T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İmzanızdaki balonlarla köşeyi dönebilir misiniz?

Hayatı daha iyi yaşamamız için, tavsiyelerde bulunuyor bilge insanlar. Konfüçyus, Demosthenes, Oscar Wilde, Goethe, Heredot, Mevlana, Sadi...

Bir de modern zamanların bilgeleri var. İnternet kullanmanın inceliklerinden, araba kullanmanın kalınlıklarına kadar birçok konuda insanlık âlemini bilgilendiriyorlar.

Feng-Shui de bunlardan biri (olsa gerek). Bu parantezli kısmın anlamı, "ben aslında kendisini şahsen tanımam" demek. Buna rağmen öğütleri bize kadar ulaştı.

Şöyle diyor Feng-Shui amcamız:

"Evinizde köşeli değil, yumuşak hatlı koltuklar kullanın.

Gümüş takı insanı olumsuz yönde etkiler. Duygusallaştırır ve ağlama isteği verir. Altının daha özel ve iyi bir enerjisi vardır.

Klozetin kapağını devamlı kapalı tutun.

Yatağı pencere önüne koymak yanlıştır. Çünkü cam kırılgandır, kendinizi güvende hissetmezsiniz."

Buraya kadar tamam ama, "Balkonları depo olarak kullanmayın" gibi uygulanması pek mümkün olmayan tavsiyeleri de var.

Evinde ayrıca depo olarak kullanacağı bir yer yoksa, ne yapsın insanlar? Eline geçirdiği ve ortalıkta dolaşmasını istemediği ne varsa, balkona istifliyor.

"Evin girişinde yani hemen kapının karşısında ayna bulunmamalı" diyor.

İyi, girişteki aynaları kaldırdık diyelim. Şuna ne buyrulur:

"İmzanızda adınız ve soyadınız mutlaka olsun. İmza atarken, adınızda geçen y, g ve ğ'lerin kuyruklarını torba gibi yapın. Bir süre sonra ekonomik olarak ferahladığınızı göreceksiniz. Harflerin bu kuyruklarına 'para torbası' deniyor."

İşte burada duralım biraz.

Y'lerin, g'lerin ve ğ'lerin kuyruklarını torba gibi yapmakla ekonomik açıdan ferahlayabilir mi insan?

"Para torbası"ymış!

Kargalar bile güler buna.

Ya ben ne yapayım? Adımda o harflerin hiçbiri bulunmuyor. Ömür boyu ferahlayamayacak mıyım?

Neyse ki bu tür şeylere kulak asanlardan değiliz.

Yoksa, Sakıp Sabancı, Rahmi Koç gibi ünlü zenginler adına da feraha eremeyecekleri için üzülecektik.

Seferberlik başladı

Son bir yılda Deniz Feneri'nden kırk bin aile yardım istemiş. Birbirinden zor durumda olan kırk bin aile. Dört yüz değil, dört bin değil, kırk bin.

Bir o kadarının, hatta daha fazlasının arayıp da derdini söyleyecek durumda olmadığını dikkate almak gerekir.

Sevgili Uğur Arslan ve ekibi, hepsine yetişmek için çırpınıyor.

Al gözüm seyreyle, ekonomik krizin memleketi ne hale düşürdüğünü.

*

İşsizliğin had safhaya vardığı şu ortamda, öyle muhitler var ki, kimi okullarda "babası işsiz olanlar parmak kaldırsın" denildiğinde, sınıftaki çocukların yarıdan çoğunun eli havada oluyor.

İşsizlik, parasızlık nedir bilir misiniz?

Hiç işsiz kaldınız mı?

İlkokuldaki çocuğunuzun "beslenme" çantasına koyacak iki zeytinle çeyrek ekmek bulamamanın acısını yaşadınız mı?

O durumdaki çocukların havuz problemlerini, A şehrinden B şehrine giden araçları ve bayağı kesirleri öğrenmesini beklemek, basbayağı haksızlık değil mi?

Neyse uzatmayalım, Deniz Feneri bir seferberlik başlattı; haberi olmayanları haberdar edelim dedik.

GÜNÜN SÖZÜ

Doğru yolda giden kaplumbağa, yanlış yolda giden yarış atını geçer.
(Samuel Similes)

ŞAİR KİMDİ?

Cumartesi günü sorduğumuz şair Selman Cahit'ti.
Doğru cevap verenleri kutluyoruz. Adresini bildirenlere kitapları bugün gönderilecek. Diğerlerinin gazeteye uğraması gerekiyor.

ŞALVARSPOR

Son günlerde gazete ve televizyonlara haber olan "Şalvarspor"daki bayan futbolcuların kıyafetine dikkat edenler, hepsinin şalvar, kazak ve başörtüsüyle sahaya çıkıp top oynadıklarını gördüler. Başörtüsüyle futbol olur mu? Derhal müdahale edilmeli. Yoksa laiklik elden gidecek.


13 Mart 2002
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED