocukları artık üniversite öğrenimine yönelirken diğer yandan çeşitli nedenlerle Türkiye'de öğrenim görme imkanı bulamamış öğrencilerin Avrupa üniversitelerine yönelmeleri gelecek için büyük bir öneme sahiptir. Başta Avusturya olmak üzere belli başlı tüm Avrupa üniversitelerinde çok sayıda Türk öğrencilerine rastlamak mümkün. On sene öncesinde Almanya'da üniversite öğrenimine devam eden Türk öğrencilerin sayısı çok sınırlı idi. Bugünse sadece Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesinde yüzlerle ifade edilen Türk öğrenciler tahsil görmektedirler. Avrupa üniversitelerinde öğrenim gören yirmi bine yakın Türk öğrencilerin on sene sonraki konumunu bir düşünelim. Bunların en azından yüzde biri akademisyen olarak üniversitelerde kalsalar yüzlerle ifade edilen sayıda öğretim üyesi olacak demektir. Bu öğrenciler Avrupa merkezlerinde önemli şirketlerde, kamu yönetiminde ve farklı yerlerde görev alacaklar; kimisi kendi işlerini kuracak başarılı olmaya çalışacaklar. Bu önemli bir gelişmedir. Bu ülke insanının artık ulusal sınırları zorlaması ve geleceğini dünyanın her yerinde araması gerekiyor. Türkiye dünyaya açılmada çok geç kaldı. Seksenlere kadar adeta otarşik bir yapıda yaşadı. Yurt dışına çıkmak, geleceğini dışarıda aramak, dışarıda başarılı olmak pek bilinen bir şey değildi. Dinamik gençlik kesimi dünyayı keşfetmenin bilincine varmış gözüküyor. Viyana'da, Berlin'de, Paris'te, Köln'de, Bonn'da, Londra'da, New York'ta başarılı olmanın yollarını aramaktadır. Ulusal sınırları ve yapıları zorlayan, zayıflatan ve yer yer de geçersiz hale getiren küreselleşme süreci geniş ufuklar, imkanlar ve dinamik ortamlar sunuyor. Bunun farkında olanlar ve bu süreçten nasıl yararlanılması gerektiğini bilenler sadece Türkiye'nin geleceğinde değil Avrupa ülkelerinin geleceğinde de önemli roller üstlenmektedirler. Viyana'da Alman genel seçimleri üzerinde konuşurken Engin Noyan dostumuzun söylediği şu söz her şeyi özetliyor: "Yüz sene sonra torunlarımız Almanya'daki bir genel seçimi konuşurlarken muhtemelen şöyle diyeceklerdir. Almanya'nın kuzey eyaletlerinde SPD büyük ekseriyetle seçimlerin galibi oldu. Çünkü burada yaşayan ve daha çok sanayi tesislerinde çalışan Türk asıllı vatandaşlar bu partiyi tercih ettiler. Güneydeki tarım ağırlıklı eyaletlerinde ise CDU daha başarılı oldu. Zira Alman kökenliler daha çok bu partiye oy verdiler. Türk asıllı milletvekillerinin hükümetin kurulmasında ve kamu politikaların belirlenmesinde belirleyici olmaları bekleniyor..." Gerçekten de bu hayal değil. Avrupa'nın mukadderatında "ötekileştirilmiş" Türklerin etkisi tahminlerin de üzerinde gelişmektedir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |