|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Köşe yazısını bir blok halinde yazıp bitirdikten sonra, konu ile alakalı veya değil, herhangi bir not eklemek isteyen yazar, bir-iki cümlelik notun sonuna isminin baş harflerini düşer çoğunlukla. Böyle bir usul gelişmiştir kendiliğinden. Rauf Tamer'in köşesinin altındaki notta RT ibaresini gören okurlar, onun ne anlama geldiğini bilir mesela. Zaten yukarıda yazarın resmi ve ismi bulunmaktadır. Hiç kimsenin aklına "RT" denince "radyo tamircisi" gelmez. Yahut Ali Bayramoğlu, "AB" rumuzunu yazınca, orada "Avrupa Birliği" düşünülmez. Daha doğrusu biz öyle sanmaktayızdır. Öyle yanlış anlama meraklısı adamlar var ki, bırakın öküz altında buzağı aramayı, peşinde oldukları buzağıyı tren altında bile aramaktan geri durmaz, üstelik bunu da maharet sayarlar.
Geçenlerde Ahmet Turan Alkan öyle yapmış, yazısının sonuna eklediği nota isminin baş harflerini (ATA) yazmıştı. Ahmet'in A'sı, Turan'ın T'si, Alkan'ın A'sı. Derken bir telefon. - Efendim, bugünkü gazetede Ahmet Turan Bey'in yazısının sonunda bir not var ya...
Telefona cevap veren kişi, bu konuşma sırasında ATA'nın düzeltilmesini isteyen okurun, okuduğunu yanlış anlamış olabileceğini, o cümlenin Atatürk'e ait olduğunu düşündüğünü sanmaktadır. Fakat işin aslı öyle değildir. Telefondaki okur, lafı uzatmadan açıklamasını yapar. - Efendim, benim adım Ata, soyadım Filanca... O yazıyı okuyan arkadaşlar, o notu benim yazdığımı düşünebilirler. Lütfen bir açıklama yayınlanmasını istiyorum. - Hasbinallah!.. Bendeniz, bugüne kadar ehliyetin bile lüzumsuz olduğunu savunurdum. Ehliyetten kasıt, sürücü belgesi. Kursa gittin, belgeyi aldın. Eğer kullanmayı bilmiyorsan, işin zor; daha çok ekmek yemen lazım. Arabayı belge kullanmıyor ki. Ya da sürücü belgen var diye, birden bire sürücülük yeteneklerin gelişmiyor ki. Epeyce ter döküp direksiyon çalışmaya devam etmezsen, trafiğe çıkamazsın. Çıkarsan kaza eylersin. Bir de tersini düşünelim. Sürücü belgen yok fakat zehir gibi araba kullanıyorsun. Trafiğe çıktın, polis gel bakalım derse, cezayı yersin. Arabayı bağlar, mahkemeye sevkederler. Halbuki o belgenin bir işe yaramadığını az önce izah etmiştik. Demek ki pek de lüzumlu sayılmaz. Kimlik yerine geçmekten başka neye yarar? Oysa cebinde kırk türlü kimlik var sözün gelişi. Dedim ya bugüne kadar öyle düşünüyordum. Görüp duyduğumuz, yaşadığımız bazı olaylar, ki ATA meselesi bunlardan biridir, telefon almak isteyenlere bile ehliyet şartı koşulması gerektiği yönünde fikrimi değiştirmeme sebep oluyor. Kullanma yeterliliğin var mı? Olur olmaz yerleri arar mısın, aramaz mısın? Arayınca saçmalar mısın, saçmalamaz mısın? Düzgün konuşmayı bilir misin? Vs. Aynı şey, faks, bilgisayar ve bilumum cihazlar için şart koşulsa yeridir. Öyle ya, takacak bir kafan yoksa, şapkayı niye alıyorsun?!.
TOZLU RAFLARDAKİ TOZLU DOSYALAR
Dosyaların tozları siliniyor. Toz bezi satışlarında patlama görülmüş Ankara dolaylarında. Bu ne anlama geliyor?
OKUL VE GERÇEK
Okulda "açık ve net" olarak öğrendiğiniz her şey evren üzerine okudukça gitgide daha az net hale gelir. Mesela, evrende katı bir şey yoktur. Hatta katılığın izi bile yoktur. Değişmeyen şey yoktur. Yüzey yoktur. Düz çizgi yoktur.
DANIŞMA ÜCRETİ
Ünlü bir avukata rastlayan adamla avukat arasındaki konuşma: - Size bir soru sorabilir miyim?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |