T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Cem Uzan geliyor... Korkması gerekenler korksun!

Okurlarımız soruyor. Sormuyor da aslında, öneriyor: "Pekala Cem Uzan için de bir şeyler yazabilirsiniz."

Yazarız tabii...

Yazdık da nitekim!

Biz, halkın gündemini kamuoyu ilgisinden kaçıran erazil taifesinden değiliz; karın ağrımız yok...

Kimse arkamızdan "hırsız, şerefsiz, kan emici, faizci" diye ünlemedi. Banka soymadık, kamu ihalelerine girmedik, işverenler derneğine üye yazılmadık.

Lüzumu halinde, elimizin altında, muhalif gazeteciler için devreye sokup "kınama" cezası kestirdiğimiz hazır konseylerimiz, yayın kuruluşlarımız da yok. Hiçbir meslektaşımızı mahkemeye vermedik, hiçbir meslektaşımız aleyhinde 50 milyarlık, 100 milyarlık davalar açmadık.

Ahlaksızları ahlaksızlıklarıyla, çapsızları çapsızlıklarıyla, zavallıları zavallılıklarıyla başbaşa bıraktık.

Küfredenlere ise gülüp geçtik.

Bazıları gibi Cem Uzan korkumuz da yok çok şükür.

Daha önce iki kez yazdık.

Yine yazarız.

Evet, Cem Uzan geliyor.

Kamuoyu araştırmalarına göre partisi üçüncü sırada.

CHP'yi zorladığı, "beklenmedik bir sıçramayla" ikinci sıraya yükseleceği bile söyleniyor.

Elinde hiçbir plan, hiçbir program, hiçbir "kurtuluş reçetesi" yokken üstelik.

Ne önemi var?

Türk halkı plana, programa oy verseydi, LDP'nin şimdiye bütün oyları silip süpürmesi gerekmez miydi?

Demek ki halk, tabiri amiyane ile, cukkaya bakıyor; aç karnını doyuracağına inandığı, gerekirse kapısında para dileneceği ve veren, mütemadiyen veren partilere meylediyor; "Peki, kaynak nerede?" sorusundan da hazzetmiyor.

Bu da bir tür "seçmen davranışı"dır Hasan'ım; referans gösterdiğin kaynaklar yer vermese de...

En sahih, en rasyonal, en "görülebilir" seçmen davranışı üstelik.

Daha önce, bu sütunda üç Cem'i de taşrih masasına yatırmıştım.

Birincisi (Cem Boyner) burnundan kıl aldırmaz entel tavrı ve "Her işi ben bilirim, Türkiye'yi ancak ben kurtarırım" tripleri yüzünden kaybetmişti.

İkincisi (Cem İpekçi) iyi niyetli bir aydındı, belki de Türkiye'de normalleşmeyi sağlayacak siyasetçilerin başında geliyordu, ama yetersizdi.

Kim ne derse desin, üçüncüsü (Cem Uzan), daha rasyonel.

"Uzan Grubu'nun 46. yıl kutlamaları" çerçevesinde gerçekleştirdiği şarkılı-türkülü meydan eğlencelerini önce devletten şekvacı kalabalıkların gövde gösterisine, sonra da siyasal bir harekete dönüştürdü.

Seçimlere katılabilmek için de paraya kıyıp aslanlar gibi bir parti satın alıverdi.

Üstelik genç...

Üstelik zengin ve başarmış...

Eh, nerde ne konuşacağını da biliyor.

Bedava defter kitap filan dağıtacak, vergileri düşürecek, İMF'yi kovacak, düşmanı denize dökecek...

Daha ne?

Bence, parlamentoda iş tutan birçok politikacıdan fazlası var, eksiği yok. Demirel ve Ecevit çok mu başarılıydılar da yıllarca siyasetin "en vazgeçilmez figürü" muamelesi gördüler? Tansu Çiller pek mi matahtı? Devlet Bahçeli hangi yeteneğiyle orada duruyor? Deniz Baykal hangi projeyi gerçekleştirdi? Murat Karayalçın ne verdi?

Evet, ucuz popülizm yapıyor, hamasi milliyetçi duygulara sesleniyor, siyaset dışı argümanlarla bir tür "siyasetsiz siyaset" yapıyor ve tehlikeli mesajlar veriyor ama, ne yaparsın, adam geliyor...


7 Ekim 2002
Pazartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED