T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Pardon yani Sayın Baykal...

3 Kasım yaklaştıkça, seçim sonrası oluşacak yeni hükümet modelleri üzerine biraz "derin", biraz da "uçuk" senaryolar üretiliyor. Kuşkusuz, Türkiye'ye yön vermek isteyen içerideki ve dışarıdaki "etkin" çevrelerin kendilerine göre büyük hayalleri var.

Türkiye'nin bugünlere gelmesinde, daha doğrusu dibe vurmasında büyük payları bulunan bu çevrelerin, millet iradesine kolay teslim olmaları elbette düşünülemez. Bu yüzden, onlar için mümkünse bugünden yeni iktidarın rengi ve kokusu belli olmalıdır.

Doğrusu ben gerek uluslararası finans çevrelerinin, gerekse içerideki "derin" güçlerin millete rağmen başka iktidar hayalleri kurmasını yadırgamam. Çünkü onların işi bu.

Örneğin, seçim sonrası oluşturulacak hükümetlerle Türkiye'nin yeni "Arjantin maceraları" yaşaması IMF için bir fantazi olabilir, hatta bundan "küresel zevk" bile alabilir. Ancak Türk halkının, adresi açlık ve sefalete çıkan yeni bir iktidarla birlikte olmak gibi bir fantazisi ve de lüksü bulunmuyor.

Türkiye geçtiğimiz 3-4 yıl içinde ekonomik ve toplumsal anlamda talihsiz bir dönem yaşadı. Ülkenin neredeyse tamamına yakını, Türkiye'ye derin acılar ve sefaletler yaşatan siyasi aktörlere dönüp bakmak bile istemiyor.

Ancak birisi var ki, son iki yıllık süreçten ve ekonomik bunalımdan sanki çok mutlu. Hatta, ekonomiyi IMF'ye endeksleyen bir zatı muhteremi yanına aldığı için partisinin büyük bir rüzgar yakaladığına bile inanıyor.

Sanıyorum IMF'den bir armağan almış gibi sevinen bu siyasetçiyi merak ettiniz. Fazla heyecanlanmaya gerek yok, onun adı Deniz Baykal. Kemal Derviş'in IMF'den kendisine hediye olarak gelmesiyle övünen Baykal bakın neler diyor: "İktidara geldiğimizde ekonominin patronu Kemal olacak. Zaten aramızda da hiçbir çelişki yok."

Pardon yani Sayın Baykal, üç dört yıldır biz bu sefaleti niye yaşadık?

Eğer bilgilerimizde bir yanlışlık yoksa, Kemal Derviş bu hükümette ekonomiden sorumlu devlet bakanıydı. Birileri hemen itiraz edecek biliyorum, "efendim Derviş batan bir ekonomiyi kurtarmak için geldi..." İyi güzel de, vatandaş olarak ekonominin düzeldiğinden bizim haberimiz olmadı.

Ama bir şeyi iyi biliyoruz, vatandaş olarak biz "Dervişli dönem"de de sefalete talim ederken, "hortumculuk" işlerine bakan birilerinin işleri yine tıkırında oldu. Galiba, Deniz Baykal'ın "yeni CHP konsepti"nde de büyük halk kitlelerinin çaresizliğine yine yer yok.

Hadi diyelim, eski CHP zaten "devlet partisi"ydi, dolayısıyla toplumun talepleriyle pek ilgilenmesi gerekmiyordu. Ya yeni CHP? Anlaşılan, yeni CHP'de de toplumun talepleri değil, daha çok IMF'nin istekleri önplanda olacak.

Umarız, "Derviş sarhoşluğu" içinde iktidar hayalleri kuran Baykal, yeni bir "bedel" ödemek zorunda kalmaz.

Ne diyelim, kolay gelsin... Anlaşılan Deniz Baykal Derviş'i ve IMF'yi çok sevdi, bakalım halk da sevecek mi?


9 Eylül 2002
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED