T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Örtülü ödenek ve temel felsefesi

Maalesef Türkiye'de her kavram gibi, örtülü ödenek kavramı da yanlış anlaşılmakta ve bu sebeple de bu müessese dejenere edilmektedir. Devletin devlet olarak yapması gereken işleri arasında, gizli olması gereken birtakım görevleri vardır. Örtülü ödenek, bu görevleri yapabilmesi için ayrılmış bir paradır.

Bu ödeneğin özelliği, kullanış şekli dolayısıyla hesap sorulamaması ve buna ait bilgilerin sır olarak saklanmasıdır.

* * *

1960 askeri darbesinden başlayarak hemen her dönemde, partiler diğer partilere karşı veya politikacılar diğer politikacılara karşı, bu müesseseyi birer silah olarak kullanmaktadırlar. Örtülü ödeneği harcayan kimsenin vermeye mecbur olmadığı veya kanunlar yasakladığı için veremeyeceği bir hesabı sormak etik kurallarla bağdaşmaz.

Bugüne kadar yapılan tartışmaları bir yana bırakarak, bu müessese niçin kurulmuştur, niçin örtülü ödeneği kullananlara hesap sorulmaz veya sorulmamalıdır? Bunun elbette hukuki ve makul bir dayanağı vardır. Bazı kimseler, bu ödeneği kendi çıkarı için kullananlardan hesap sorulamamasının esprisini anlayamamışlardır. Bu konuda önemli olan bu esprinin iyice anlaşılmasıdır.

* * *

1952 yıllarında avukatlık yaparken, Adana İncirlik Üssü'ndeki bir Amerikalı hukukçu arkadaşımı ziyarete gittim. Orada Amerika ceza mevzuatını karıştırırken bir madde gözümüze takıldı. Amerika'da homoseksüeller(1) cezalandırılıyordu. Bizim ceza kanunumuzda ise böyle bir suç mevcut değildi.

Bunun makul bir izahını bulamadığım için, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki Ceza Hukuku hocam Ord. Prof. Tahir Taner'e bir mektup yazdım. Şu suali sordum:

-Hocam, homoseksüellik Amerika'da bir suç. Fakat neden bizim ceza kanunumuzda böyle bir suç yoktur?

Hocam, büyük hukukçu Tahir Taner'in bana verdiği cevap çok manalıydı. Hocam verdiği cevapta diyordu ki:

"Bazı kötü fiiller vardır ki, kanun koyucular bu fiilleri insan olarak bir kimsenin işlemeyeceğini farzederler. Bu fiilleri cezalandırmazlar. Çünkü bunlar o kadar aşağılayıcı bir fiildir ki, bunu işleyen kimseye insan demezler. Bu sebeple de cezai ehliyetleri yoktur. Tıpkı bir akıl hastasının, bir sapığın suç işlemesi gibi."

Sayın hocam mektubunda "Bizim kanun koyucumuza göre, homoseksüellik öyle insana yakışmayan bir suçtur ki, onu işleyen kimsenin cezai sorumluluğu olmaması gerekir. Buna benzer birçok adi fiiller vardır, Kanunumuz bunları da suç saymamıştır" diyor ve bazı misaller verdikten sonra devam ediyordu:

"Devlet başkanlarının fiillerinden dolayı takip edilememesi prensibi de bu espriden doğmuştur. Kanun koyucu düşünmüştür ki, cumhurbaşkanı olmuş bir kimse, suiistimal (Kötüye kullanma) yapmaz, kanuna aykırı fiillerde bulunmaz... Eğer buna rağmen, bir cumhurbaşkanı bunları yapıyorsa, suç teşekkül etmez. Zira ortada suçlu yoktur. Cumhurbaşkanı, suç saydığımız bir eylemde bulunsa bile, yaptığı eylem insanlığa yakışmadığı için, cezai sorumluluğu yok demektir.

Örtülü ödenek konusu da böyledir. Bir devlet görevlisine örtülü ödenek o kadar hayati konularda kullanılmak üzere verilmiştir ki, bunu başka maksatla kullanan kimsenin de cezai sorumluluğu öngörülmemiştir."

* * *

Örtülü ödenek konusuna bu yönüyle baktığımız zaman, bu ödeneğin uygun olmayan maksatlarla kullanılması bir yana, bunun iddiası edilmesi bile bir suç oluşturur. Bizde ise, bu tarz iddialar sorumsuzca ortaya atılmaktadır.

Üstelik bu konuda yapılan tartışmalar sadece tartışmayı yapan taraflara değil, bizzat devlete zarar verir. Kanada Parlamentosu'nda, "Başbakanın 500 bin dolar suiistimal yaptığı" konuşulurken, bir muhalefet liderinin konuşması siyasi tarihe geçmiştir. Konuşmacı demiştir ki:

-Beyler, Kanada gibi büyük bir devletin 500.000 doları suiistimal edilmişse, bunun Kanada devletine zararı azdır. Fakat böyle bir suiistimalin Kanada Başbakanı tarafından yapıldığı ispat edilirse, Kanada devleti yıkılır. Bunun tartışması bile devletimize zarar vermektedir.

Türk toplumu olarak, iftiralara çok inanırız. Böyle bir toplumda herhangi bir suçlamayı yaparken politikacılarımızın, medya mensuplarının çok dikkatli olması gerekir.

Örtülü ödenekler yetkililer tarafından maksadı dışında kullanılmışsa bile, bu miktar para Türk devletini yıkmaz. Fakat bunu kullanmakta olan yetkilinin, bu ödeneği kendi çıkarları için kullandığının kanıtlanması şöyle dursun, bunun tartışılması bile, Türk devletine zarar verir.

(1) Ceza Kanunumuz'un kabul edildiği tarihte homoseksüellik adeta kabul edilemez bir fiildi. Zamanla, bu anlayış değişmiş ve hatta bazı ülkelerde bu hak insan hakları listesine dahil edilmiştir.


9 Eylül 2002
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED