|
|
|
|
Galatasaray oyuna "balans ayarı" yapılmış bir dörtlü bir defans ile başlamıştı. Solda üç solak Hakan Ünsal, Baliç ve Ergün... Ve biz on dakika geçmeden rakibin gazını çıkardığını sandığımız Galatasaray kendi karakterini Moskova kalesi önlerine dökmüştü. Rakibine kendi sahasında basarken "bulduğunu yazacaksın" sıkıntısı sürmekteydi. Moskova ilk yarım saatte "Felipe'nin hemen çözeceği" iki ara pasına hazır hale getirilmişti. Yani Cimbom Moskova'dakinin "tıpkısının aynısı" senaryosunu sahneliyordu. Ama Moskova aynı Moskova değildi. Niketim Terim 60. dakikada girmesi gereken riske malesef 72'de girdi. Ve o sırada oyun rakibin üstünlüğüne geçmişti. Şimdi Fatih Terim'in bilgisi ve bazı oyuncuların "futbola ilgisi" yine sorgulanmaya başlanacak. Bazı vampirler "zaten balondu" yaklaşımına girecekler. Galatasaray çok şey kaybetmiş olabilir. Ancak kariyerindeki başarıları kimse müzesinden alıp götüremez. Dolayısıyla Galatasaray yeniden inşa edilen bir eski apartman değil "yıkılıp yenisi yapılan" muazzam bir gökdelen bekliyorum. Ve bu yılın bir "staj" yılı olduğunu ilan ediyorum. Hasan Şaş'ın pozitif futbola dönmesi ve Felipe'nin topu ısırmaya başlaması Galatasaray için yenilgiden çıkacak tek artıdır. Ancak Baliç'in hayal kırıklığı ve Arif'in "gol kralı bile olabilen ama golcü olmayan" durumunun sıkıntısı devam etmektedir. Şimdi Barcelona'dan puan gelmeyebilir. Ama bu ne Galatasaray'ı küçültür ne de vampirlerin hayalini kurduğu gibi Fatih Terim'i Lucescu'nun gerisine atar. Çünkü elmas çamura düşse de elmastır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |