Önce şu haber girişini okuyunuz: "Genelkurmay başkanlığı, Irak harekâtı hazırlıklarını dün ABD'nin iki önemli 'dört yıldızlı' generali; Saddam sonrası 'Irak valisi' gözüyle bakılan ABD Merkez Karargâh Komutanı General Tommy Franks ve NATO Başkomutanı Orgeneral Joseph Ralston'la birlikte ele aldı. Franks, Türkiye'den askeri talepleri olmadığını söyledi. Ancak ABD'li komutanların Irak'ın elinde olduğu öne sürülen kitle imha silâhlarına dair brifing vererek 'destek' istediği belirtiliyor." (Radikal, 22 Ekim 2002).

Şimdi de haber diliyle yazılmış bir köşe yazısından Başbakan Bülent Ecevit'e ait sözleri okuyalım: "Başkan Bush ve ABD yönetimi hâlâ bir karar vermiş değil. Bir yandan sürekli askeri harekât havası veriyorlar, bir yandan da müdahale olmayabilir, daha karar vermedik, diyorlar. Bu çelişkili tutum en fazla Türkiye'yi olumsuz etkiliyor. Biz, arada kalıyoruz ve büyük baskı görüyoruz. Başkan Bush ve ABD yönetimi artık kararını vermeli ve bu belirsizliği gidermelidir." (Milliyet, Fikret Bilâ'nın yazısı, 22 Ekim).

Konumuz Irak. Türkiye, komşusu Irak'a saldırmaya hazırlanan ABD'nin "Sen de destek çık" baskısı altında. Başbakan Ecevit, "ABD artık karar versin" diyor, ama ABD Irak'ı vurmaya kararlı; George W. Bush'un gönderdiği iki dört yıldızlı general bu amaçla Ankara'ya geldiler ve konunun 'muhatabı' bildikleri Genelkurmay ile muhtemel Irak operasyonunu konuştular. Gelenlerden biri, Gen. Franks, 'Saddam-sonrası' dönemde, ülkede 'yeni bir düzen' oluşuncaya kadar Irak'ı yöneteceği duyurulan asker... Gen. Franks ile İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya'da siyasi sistemi yeniden oluşturan Gen. Douglas McArthur (1880-1964) arasında paralellik kurulması tesadüf değil.

Gen. McArthur, üzerine atom bombası yağdırılan 'teslim olmuş' Japonya'yı 'uygarlaştırma' ya da 'dünya sistemine kazandırma' sürecinin mimarıydı. Gen. Franks da, Irak'ta benzer bir işlevi yerine getirecekmiş... Ecevit'in, "Artık karar versin" diye acele etmeye zorladığı ABD Irak'a saldırdığında Amerikalı generali daha sık göreceğiz.

İkinci Dünya Savaşı ile muhtemel Irak operasyonu, Gen. McArthur ile Gen. Franks arasında kurulan paralellik ilk bakışta mantıklı gelse bile, hem olay, hem de tipler birbirine hiç benzemiyor. 20 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan büyük savaşın müsebbiplerinden biriydi Japonya, yenildi ve işgale uğradı. Körfez Savaşı sırasında Bağdat'a yürüseydi, ABD, arada benzerlik kurup Japonya'da yaptığını Irak'ta da tekrarlayabilirdi. Ancak, bugün, on yıldan uzun bir süre BM ambargosuna muhatap Irak'ın mecâli yok, kimse için bir tehdit teşkil etmiyor. Irak'ta savaş, işgal ve sömürge yönetimi bilinen bütün uluslararası kurallara, hukuka, teamüllere aykırı...

Bir benzerlik kurulacaksa, Irak ile Birinci Dünya Savaşı'na katıldı diye müttefik güçlerin işgaline uğrayan 'İstiklal Savaşı öncesi Türkiye' daha çok birbirine benziyor. İstanbul'u, İzmir'i işgal edenler, amaçlarını, "Osmanlı İmparatorluğu'nu bir daha kendilerine 'tehdit' oluşturmayacak bir ülke haline dönüştürmek" olarak açıklıyorlardı. O dönemde, 'Düvel-i Muazzama', şimdi ABD'nin bizden beklediği hizmeti, Yunanlılara ihale etmişti. Gen. Tommy Franks, Türk tarihinin en karanlık sayfalarından saymamız gereken mütareke döneminde İstanbul'dan ülkeyi yönetmeye kalkan işgal orduları başkomutanı Gen. Charles Harrington'un günümüz versiyonu.

Türkiye, BM üyesi bağımsız bir ülkenin ordular tarafından işgal edilerek bir yabancı generalin yönetimine geçirilmesi hazırlığına suskun kalmakla vahim bir yanlışlığa âlet oluyor. İleride kendisine karşı da kullanılabilecek haksız bir yöntemi kabul edemez Türkiye. Yurdumuzu işgal edenlere karşı, bizim, bir İstiklal Savaşı vermemiz gerekmişti. ABD işgali, Iraklılar açısından, İttifak Devletleri'nin Türk topraklarını işgaline benziyor; –orada da, bir İstiklal Savaşı patlayabilir...

Umarız, Amerikalı generaller, muhataplarından, Başbakan Ecevit'in "ABD bir an önce karar versin" anlamsız tavrından çok farklı sözler işitmişlerdir.

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu