T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Herkesin bildiği, kimsenin uygulamadığı gerçekler

Türkiye'deki ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlar, yönetenlerle yönetilenler arasındaki güven bunalımından kaynaklanıyor. Yönetilenlerle yönetenler arasındaki kan uyuşmazlığı giderilebilirse, Türkiye'de büyük üretim patlaması olacağından kimsenin kuşkusu yok.

Türk toplumunun önemli bir çoğunluğu, temel hak ve özgürlüklere saygı gösterildiğinde "Pazar Ekonomisi" ve "Çoğulcu Demokrasi"yi bütün kurum ve kurallarıyle sağlıklı bir biçimde işletebileceğinden emin. Türkiye artık rant dağıtan, dayatmacı devlet yapısından düzenleyen, denetleyen ve eşgüdüm sağlayan bir devlet yapısına geçmelidir.

Ülkelerin gücü ve başarısı, vergi ödeyenlerin denetimine dönük, şeffaf ve kapısı herkese açık bir devlet örgütlenmesinden gelir. Çünkü gizliliğin olduğu her örgütte dayatma vardır. Denetime kapalı kurum ve kuruluşlarda haksızlığın ve yolsuzluğun önüne hiçbir güç geçemez.

Bütün ülkelerde devlet örgütlerinin şeffaflaştığı bir dönemde Türkiye'nin devlet hazinesinden geçinen kurum ve kuruluşlarının dünya standartlarında ürün, hizmet ve bilgi üretmesi mümkün değildir. Dünyanın her ülkesinde olduğu gibi, Türkiye'de de devlet hazinesinden geçinme dönemi kapanmıştır.

Üretmeden tüketenler, ister kamu, ister özel, isterse de gönüllü kuruluş olsun, kendileriyle birlikte ülkeyi de krize sürüklerler. Gelirleri giderlerini karşılamayan bir devlet ayakta kalabilseydi, Avrasya'nın kaynaklarına el koyan Rusya ayakta kalırdı.

Türkiye'de ekonomi bütün sektörleriyle çökme noktasına geldi. Dünyadaki gelişmeleri izleyemeyen devlet yapısı yüzünden, Türkiye yeniden yetmiş sente muhtaç bir ülke haline geldi. Türkiye Anadolu'da yitirdiği kaynakları, Avrupa ve Amerika'da arıyor.

Güven bunalımını aşmak ve ekonomik krizden çıkabilmek için, yapılması gerekenleri herkes biliyor. Ancak onları hayata geçirecek gücü kimse kendinde bulamıyor. İşte o herkesin bildiği ama kimsenin uygulamaya koyamadığı gerçekler.

• "Pazar Ekonomisi"yle birlikte "Çoğulcu Demokrasi"nin sağlıklı bir biçimde işlemesini zorlaştıran bütün devlet müdahalelerinin önlenmesi.

• Enflasyon bütün bir topluma ödettirilen gizli bir vergidir. Bütçe açıklarını gidermek için kamu harcamalarının denetim altına alınarak denk bütçe uygulamasına geçilmesi.

• Devlet ticaret yaparsa haksız rekabetin önüne geçilemez. Hızlı bir özelleştirme programıyla devletin elindeki kullanılamayan kaynaklarla birlikte verimsiz kuruluşların millete aktarılması.

• Üretim ve istihdam hacmini artırmak için, yerli ve yabancı farkı gözetmeden yatırımların teşvik edilmesi.

• Ticaretin arttığı bölgede savaş tehlikesi azalır. Bütün komşu ülkelerle sınır ticaretinin geliştirilmesi.

• Vergi oranlarının yüksekliği, vergi gelirlerinin de büyüklüğü anlamına gelmez. Vergi çeşidinin azaltılarak oranların düşürülmesi.

• Hizmet sektörü içindeki ağırlığı artan turizmin çeşitlendirilerek, bütün Anadolu'nun turizm merkezlerine dönüştürülmesi.

• Enerji yatırımlarının yeni finansman teknikleriyle hızlandırılması ve Türkiye'nin bir enerji merkezi haline gelmesi için gerekli çalışmaların yapılması.

• Hantal, hareket kabiliyetini yitirmiş devlet örgütünün, hizmet üreten yapıya dönüştürülerek, yönetenlerin vergiye olan ihtiyacının azaltılması.

• Ordu milletten, girişimci millete dönüşmek için, eğitimin yeniden yapılandırılarak, sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesi.

Tarihin her döneminde bütün kurum ve kuruluşların gücü, evrensel hukuk ve ahlak ilkelerine uymadaki kusursuzluklarından kaynaklanmıştır. Başta devlet olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlar baskı ve şiddetle değil, adaletle ayakta kalırlar.

Adalet odaklı olmayan kurum, dayatma odaklı olur.


13 Mart 2002
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED