T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Uluslararası siyasî lider aranıyor!

Uluslararası lider, gerçek bir dünya düzeni tasavvuru olabilen, nalıncı keseri gibi hep kendi ülkesine/devletine yontmayan, ahlakî temellere dayalı nesnel bir düzen önerebilen liderdir. Bush'un bu tasvirden ne kadar uzakta olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz.

Helmut Schmidt kitabı yayınlandıktan sonra bir dergiye verdiği mülakatta, Nixon-Ford-Kissenger üçlüsünün ABD'nin son "uluslararası liderlik" kurmayları olduğunu, onlardan sonra ABD'de bu vasfı taşıyan liderlerin ortaya çıkmadığını dile getiriyordu.

Bizim mevcut ve müstakbel liderlerimizin de büyük dersler alabileceği o mülakattan birkaç çarpıcı bölüm sunuyorum:

o Sayın Şansölye, madem şimdiki liderler sizi hiç tatmin etmiyor, nedir eksiklikleri? Gerçek bir liderin alamet-i farikası olan en önemli nitelikler nelerdir?

İlk nitelik, insan olarak güvenilebilir olmaktır. Siyasî liderler için olduğu kadar, iş dünyasının liderleri için de geçerlidir bu. Başkalarının kendisiyle işbirliği etmeyi arzu etmeleri ve bunu yapabilmeleri için, lider hesaba kitaba gelir olmalıdır. Ne yapacağı belli olmayan insandan lider olmaz. Günaşırı fikir değiştirirseniz, müttefikleriniz de muhalifleriniz de sizinle nasıl işbirliği yapacaklarını bilemez olurlar.

o Lider başka hangi niteliklere sahip olmalı?

Lider hüküm verebilmeli ve hükümlerini birtakım altunsurlara dayandırabilmelidir. Hüküm, sizin önemli olan şeylerle o kadar da önemli olmayan şeyleri (ehem ile mühimi) ayırdetme kabiliyetinize bağlıdır. Mümkün ile mümkün olmayanı, yapılabilir olanla yapılamaz olanı ayıramayan lider olamaz.

o Bir imkânı gerçekliğe dönüştürebilmesi için lidere ne lâzımdır?

İlk mesele, hedeflerinizin ne olduğudur. Mesela, bir şirketin başındaysanız, işletmenizin malî gücünü sağlamlaştırma hedefiniz olmalıdır. Eğer yeterince sağlamsa, o zaman işletmenizin kârlılığını arttırma hedefi peşinde koşarsınız. Aynı anda birkaç hedefe sahip olabilirsiniz. Önceliklerinizi doğru sıralamış olmalısınız. İşletmenizin (veya ulusunuzun, devletinizin) müstakbel çıkarları hakkında açık bir fikriniz olmalıdır. Tabiatıyla, ulus, piyasaya meşrubat süren herhangi bir işletme ile mukayese edilemeyecek kadar karmaşıktır. Hele, iki ulustan oluşan bir devletin (Belçika) veya bir ulusun yarısından oluşan bir devletin (Batı Almanya) başındaysanız, durum daha güçtür. Böyle bir devletin acil, orta vadeli ve uzun vadeli hedeflerine dair sağlam bir kavrayışa sahip olmadan lider olamazsınız.

o Hedefinizi tesbit ettikten sonra, bunun gerçekleştirilmesi için ne yaparsınız?

Rızalarının alınması gerekenleri ikna edebilmelisiniz. Burada da siyasetle iş dünyası arasında belirgin bir fark vardır. Banka veya şirket yöneticilerini bir işe ikna etmekle, parlamento üyelerini veya seçmenleri bir işin yapılmasına ikna etmek yöntem bakımından çok farklıdır. Şirket başkanı, emrini yerine getirmeyen yöneticiyi işten atabilir; ama seçmenlerinizi işten atabilir misiniz? Tam aksine, onlar sizin defterinizi dürebilirler. İkna edilmesi gerekenleri ikna ettikten sonra, şifahen veya kâğıt üzerinde kararlaştırılmış olanı hayata geçirmeye gelir sıra. Bu ise ayrıntılı bilgi gerektirir. Şayet, haddinden fazla ayrıntıya dalarsanız, ne hüküm vereceğinizi şaşırabilirsiniz. Çok az ayrıntıya sahipseniz, o zaman da bürokratların oyuncağı olursunuz.

o Peki, uzun vadede hayırlı olabilecek, ama kısa vadede siyasî bakımdan hiç de popüler olmayan bir şeyi yapmaları hususunda insanları nasıl ikna edersiniz?

Umumiyetle, pek popüler görmedikleri bir şeyin yapılması hususunda insanları ikna edemezsiniz. Tek şansınız, sizi hükümlerine güvenilebilir bir insan olarak görüyor olmalarıdır. Şayet size itimatları varsa, birtakım hoş gözükmeyen hareketlerinizde peşinizden gelmeye razı olabilirler. Zamanla, hep böyle işler yapan biri olarak şöhret bile yapabilirsiniz.

o Kişisel tecrübeniz de bu mudur?

Evet. Görevdeyken, bir takım popüler olmayan şeyler yapmak zorunda kaldım, ama gene de bu ülkeyi sekiz yıldan fazla bir zaman yönettim. Bu gibi hususlarda ilk soru şudur: Gerekli olan nedir? Kamu çıkarına uygun olan? İkinci soru: Bunu nasıl kabul ettirir, insanların rızasını nasıl alabilirim?

Ancak, bu soruları tersinden soran parlak oportünistler de vardır dünyada. İlk soruları şudur: Kendimi nasıl halka sevdirir ve öyle kalırım? İkincisi: Kendimi popüler kıldıktan sonra, esasa dair büyük hatalardan nasıl sakınırım? Yanlış sıralamadır bu. Ama işlerini böyle yürüten insanlar da vardır tabiî. Onlara devlet adamından ziyade siyasetçi diyorum ben.

o Tekrar başbakan olsanız, neyi farklı yaparsınız?

Koltuğumu daha erken terkederim.

o Buna inanmak zor.

Emin olun! Altı ay veya bir yıl kadar fazla kaldım orada. Daha erken ayrılmış olmalıydım. Hastaydım ve çalışmaktan çok yıpranmıştım; ayrılmak için sadece çok iyi değil, gerçek bir sebebim vardı. Bunu yapmadım. Bunun bir hata olduğunu düşünüyorum.

o Görevdeyken, işlere koşturmanın yanısıra, öğrenmeye zaman ayırabiliyor muydunuz?

Liderlik, öğrenme kabiliyeti demektir. Henry Kissenger siyasî liderler için şöyle diyor: 'Bir kere en yüksek makama geldiler mi, fikrî sermayelerini arttırmaz, cepten yemeye başlarlar.' Henry'nin haklı olduğundan emin değilim. Benim şahsî tecrübem şu ki: Uluslararası iktisadî veya askerî politikalar alanında olduğu kadar, ruhen, mesela sanat, edebiyat veya felsefe alanlarında da görev sırasında çok şey öğrendim.

Öğrenme yeteneğiniz olmalı. Ama, başbakan olduktan sonra, döviz kurları ile faiz hadlerini birbirinden ayırmayı öğrenmeye kalkmamalısınız. (Bu gibi şeyleri o zamana kadar kıvırmış olmalısınız!) Başkan Kennedy tecrübesizdi. Domuzlar Körfezi krizinde veya 1961'deki Viyana buluşmasında Kruşçev karşısında nasıl hareket edeceğini bilemedi. Ama bir yıl sonraki Küba füze krizinde bunu dengeledi. Demek ki çok çabuk öğrendi.

o Rusya'yla uğraşmak Batı dünyasında her zaman bir liderlik sınavı olmuştur. Rakipler arasındaki uluslararası ilişkilerin en zor kısmı nedir?

En zor şey rakibinizi aynı zamanda dost haline getirmektir. Başka türlü söylersek, rakiplik konumunuzu sürdürmekle beraber, kendileriyle işbirliği yapılması gerekenlerle dost olmayı becermektir.

o Televizyon demokrasisi ilginç bir fikir. Televizyon, liderlik anlayışımızı nasıl değiştirdi?

Bugünün siyasî lideri bir şirket başkanından ziyade aktöre benzetilmelidir. Bir kimse liderliğin bütün şartlarını haiz en iyi lider olabilir, ama biraz çirkin ve kekeme ise, ağzıyla kuş tutsa televizyon ekranında insanları etkileyemez. Elbette kendi televizyon programları için idarecilere ihtiyacı vardır. Kamera karşısına çıkmadan önce saçlarını taramasını söylerler. Çok uzun konuşmamasını tenbih ederler. Araya bir iki fıkra sokuşturmasını söyler, ekranda iyi görünmesini, "performansının yüksek olmasını" temine çalışırlar.

Televizyon demokrasiyi ve demokratik liderliği dönüştürüyor. Bu hususta Avrupa, Amerika'yı takip edecektir. Avrupa beş on yıllık bir arayla, ister televizyon ister AIDS, bütün sosyal hastalıkları Amerika'dan ithal etmektedir.

Siyasî liderlikle iktisadî liderlik arasında sizce ne gibi farklar vardır?

Siyasî liderlik başka, ekonomik liderlik başkadır. Birçok işadamları devleti siyasî sınıftan çok daha iyi yönetebilecekleri vehmine kapılırlar. Bunu yapabileceklerinden şüpheliyim. Nitekim siyasî liderler de Citybank'ı veya Chrysler'i zor yönetirler. Arada birçok benzerlikler olsa bile, siyasî ve ekonomik ortamlar arasında sayısız farklar vardır. Kişisel tecrübe, tecrübelerden öğrenme kabiliyeti, uzmanlık, vs bakımından arada büyük farklar vardır. Önde gelen bir siyasî liderin başarılı bir işadamı, başarılı bir işadamının da

iyi bir siyasî lider olduğunu hiç görmedim. Aradaki temel fark şudur: İş dünyasındaki lider büyük bir tiyatro sahnesinde oynamak zorunda değildir; kendi büro, konferans salonu veya yönetim

kurulu odasının mahremiyetinde marifetlerini sergiler. Siyasî lider ise, ta kadîm Atina'dan bu yana, siyaset meydanının merkezinde oynamak zorundadır. Ve şimdi, Atina demokrasisinden 2500 yıl sonraki televizyon demokrasisi çağında, televizyon ekranında rakiplerinin hakkından gelebilmek zorundadır.


13 Ekim 2002
Pazar
 
MUSTAFA ÖZEL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED