T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Atletizm

Avrupa Atmalar Kış Şampiyonası, Hırvatistan'ın Pula kentinde yapılıyor. Çekiç Atma'da Eşref Apak, 71.12 m.lik derecesiyle 13., Gülle'de Fatih Yazıcı 16.27 m. ile 21. sırada kaldı.2000 Sydney Olimpiyadları'nda Çekiç'te Polonyalı S.Ziolkowvski (80.02 m.) altın madalya almıştı. Gülle Atma'da Sydney'in şampiyonu ise (21.29 m.) Finli Arsi Harju idi.

Ben, atletizmi çok severim. Dünün insanı ile günümüzün insanı arasında "tekamül" farkı vardır, bu yüzden adı geçen bu iki sporcumuz iyi sonuca ulaşmış olmalarına rağmen, bugün için elde ettiklerinin "kıymet-i harbiyesi" yok!

Tanıdığım ilk atlet, gülleyi 15.15 metreye fırlatan ve tam 25 yıl rekoru kırılmayan Veysi Emre idi. Veysi Bey, Vehbi Emre'nin kardeşiydi. Sultanahmet'den Gülhane'ye doğru inerken solda "Bayemse" adını taşıyan bir spor merkezi bulunuyordu. İşte burada 1948-1952 Olimpiyadları'nda Dekatlon'da 2 altın madalya elde eden Birleşik Amerikalı Bob Mathias'la tanıştım. Kendisini daha sonra (1985) Colorado Siprings'te Amerikan Olimpiyad Komitesi'nin Kamp Müdürü olarak gördüm, birlikte fotoğraf çektirdik. Gözüm gibi saklarım.

Ara-sıra Cumhuriyet'te yazı yazan Ömer Besim (Koşalay), kendisiyle ilk tanışanlara şöyle derdi: "Ben, Aksaraylı Nuri ile değil, Finlandiyalı Nurmi ile koştum."

Doğruydu. Nurmi, Olimpiyadlar'da 9 altın madalya kazanmış bir süper stardı, kendisine ulaşamadım ama değerli arkadaşım Rafet Hüner, birgün Helsinki'ye giderken (1972) adresini O'na verdim ve dedim ki: "Fin Büyükelçiliğimizin Müsteşarı Ergun Sav, Nurmi'yi tanıyor. Jan Sibelyus Parkı'na bakan bir evde oturur. Ergun Bey, seni O'nun evine götürür.

Dediğim gibi de yaptı Rafet, Nurmi ile röportaj sağlayan ilk ve tek Türk gazetecisi oldu. Aradan yıllar geçtikten sonra Kouvola'ya gittiğimde Lahti'de, Lasse Viren'in oturduğunu öğrendim ve randevu alarak bir röportaj gerçekleştirdim. Viren de, Bob Mathias gibi Olimpiyadların en ender şampiyonlarındandı. 100 yılı aşkın zaman içinde hiçbir atlet, 5 bin ve 10 bin metrede üst-üste birincilik (1972 Münih-1976 Montreal) alamamıştı ve bunu gerçekleştiren tek kişiydi.

Şimdi bırakalım yabancıları: New-York Maratonu'nda 7.lik elde eden Şevki Koru, 1948 Londra Olimpiyadları'nda 3 Adım Atlama'da 15.25 m. ile bronz madalya kazanan Ruhi Sarıalp, aziz dostlarım arasındaydı. Sarıalp'le, 1988 yılında Londra'ya da gitmiştik. Aristokrat bir adamdı.

Biz hep yabancıları göklere çıkartmayı bellemiş ve bunu hüner saymıştık ya, Çek Lokomotifi dendiğinde yer yerinden oynayan Emil Zatopek'i geçen Abdullah Kökpınar, 1960 Roma Olimpiyadları'nda 100 ve 200 metrelerde altın madalya elde eden Alman Armin Harry'yi geçen Yücel Seçkiner, İngiliz Gordon Plire'yi yaya bırakan Osman Coşkül, tam 13 yarışma dalında Türkiye Rekorlarının bir dönemde sahibi olan Aycan Önel, ne çabuk unutuldular!

Gül Çiray nerde? Bu bakımdan Eşref Apak'la Fatih Yazıcı'yı futbol sanayiinin kurbanları olarak görüyor ve atletizmin yurdumuzda tamamen "sıfırlaşmasını" üzüntüyle izliyorum. Tıpkı unutulan İsmail Akçay gibi.

HELAL OLSUN

Acımasız şakalarıyla namlı İsmet Atlı, Cahit Önel'le Ekrem Koçak'a birgün şunları söyledi: "Sizlerle Roma Olimpiyadları'nda doğrusu iftihar ettim. Bütün yabancıları peşinize takıp kovalıyordunuz."

ISTAVROZLULAR

Ay-Yıldız'ın tam üstüne "istavroz" işareti konduran Nora'lar, bugün Türkiyemizi temsil ediyor. Ruhi Sarıalp, aramızdan ayrılalı bir hafta önce tam bir yıl oldu, Osman Coşkül'ü geçenlerde yitirdik, Cahit Önel, çoktan fani dünyadan ayrıldı, eşi Aycan Önel, nerelerde, ne yapar elbette bilemeyiz! O halde Zuhal Olcay söylesin eski plakta: "Bir ben miyim perişan/Gecenin karanlığında/Yosun tuttu gözlerim/Yalnızlar rıhtımında/Bütün gece ağladım/Dalgalar kucağında/Yosun tuttu gözlerim/Yalnızlar rıhtımında/Bir beni mi unuttular/Uçup gitti martılar/Geceler ben ve deniz/Yalnızlar rıhtımında...."

ÖZDAMAR

1978 yılında Dünya Şampiyonası için Meksiko-City'de idik. Ekrem Özdamar'ın, Atina'da yapılan Balkan Şampiyonası'nda 2.20 m. yüksek atlayıp altın madalya kazandığını duyduğumda arkadaşlarıma şunları söylemiştim: "Meksika'da kim altın alırsa alsın, yılın sporcusu Ekrem Özdamar olacak" İsmail Temiz'in tek bronz madalyasıyla vatana döndük ve Ekrem Özdamar, o yıl bütün spor dallarında en başarılı sporcu seçilmişti. Haaa, Ekrem nerelere gitti? Büyük atletin yazarı Neriman Tekil, evinde felçli yatıyor, hatırlayan oldu mu? Firuzan Tekil, Süleyman Tekil'in tıpkı onlar gibi atletizme gönülden vurgun kardeşleri Neriman Tekil'e acil şifalar diliyorum.


13 Mart 2002
Çarşamba
 
ALİ GÜMÜŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED