|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kahire'deki Amerikan büyükelçisi basını suçlayınca Mısırlı gazeteciler ayağa kalktı. Olayı uzaktan izlerken tesadüfen karşıma çıkan bir haber ise kafamı iyice karıştırdı. Büyükelçi David Welch'i çileden çıkartıp diplomat olduğunu unutarak görev yaptığı ülkenin gazetecilerini "Kendinize gelin" çıkışıyla paylamaya zorlayan olaylar zinciri 11 Eylül eylemlerinin birinci yıldönümü sırasında yazılan yazılarla başladı. Ülkenin itibarlı gazetelerinde adı duyulmuş yazarlar, "Eylemleri bazısı Mısırlı gençlerin Üsame bin Laden'den aldıkları tâlimatla yaptıklarına bizi kimse inandıramaz" biçiminde özetlenebilecek yazılar yazdılar... Bir sosyoloji profesörü, halka açık bir konferansta, eylemlerin ardında el-Kaide örgütünün varlığından duyduğu kuşkuyu dile getirdi ve "Bu işten en kârlı çıkan ABD olduğuna göre..." diye başlayan bir cümleyle "Eylemlerde Amerikan hükümetinin parmağı olabileceği" kuşkusunu dile getirdi... Yarı-resmi el-Ahram gazetesinde bile 'aykırı' haber ve yorumlar çıkınca, Welsh, gazeteye gönderdiği bir açıklama ile ipi iyice gerdi... Mısır'ın İslâmî hareketler konusunda en bilgili kişisi Dia Rashwan benim dostum. Uzmanların ilgi alanlarına girenlerle aynı fikirleri paylaşması gerekmiyor; Rashwan da 'İslâmcı' değil. Babası Enver Sedat döneminin önemli politikacılarından biri olan Sorbonne doktoralı Rashwan, el-Ahram Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı. 11 Eylül sonrasında, "Suçlanan örgütler eylemlerden haz duymuş olabilirler, ama onları kendi başlarına gerçekleştirmiş olamazlar" kuşkusunu ilk ifade eden 'uzman' oydu... Bu kanaatinin sebeplerini bir yıl içerisinde kaleme aldığı onbeş kadar el-Ahram makalesinde dile de getirdi... Demek ki, 11 Eylül'ün birinci yıldönümünde, Mısır basınının muhalif-muvafık bütün unsurları, öğretim üyeleri benzer kuşkular duymaya başlamış... Amerikan büyükelçisini öfkelendiren de bu toplu kuşku izharı... el-Cezire televizyonuna çıkan örgüt mensuplarının eylemleri üstlendiği hatırlatan Welsh, itiraz yazısında, Mısırlı gazetecileri, "Bu tür yorumlar, Mısır basınının itibarını dünya gözünde lekeler; yanlışları yaymak yerine gerçeğin peşinde koşan sorumlu medya bu ikisi arasındaki farkı bilmek zorundadır" diye ayıpladı. Amerikan elçisinin çıkışı Mısırlı aydınları kızdırdı. Ülkenin en ünlü 40 yazarı, gazete ve televizyon yöneticisi, ortak imzaya açtıkları bir bildiri ile, büyükelçiyi, Mısır'a 'muz cumhuriyeti' muamelesi yapmak ve gazetecileri her dediklerine uyma zorunda olan köleler gibi davranmaya zorlamakla suçladılar. 'İstenmeyen adam' ilân ettikleri büyükelçinin Washington tarafından geri çekilmesini istediler... Washington, Welsh'i bu isteğe karşı direniyor... Bir aydır bu gelişmeleri Mısır ve Amerikan basınından izlerken, el-Ahram gazetesinin haftalık İngilizce nüshasında, "Moro'yu Mossad mı öldürdü?" başlıklı fazla yeni olmayan bir haberle karşılaşıverdim. Gazetenin Roma muhabiri Samia Nkrumah, Roma Parlamentosu'nun Moro suikastını soruşturmakla görevlendirdiği özel komisyonun senatör başkanı Giovanni Pellegrino ile görüşmüş; Pellegrino, "Olayın Mossad boyutunu da araştırıyoruz" demiş... Hıristiyan Demokrat politikacı Aldo Moro, İtalya'nın sağ ve sol şiddet olaylarına sahne olduğu 1978 yılında, 'Kızıl Tugaylar' örgütü tarafından kaçırılmış, kendisi ve beş koruması öldürülmüştü. Örgüt üyeleri yakalanıp yargılandıkları halde Moro'nun neden kaçırılıp öldürüldüğü hâlâ esrarını koruyor... İtalyanlar, "Kızıl Tugaylar suçlu olabilir, ama onların arkasında bir yabancı istihbarat birimi olmak zorunda" kanaatindeler... Moro suikastında dikkatlerin Mossad üzerinde toplanmasının sebebi, bir başka terör eylemini araştıran komisyonun bulguları olmuş... 1973'te Argo 16 askeri uçağının patlamasını araştıran yargıç, 3500 sayfa tutan raporunda, "Argo 16 Mossad tarafından düşürüldü" sonucuna varmış... Yargıç, eylemi gerçekleştiren Ordine Nuovo adlı 'sağcı' örgütün, dıştan bakıldığında fark edilen 'anti-Semitik' görüntüsüne rağmen, Mossad tarafından yönlendirildiği kanaatinde. Patlatılmadan hemen önce, İsrail'in ele geçirmek istediği iki Filistinli'yi Libya'ya götürmüş o uçak... Yargıçın raporunda dikkat çeken bir hüküm de şu: "İsrail İtalyan toprakları üzerinde başka eylemler de gerçekleştirdi; Mossad değişik yabancı istihbarat birimlerinin eylem kolu olarak çalışır zaten..." Argo 16 eylemini Mossad'ın gerçekleştirmesi, "Acaba, Moro suikastiyle de İsrail'in bir ilgisi olabilir mi?" sorusunu akla getirmiş... 1987 yılına kadar İtalyan istihbaratına hizmet veren General Francesco Delfino'nun yeni çıkan anılarında yazdıkları da kuşkuları büyütmüş... O dönemde İtalya'da birbiriyle savaşan sağ ve sol örgütlere yabancı istihbarat birimi ajanlarının sızdıkları biliniyor... İtalyan istihbaratının eski başkanı Amiral Martini'nin, "Yakın tarih yabancı istihbarat örgütlerinin faaliyetleri dikkate alınmaksızın yazılamaz" uyarısı da tüy dikmiş... İsrail'in Roma büyükelçisi, "Moro suikastıyla ilgili iddialara ne diyorsunuz?" sorusuna "Bilim-kurgu" cevabını vermiş; ama Argo 16 konulu iddialar karşısında, büyükelçilik, sessiz kalıyormuş... Welsh bu tür haberler yüzünden kızıyor işte...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |