|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Seçim öncesi liderler meydan meydan dolaşırken, gazeteci milletine yerinde durmak yaraşmaz. Türk önde, Türk ileri!.. Gazete yönetimi bu görüşte. Ekibin görüşü ise muhtelif. Ekip dediğim, Mehmet Ocaktan, Mustafa Karaalioğlu, Mehmet E. Yavuz ve bendeniz. Kısaca, Grup M. Kendi adıma, çıkıp dolaşmaya her zaman hazır olduğumu fırsat buldukça belirttiğim için tekrara gerek yok. Kimi sonra çıkalım diyor, kimi şu rota olursa gelirim gibisinden konuşuyor. Sonunda "bir kararda durmayalım, kalk gidelim dosta gönül" eşliğinde anlaşmayı sağladık. Ne tür bir araçla yola çıkalım sorusu gündeme geldi bu sefer. Hemen TIR fikri ortaya atıldı. Sanki şartmış gibi! Otobüs diyen de oldu, midibüs diyen de. Her kafadan bir fikir çıkınca anlaşmak zor. TIR TIR diye tutturanlar arasında tırlatmak işten bile değil. Baskıcı yönetimlerin, niçin herhangi bir fikir çıkmayan kafaları tercih ettiğini böylece anlamış oluyoruz. Ne verirsen yer, ne dersen yapar cinsinden bir kitleyi idare etmeye ne var! Sen gel de her birinin ayrı fikir ortaya attığı adamları bir araya getirip yönet bakalım! Saddam oyların yüzde 100'ünü aldı geçen günkü seçimde. Laf mı? Yüzde 200'ünü bile alsa şaşmamak lazım. Herkes kendi arabasıyla istediği tarafa gitse, dört bir yana dağılsak görüşü bile ortaya atıldıysa da rağbet bulmadı. Öyle ya, o takdirde ekip ruhu nereye oturacak? Çil yavrusu gibi dağılmanın âlemi var mı? Karavan fikrine herkes sıcak baktı ama sonunda 'grivan' üzerinde karar kıldık. Şimdi de hareket saati ve çizilecek rota üzerinde tartışmalarımız sürüyor. Bu yazar milletiyle anlaşmak yanında, deveye hendek atlatmak çocuk oyuncağı. Birini tanımak istiyorsan yolculuk yapacaksın derler ya, göreceğiz bakalım; yakın arkadaşımız bildiklerimizin ne numaraları varmış! Hazırlanın, geliyoruz nabzınızı tutmaya. Siz bu satırları okurken, muhtemelen Sakarya'da birkaç nabız tutmuş, Kocaeli'yi geçmiş, Yalova üzerinden Bursa'ya doğru ilerlemekte olacağız. Şayet Tuz Gölü'nde güneşin batışı, yahut Uzungöl'de akşam çayı çok güzel olur taraftarları artmazsa. Ne sandınız? Elbette oylama yapacağız. Araç içi demokrasiyi korumak adına. Kaptanımız Burhan Filiz ile fotoğrafçımız Mustafa Nizamoğlu'nun da birer oy hakkını hesaba katarsak, salt çoğunluk için dört oy gerekiyor.
EMPERYALİST SAVAŞA HAYIR!
Bu akşam saat 7'de Eminönü Belediyesi Kadırga Kültür Merkezi'nde (Kumkapı) MAZLUMDER, İHH İnsanî Yardım Vakfı ile ÖZGÜR-DER'in düzenlediği bir panel yapılacak. ABD'nin yayılmacı politikalarının ve Irak'a muhtemel saldırısının değerlendirileceği panele Abdurrahman Dilipak, Numan Kurtulmuş, Ahmet Taşgetiren, Hüseyin Kansu, Hüsnü Mahli, Ahmet Ağırakça, Ekrem Kızıltaş, Ali Karahasanoğlu, Ali Bulaç, Ahmet Mercan, Hülya Şekerci ve Bülent Yıldırım konuşmacı olarak katılacak. Oturum Başkanı, Rıdvan Kaya. Yolunuz düşerse iyi olur. Düşmezse canınız sağolsun. Ama hiç değilse o saatte, bulunduğunuz yerden "Emperyalist Savaşa Hayır!" diye en az üç defa bağırmanız lazım. Bakınız, şu şekilde: - Emperyalist Savaşa Hayır!.. Emperyalist Savaşa Hayır!.. Emperyalist Savaşa Hayır!..
SEÇİMLER DEĞİL, SEÇİM
3 Kasım seçimlerinden bahsediyor herkes. Gazeteler, radyolar, televizyonlar, araştırma şirketleri, halkın nabzını tutanlar, kulağını tutanlar... Çoğunluğu seçimler demeyi tercih ediyor. Oysa "seçimler" değil, "seçim"dir doğru ifadesi. Etiyle buduyla sadece bir seçim yapılacak 3 Kasım'da. Öyleyse nereden kaynaklanıyor bu yanlışlık? Şuradan... Daha önce üç seçim bir arada yapılmıştı: Milletvekili, belediye, muhtarlık. O yüzden "seçimler" deniyordu. Bu seferki tek. Karıştırmayalım. Ufak bir ayrıntı ama, olsun. Ayrıntılar genellikle ufaktır. "Özellikle" ufak olan ayrıntılar da kaideyi bozmaz.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |