T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Gayr-ı resmi resmi politikalar

Siyasette trendleri iyi izleyen, kim 'in' hangi konu 'out' sezen dostum, "Şu sıralarda yakın tâkibe alman gereken yer Ankara Ticaret Odası, önemli adam da ATO başkanı Sinan Aygün" tiyösünü verdi. ATO, Sinan Aygün işbaşına geldiğinden beri önem kazandı, Sinan Aygün de ATO başkanı olduktan sonra ilginç ilişkiler içine girdi, bunu biliyorum... Yine de, dostumun tiyösünü sınamak için ATO'nun yolunu tuttum.

Vesile, 'Kıbrıs Sorunu ve AB boyutu' adlı toplantı... Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Ankara şubesi düzenliyorsa da toplantının sponsoru ATO... Türkiye'nin attığı adımları 'cesurca' ama 'yetersiz' bulan 'AB ilerleme raporu' açıklandıktan sadece 24 saat sonrası için böyle bir toplantının haftalar öncesinden öngörülmüş olması bile ilginç... Salonda, ilk sıranın en ortasında oturan kişi de toplantıya ayrı bir 'resmiyet' katıyor: MGK genel sekreteri Org. Tuncer Kılınç... Dostum haklı galiba.

Toplantının konuşmacıları yabancımız değil. Kıbrıs konusunda 'şahin', AB konusunda 'gizli karşıt' bilinen başbakan yardımcısı Şükrü Sina Gürel ve KKTC cumhurbaşkanı Rauf Denktaş açılış oturumunun konuşmacıları... Cumhurbaşkanı Denktaş kalp ameliyatı olduğu ABD'den henüz dönmediği için onu Kıbrıs savunma ve dışişleri bakanı Ertuğruloğlu temsil ediyor... Prof. Mümtaz Sosyal, Prof. Haluk Kabaalioğlu ve emekli general Armağan Kuloğlu Türk panelistler... İngiltere ve AB'den de üç kişi tebliğ sunacaklar arasında bulunuyor...

Ben mi yanlış hatırlıyorum? Türkiye, bildiğim kadarıyla, AB'ye tam üye olmak istiyor. Bunun için mevzuatında köklü düzenlemelere bile kalkıştı. AB'ye üye olabilmesi için Kıbrıs'ta 'çözüm' bulunması gerektiğini de biliyor Türkiye; AB'ye verdiği 'ulusal program'da Kıbrıs'ta siyasi gelişmeler vaadi de var. Rauf Denktaş da, Türkiye'nin hatırına, daha önce reddettiği ikili ve çok-taraflı görüşmeleri yeniden başlattı.

Şükrü Sina Gürel'in AB'ye sözü verilen 'çözüm' konusunda ciddi itirazları şimdi dile getirmesi ne oluyor? Türk konuşmacılar, AB'nin Kıbrıs konusuna yaklaşımını "İki yüzlü politika" olarak görüyorlar. Gürel'in dediği ezcümle şu: "AB'nin Kıbrıs'ı tam üye yapması 'enosis' anlamına gelir; buna karşı biz de Kıbrıs'ın kuzeyiyle kaderimizi birleştiririz..."

Beni "ATO'ya dikkat" diye uyaran dostum gibi onların da uyarıcıları var olmalı ki, toplantının yapıldığı ATO salonunda, değişik ülkelerin büyükelçiliklerinden diplomatlar çoğunluğu teşkil ediyordu. Yabancı dinleyiciler de, konuşmacı dâvetliler de Türkiye'nin ve KKTC'nin bu 'keskin' tavrını dikkatle not etmişlerdir...

Dostumun dediği doğru ve Sinan Aygün gerçekten 'resmi' tezleri telâffuz ediyorsa, Kıbrıs konusunda söylediklerinin bir bölümünü buraya aktarmakta yarar olabilir: "Rum kesimi AB'yi maşa gibi kullanıp Türk askerini adadan çıkartmak, Türkiye'nin garantörlük haklarını ortadan kaldırmak için elinden geleni yapacaktır. Açıkçası, Kıbrıs Türklerini azınlık olarak AB'ye sürüklemek ve global köyün varoşlarında yaşamaya itmek istemektedir. Ancak, Kuzey Kıbrıs Türkiye'siz AB'ye giremez. Öyle anlaşılıyor ki, Rum kesimi 2004 yılında AB'ye alınacaktır. Artık, bu aşamada, KKTC'nin Türkiye'ye entegrasyonu haklılık kazanmış ve kaçınılmaz hale gelmiştir."

Konuşmada, en hoşuma giden, "Global köyün varoşlarında kaybolmak" deyimi oldu.

Konu 'Kıbrıs ve AB' olduğu halde, ATO başkanının konuşmasının önemli bir bölümü 'Kuzey Irak ve ABD' konusuna ayrılmıştı. Sinan Aygün'ü dinlerken, sadece AB'yi ve Kıbrıs konusundaki 'hâin' planlarını öğrenmedim o toplantıda, ABD'nin ülkemizin içine yönelik 'bölücü' projesinin de farkına vardım.

MGK genel sekreteri önünde yapılan konuşmanın "Buradan vurgulamak istiyorum ki" diye başlayan bölümünün 'uyarıcı' satırlarını beraberce okuyalım: "Her ne olursa olsun, Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulması kabul edilemez. Özellikle ABD yönetimi (AB değil ABD, TK), Irak politikasını Saddam Hüseyin'in gitmesi ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması olarak sürdürdüğünü açıklarken, hiçbir devletin yapmadığı kadar Kürt devletinin kurulmasına destek vermektedir."

Son zamanlarda Talabani ve Barzani'nin ağzından alıntılanan Türkiye ve Türk ordusu aleyhindeki sözlere de değinen ATO başkanı, "Gücü ve kahramanlığı tüm dünyaca bilinen Türk ordusu, bu kendini bilmezlere en iyi cevabı verecektir" de dedi.

Dostum verdiği değerde haklı; Türkiye'nin AB politikasının yapı taşlarını ATO başkanının ağzından öğrenmek mümkün oluyor: Güney Kıbrıs AB'ye üye alınırsa Türkiye tek taraflı olarak gümrük birliğini askıya alıyor... AB yine tavır değiştirmezse, AB'ye tam üyelik başvurusunu geriye çekiyor; KKTC ile organik bağlar kurularak entegrasyona gidiliyor... Sinan Aygün'ün şu sözleri bu tavra ışık tutucu: "AB üyeliği Türk insanının onurundan ve şahsiyetinden daha büyük önem taşımamaktadır."

Eskiden olsa kamuoyuna ilân edilmiş politikalara taban tabana zıt bu tür sözler beni daha fazla şaşırtabilirdi; ama artık 'devlet' denilen aygıtın 'resmi görüşü'nün uygulanan politikalardan çok farklı olabileceğini bilecek kadar deneyimliyim. Bazen 'resmi olmayan' kişilerin sözlerinin 'yetkili' bilinenlerin açıklamalarından daha 'dikkate değer' olduğunu da biliyorum.

Bunu, sanırım, AB ve ABD de biliyordur...


13 Ekim 2002
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED