|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerika göçmenlerin kurduğu bir ülke. Kızılderililerin dışında herkes dışarıdan gelmiş. Herkesin yabancı olduğu bir ülkede, kimse "bu topraklar benim" deme hakkına sahip değil. Ancak göçmenler kendilerine ait olmayan coğrafyanın tarihine çok acı sayfalar eklemiş. Aztek, İnka ve Maya kültürünün vatanı Amerika'nın göz kamaştırıcı zenginlikleri Avrupalılar tarafından yağmalanmış. Colomb'la barış ülkesi, savaş ülkesine dönüşmüş. Colomb'tan sonra, başta İspanyollar ve Portekizliler olmak üzere İngilizler, Almanlar ve Hollandalılar Amerika'nın sınırsız zenginliklerine hücum etmişler. Amerika yüzyıllarca Avrupalıların "altın ülke"si oldu. Onlar Amerika'nın kaynaklarına el koymak için sonu gelmez bir savaşa giriştiler. Avrupa'nın yeni Haçlı Orduları, İstanbul'da, Anadolu'da, Kudüs'te yaptıklarını Amerika'da tekrarladılar. Onlar Amerika'nın yerlilerine, Arapların İspanya'da, Türkler'in Balkanlar'da davrandıkları gibi davranmadılar. Hristiyan Avrupalılar, Müslümanlar gibi, gittikleri ülkelerin insanları ve kültürleriyle barış içinde bir arada yaşayamadıkları için, çözümü yerlileri kültürleriyle birlikte toptan yok etmede buldular. Şiddet Batı kültürünün tabiatından kaynaklanıyor. Batılılar diğer kültürlerle karşılaştıklarında çözümü hep topyekün savaşta görmüşler. Onlar için savaşın değişmez kuralı, karşı güçleri çocukları, yaşlıları ve kadınlarıyla birlikte yok etmektir. Bu kuralı Amerikalılar Vietnam'da, Fransızlar Cezayir'de çok acımasız bir biçimde uyguladılar. Son bir yüz yılda Avrupalıların başlattığı savaşlarda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Avrupa'dan Amerika'ya ilk gidenlerin büyük bir çoğunluğu korsanlar, hırsızlar, soyguncular ve vurgunculardı. Onlar yerlilerin elinden topraklarını almak için, her türlü baskı ve şiddeti mübah gördüler. Kızılderilileri topraklarından zorla çıkardılar, köle pazarlarında sattılar ve fırsat bulunca da toptan öldürdüler. Onların elinde Colomb öncesi Amerika tarihiyle, kültürüyle, ekonomisiyle ve insanıyla birlikte yakıldı ve yıkıldı. Batılılar savaş olmadan gelişme olmayacağına inanır. Onlara göre, tarihin sürükleyici gücü savaştır. Bu yüzden onlar tarih boyunca gittikleri her ülkede taş üstünde taş bırakmamışlardır. Onların izindeki Amerika günümüzde aynı yolu izlemektedir. Amerika Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı atom bombalarıyla yüzbinlerce insanı evleriyle birlikte toz duman bulutuna çevirmişti. Müslümanların İspanya'yı ele geçirerek, Fransa'nın içlerine kadar ilerlemesiyle, bütün Avrupa, Hristiyanların Okyanus'ta sığındıkları yeni adaların ulaşılmaz zenginliklerini anlatan efsanelerle dolup taşmaya başlar. Bütün efsanelerde Hristiyanların bu zenginliklere ulaşabilmeleri için, Müslümanların İspanya'dan sökülüp atılmaları gerektiği işlenir. Müslümanların İspanya'dan çıkarılmalarıyla Amerika'nın bulunmasının aynı yıllara rastlamasında sözkonusu efsanelerin büyük payı olduğu söylenir. Günümüzde Amerika, Avrupa'daki efsanelere benzer biçimde, terör örgütlerinin nasıl Amerika ve Avrupa'yı yok etmeyi planladıklarını anlatan masallar uyduruyor. Kötü ruhlardan biri de Saddam. Kanlı rejimini ayakta tutamayan Saddam, nasıl olacak, Amerika'ya saldıracak. Amerika kendi güvenliğini bahane ederek, bütün dünyayı adım adım yeni bir Vietnam savaşına sürüklüyor. Orta Doğu'nun savaşa değil, barışa ihtiyacı var. En kötü barış, en iyi savaştan daha iyidir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |