|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bütün şiirleri, bütün aşkları kalbimden giderek buldum. Her seferinde boğulmaktan korktuğum için büyük denizlerde asla yeni bir şarkıya başlayamadım... Her dizenin önüne kalbimi koyarak başladım ama hiçbir zaman "delirmeyi" göze alamadım. Zulmetmenin bile neredeyse "küresel ödevler"den sayıldığı bir ülkede "gidemeyenlerle" aynı sessiz ölümü paylaşmak zorunda kalacağımı bile bile asla çekip gidemedim... Biliyorum, ne yazdığım bir şiir, ne dinlediğim bir müzik, ne ritmine sessizce eşlik ettiğim bir dans asla "gidemeyenler"in acısını karşılamaya yetmeyecek. Çünkü bu topraklarda hayal edilemeyecek kadar korkunç bir acı var. Çünkü orada şiirin ve sözün yetmediği, anlattıkça çoğalan bir acı var... Çünkü orası bir cehennem... Belki gördükçe, duydukça, hatta dokundukça tanıyacaksın ama asla anlatamayacaksın... Eğer şiiri, delirmeyi daha fazla kalbime yaklaştırabilirsem, bütün "gidemeyenler"i yakacak kadar büyük bir ışığım olacak. Belki de bu yüzden, bir şiirin son satırına bırakılan bir kalbin atışına ya da ritmi solmuş bir dansın içinde tutuklu kalmış ağrılara hiçbir zaman dokunamayacağım. Çünkü henüz hazır değilim, kalbinize dokunacak kadar güçlü değil ışığım. Bu yüzden, şimdilik "gidemeyenler"e teslim oluyorum... Çünkü "sen başka türlüsün", bu ülkenin ortasında yananların ateşi başka türlü... Şimdilik, kurduğumuz her cümleye, yazdığımız her şiire ruhları katledilenler için sadece bir düğüm atıyoruz o kadar... Ama hiçbir zaman gidemiyoruz. Kendilerini bu dünyada "ebedi" sananların küçük krallıklarından gözlerimizi bir türlü alamıyoruz, her cümlenin sonunda sıkı sıkı tutmasak bize ihanet edeceklirini bildiğimiz halde o sesleri bırakıp gidemiyoruz... Arsız yağmacılar gibi ruhlarımıza dadanan "küresel naziler" yüzünden dünyanın başına kötü şeyler geleceğini bile bile, nedense her şeyin daha güzel olacağına inanmak geliyor içimizden... Oysa onlar karanlık köşelerinde kötü şeyler biriktiriyorlar, eğer hakikaten geniş zamanlı bir yolculuğa niyetliysen onların gözlerini ve kullanılmış umutlarını terket ve arakana bakma bir daha... Kimseye aldırmadan bütün gözleri arkanda bırakıp gidebiliyorsan, gidemeyenlerin yasını da yanına almayı unutma sakın... Sakın kimseyi alma yanına, çünkü yolculuk her zaman kimsesizlik değildir. Olmuş ve olacakların geniş vaktinde denenmemiş kalp atışları ve küçük bir aşk yeter...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |