Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Hocaefendi veya sevgiyle silahlanmak

Beş Oscarlı "Amerikan Güzeli" filmiyle tanınan Sam Mendes imzalı "Azap Yolu" Tom Hanks, Jude Law ve Paul Newman gibi sinemanın güçlü isimlerini bir araya getiriyor.

Kitabınızda, Hocaefendi'yi 'Görünmeyen Üniversite' olarak nitelendiriyorsunuz. Sizce, tasavvuf ile yüksek eğitim kurumu olan üniversite arasında nasıl bir bağ var?

Görünmeyen dünyanın bilgisi, görünen dünyanın verilerinden daha çok peygamberlerin getirdiği haberlerdedir. Bunların kavranmasında görünen değil, görünmeyen üniversiteler önemlidir. Görünmeyen üniversiteler iç dünyayı zenginleştirirler. İç dünyanın zenginleştirilmesi dış dünyanın zenginleştirilmesinden daha önemli olduğu gibi, daha da zordur. İç dünyasını aydınlatamayanlar, dış dünyalarını da aydınlatamazlar. Tasavvuf iç dünyayı aydınlatmanın yolu ve yöntemidir. Görünen dünyada bilimin verileriyle yol alınırken, görünmeyen dünyada vahyin ışığıyla yol alınır. Bu ışığı da tutanlar Hocaefendi gibi, gönül mimarlarıdır. Eğitim bu iki dünyayı bütünlük içinde ele alır. Çünkü insan bir bütündür.

Huzur ve güven verirdi

Rahmetli Mehmet Zahid Kotku Hocaefendi'yi nerede ve nasıl tanıdınız?

Ben Hocaefendi'yi ilk defa Ankara'da 1968 yılının yaz aylarında tanıdım. Kendisiyle ilk karşılaşmamız rahmetli Muammer Dolmacı'nın evindeki bir sohbette olmuştu. Onun kalabalık içinde kolaylıkla seçilen bir görünümü ve kişiliği vardı. Hocaefendi nerede olursa olsun, çevresinde gönül ordularını harekete geçiren geniş bir manyetik alan oluştururdu. Onun olduğu yerde, öfke hoşgörüye, nefret sevgiye, şiddet merhamete, gösteriş tutkusu erdem yarışına dönüşürdü. Sohbetler uzun sessizliklerle kesilir, susulur gibi konuşulur, konuşulur gibi susulurdu. Sohbetlerini üniversite, politika ve bürokrasinin Anadolu kültürüne yabancılaşmamış seçkin kişileri büyük bir dikkat ve ilgiyle dinlerlerdi. Sohbetlerde Hocaefendi sevgi ile silahlanmadan, kişisel ve toplumsal planda kurtuluşa erişilemeyeceğini sık sık vurgulardı. Sevgiyle silahlanmanın yolunun, tasavvufun insanı olgunlaştırıcı potasında eriyerek, olgunlaşmak olduğunu söylerdi. Yanındakilere huzur ve güven veren bir görünümü vardı.

Ay zaten bizimdi!

Hiç unutamadığınız bir hatıranızı anlatmanızı istesek, hangisini anlatırsınız?

Ben Hocaefendi'nin çok yakınında bulunmadım. Ankara'ya geldiğinde sohbetlerine katılmaya gayret ederdim. Amerikalılar'ın aya gittikleri akşamki sohbetteki tutum ve davranışını hep hatırlarım. Televizyon o günlerde hem çok yaygın değildi, hem de tek kanaldı. Akşam haberlerinde aya iniş uzun uzun anlatıldı. Ancak o hiçbir şey olmamış gibi, sakin, devamlı tebessüm ederek, sevimli ve güzel bir ilgisizlik sergiledi. Hocaefendi'nin o tatlı ilgisizliğinin arka planında ne vardı, o gün tam anlayamamıştım. Ancak şimdi geriye dönüp baktığımızda, Amerikalılar'ın büyük bir şamata ile aya gitmelerinin arkasında, evrenin sırlarını kavramaktan daha çok, Ruslar'la yaptıkları yarıştan başarılı çıkmalarının sarhoşluğunu görüyoruz. Müslümanlar vahyin ışığında aya bakarlarsa, Amerikalı astronotların ayak izlerinden yüzlerce yıl önce, Hz. Peygamberin, parmağı ile ayı ikiye böldüğü mucizenin izlerini görürler. Bu yüzden Nuri Pakdil, "Ay kimsenin değil, yalnızca Müslümanlar'ındır. Çünkü ay üzerinde ilk tasarrufta bulunan Hz. Peygamber'dir", derdi. Hocaefendi, aya gidiş olayını tatlı bir gülümsemeyle geçiştirmişti. Bizden olmayanlara verilebilecek en büyük ceza belki muhteşem bir ilgisizliktir. Onlar her türlü güce dayanırlar ama eşya yerine konulup, yok sayılmaya dayanamazlar.

GÖRÜNMEYEN ÜNİVERSİTE

İnsanlar birbirleriyle konuşa konuşa güzelleşir ve olgunlaşır. Bu olgunlaşma süreci büyük yol göstericilerin çevresinde akıl almaz bir yoğunluk ve hız kazanır. Görünmeyen bir üniversite olan Mehmet Zahid Kotku Hocaefendi, son dönemin en büyük olgunlaşma odaklarından biriydi. Bulunduğu yerde öfkeler yumuşar, nefret yerini merhamete bırakır, hocaefendi "sevgiyle silahlanmak"tan sözederdi. 22 yıl önce ebedi âleme göçen Hocaefendi, Ersin Nazif Gürdoğan'ın İz Yayınları arasından çıkan ve dört baskı yapan "Görünmeyen Üniversite" adlı çalışmasında bir kez daha sevgi ve şefkat öğütlüyor. Gürdoğan kitabında, Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi özeli ve örneğinde tasavvufun eğitim yönünü resmediyor.

Gerçek hesaplaşma zihniyetlerde olur

Sizce ekonomi ile tasavvuf arasında nasıl bir ilişki var?

Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de ekonomilerden daha çok kültürler ve medeniyetler savaşıyor. Bir insan hem pazar ekonomisi, hem de planlı ekonomiden yana olabilir. Ancak hem Müslüman, hem de Hristiyan olamaz. İlk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem'den, bu yana inananlar ve inanmayanlar savaşıyor. Bir yanda peygamberleri izleyenler var. Diğer yanda, Nemrutları, Firavunları ve Neronları izleyenler var. İnanan ve İnanmayan bu iki millet kıyamete kadar savaşacaklar. Ekonomi, bilim, sanat ve teknoloji bu savaşın bütünü değil bir parçasıdır. Gerçek hesaplaşma zihniyetlerde olmaktadır. Bu savaştan üstün çıkmak için, inananlar hiçbir şeyiyle inanmayanlara benzememeli, herşeyleriyle de onlara muhalefet etmeli.

Özlediklerine 22 yıl önce kavuştu

Çevresinde sevenler halkası oluştu, yurt çapında ve İslâm âleminde tanındı. Bu arada Râmuzu'I-Ehâdis'den yaptığı hadis dersleri büyük ilgi gördü. Daha sonra bu dersler kitaplaştı; faydası umumileşti. Yanına gelenler cazibesine kapılırdı. Üzerinde İslâmi bir heybet vardı. Tane tane konuşur, herkes her konuştuğunu rahatça anlayabilirdi. Sünneti bütünüyle yaşamaya çalışırdı. Hayatının son demlerinde hastalandı.

Hastalığı ayakta gezmesine mani idi. Ama, vazifesine yine devam etti. 1980 senesinde hacca gitti, dönüşünde ağırlaştı. 13 Kasım 1980'de, özlediklerine kavuştu. Allah rahmet eylesin.

Mehmet Zahid
Kotku Hazretleri
Mehmet Zahid Kotku
Hazretleri Osmanlı'nın son asrında iyice çoraklaşan tasavvufî hayata bir canlılık getiren; aynı zamanda hadisçi ve büyük bir âlimdir. Nakşi tarikatı büyüklerinden Ahmed Ziyâüddin el-Gümüşhanevi Halifelerinden Ömer Ziyâeddin Efendi ve Mustafa Feyzi Efendi'nin yanında tasavvufa intisabını tamamladı. İlk tahsilini daha önce tamamlamıştı. 1. Dünya Savaşında askere alındı. Çeşitli cephelerde hizmet verdi, yaralandı. Askerden sonra İstanbul camilerindeki derslere devam etti. Hıfzını tamamladı. Değişik hocalardan diploma aldı. Tekkelerin kapatılmasından sonra imamlığa başladı. Hem imamlık, hem de ölü gönülleri uyarma görevine devam etti.

ERSİN NAZİF GÜRDOĞAN

1945 yılında Eskişehir'de doğdu. İTÜ'de makina mühendisliği, İ.Ü. İşletme İktisadı Enstitüsü'nde uzmanlık eğitimi aldı. Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalıştı. 1975'de doktor, 1987'de doçent, 1994'de profesör oldu. Mavera dergisinin kurucularından olan ve Yeni Şafak gazetesinde köşe yazılarına devam eden Gürdoğan'ın Görünmeyen Üniversite'nin yanısıra İz Yayınlar'ından çıkan Teknolojinin Ötesi, Kültür ve Sanayileşme, Kirlenmenin Boyutları, Hicaz'dan Endülüs'e, Zaman'ı Aşan Şehirler ve Günler Akarken adlı kitapları bulunuyor.

 
Alpay klasikleri "Eylül'de Gel"de
Pop müziğin duayenlerinden Alpay, yaklaşık 30 yıldır yaptığı parçalarını bir albümde topladı. "Eylül'de Gel" adlı albümde 15 parçasını biraraya getiren Alpay, yeni albümü için tüm parçaları yeniden yorumladı. Albümün en sevilen parçalarından biri olan Eylül'de Gel'in klibini de çeken usta sanatçı, yeni albümde 30 yıllık sanat hayatında her kesimin beğeniyle dinlediği Ayrılık Rüzgarı, Gözlerin, Maria, Dağların Arkasında Yar, Hayalimdeki Resim ve Hatıralar Hayal Oldu isimli parçalarını bir araya getirdi. Alpay, DMC'den piyasaya sürülen Eylül'de Gel isimli albümünü mirasının bir parçası olarak niteliyor: "Albüm bana büyük bir heyacan yaşattı. Şarkıların düzenlemesinde küçük değişiklikler var. Ama sanırım daha iyi, daha yürekli bir yorumcu bulacaksınız."
Diyanet Kitap Fuarı bu yıl da zengin
Ramazan ayının manevi ikliminin en yoğun yaşandığı cami avluları, avlularda kurulan kitap fuarıyla daha da pekişiyor. Her yıl Ramazan ayında Kocatepe Camii ve Sultanahmet Camii avlusunda düzenlenen Kitap ve Kültür Fuarı Ankara'da bugün, İstanbul'da yarın açılıyor. Türkiye Diyanet Vakfı'nın hazırladığı ve bu yıl yirmibirincisi düzenlenen fuara özelilkle öğrenciler ve genç kitle büyük ilgi gösteriyor. 2 Aralık tarihine kadar sürecek olan fuara, Ankara'da 95, İstanbul'da 120 olmak üzere toplam 215 kuruluş katılacak. Her gün 10.00 ve 22.00 saatleri arası açık olacak fuarda, kitaplar % 20-40 arasındaki oranlarda indirimli satılacak.
İşin başı: Farklı çizimler
Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri'de devam eden "İşin Başı: Çizime Farklı Yaklaşımlar" sergisinde farklı disiplinlerden üç sanatçının çalışmaları biraraya geliyor. Barış Doğrusöz, Uğur Kangal ve Mehmet Ulusel'in çalışmalarının yer alacağı sergi, 6 Aralık tarihine dek açık kalacak. Barış Doğrusöz, şu anda Fransa'da l'Ecole des Beaux-Arts de Mulhouse'da yüksek lisansa devam ediyor. Danimarka Kraliyet Akademisi Mimarlık Fakültesi ve ODTÜ Restorasyon Bölümü'nde master yapan Uğur Kangal'ın çeşitli eski eser restorasyon proje ve uygulamaları, kent mobilyaları ve eşya tasarımları yapıyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra grafikerlik yapan Mehmet Ulusel'in ise kitap ve kapak tasarımı ile illüstrasyonları bulunuyor.
15 Kasım 2002
Cuma
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED