|
|
|
|
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki iddiasını sürdürmesi için bu maçı kesinlikle kazanması gerekiyordu. Üstelik ilk maçında bu takımı kendi evinde haklayarak Ali Sami Yen'deki karşılaşmaya kesin galibiyet parolasıyla çıkmıştı. Oradaki maçta arzulu ve inatçı futboluyla skoru da lehine çevirerek işi bitirmişlerdi. Yine öyle olacağını beklemekle en doğal hakkımızdı. Ancak bu kez Galatasaray'ı tanıyan, tehlikeli silahlarına önlem alan tedbirli bir rakip vardı. İlk yarıda Galatasaray'ın her atağına atakla yanıt veren Lokomotif Moskova'nın ilk 20 dakikadaki "Şok gol" umutlarını giderek terketti. Ancak bu kez kalesi önünde çoğalarak Galatasaray'a gol şansı vermek istemediler. Baliç'in kullandığı sol kanat kulvarından ilk 45 dakika içinde üç etkili orta çıktı. Sağ kanadı kullanan Pinto da bu girişimlere üç etkili ortayla katıldı. Ama gol umudu taşıdığımız Christian ve Arif bunlardan ne yazık ki faydalanamadı. İkinci yarıya Hasan Şaş ve Batista ile başlayan Terim'in düşüncesi Baliç'in yorduğu Evseev'in üstünde daha etkili olmak Batista'nın da pres kişiliğini kullanarak rakibi hata yapmaya zorlamaktı. Ancak Lokomotif Moskova'nında kaybedecek bir şeyi yoktu. İlk yarıda dikkatliydiler ama ikinci yarıda risk alarak açıldılar. Galatasaray'ın savunma derinliğinde oynayan Emre ve sık sık ileriye çıkan Bülent'in boş bıraktığı yerlere sızmaya başlayan rakibin golü gecikmedi. Loskov'un Mondragon'u da çalımlayarak attığı gol Ali Sami Yen'e bir anda ölüm sessizliği getirdi. Ancak Galatasaray'ın buna cevabı gecikmedi. Eski formuna ulaştığını gördüğümüz Hasan, Felipe'nin ara pasıyla girdiği pozisyonda enfes bir gol atarak eşitliği yakaladı. Ancak Galatasaray evinde kazanmaya alışmış bir takım olarak risk faktörünü biraz daha arttırınca Evseev'in golüne engel olamadı ve karşılaşmadan ne yazık ki yenik ayrıldı.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |