|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kesin adaylık sürecinde AB'nin Türkiye'den yapmasını istediği yanılmıyorsam 110 bin sayfalık ev ödevi var. AB kendi kriterlerini koymuş ve onara uyum sağlamadan Türkiye'yi kabul etmeyeceğini açıklamış. Türkiye de bu kriterlere uyacağı sözünü vermiş. Bu aşamadan sonra ben AB'nin şu şartını kabul ederim şunu etmem gibi bir seçeneği yok. Ya adaylık için müracaat edilmeyecek ve söz verilmeyecekti ya da verilen sözleri yerine getirecek. İdam meselesi de bunlardan biri. Türkiye'nin "idam kalmalı mı kalkmalı mı" tartışmasını yapması da beyhude tartışmalardan biridir. Tartışma AB'ye girip girmeme üzerinde yapılırsa idam tartışması o zaman bir anlam ifade eder. Ege meselesi, Kıbrıs meselesi, Ermeni soykırm kararları ve Türkiye aleyhindeki diğer gelişmeleri tartışmak da tek başına bir anlam ifade etmiyor. Çünkü bu kararların alındığı mercileri birer hukuk mercii olarak biz kendimiz kabul etmişiz. Bu kabulden sonra kararları tartışamayız. Varsa itiraz yolu, itiraz ederiz. Ya da AB yerine başka alternatiflere yöneliriz. AB'ye evet dediysek onun taleplerine itiraz hakkını kaybetmiş bulunuyoruz! İdam cezasının kaldırılmasına itiraz etmek de bu yüzden beyhude bir itiraz. Bunu durdurmaya şu andaki mevcut siyasi partilerin hiçbiri muktedir değildir. Hele hükümettekiler hiç değildir. Bu tespiti yaptıktan sonra idam konusunda fikrimi açıklayarak bu beyhude tartışmaya ben de katılıyorum. Katılıyorum çünkü ülkemizdeki bu tartışma katil vakalarını teşvik edecek boyutta canileri ödüllendirme kampanyasına dönüştü. İdam cezasının kaldırılmasını savunanlar bence katillere alkış tutmak ve canileri beslemek gibi bir yanlışın içine düşüyorlar. Hele Türkiye gibi yönetimin hapishanelere hakim olamadığını itiraf ettiği bir ülkede idam cezasını kaldırmak tek kelimeyle canileri ödüllendirmektir. Düşünün, adam küçük yaşta bir çocuğu kaçırıyor, sonra o sabiye tecavüz ediyor, daha sonra onu öldürüyor, yetmiyor çocuğun cesedini ufak ufak parçalara ayırıyor çuvala doldurup sokağa atıyor. Başka birini düşünün, evin camını kırıp içeri giriyor, evde uyku halindeki karı kocayı öldürüyor, evdeki paraları alıyor, dönerken bakıyor ki adam hâlâ ölmemiş başına bir kurşun daha sıkıyor, sonra bu cinayeti işlediği evin bitiğindeki boş dairede birkaç gün kalıyor, polislerin geliş gidişlerini masum bir vatandaş gibi izliyor, bir müddet sonra yakalanıyor ki adam zaten bu konuda sabıkalı. Bunlar ilk etapta aklıma gelen vuku bulmuş iki cinayet. Bunların ve benzerlerinin cinayeti hata ile, mecburiyetten, nefsi müdafaadan falan değil. Kasten masum bir insanın canına kıymaktır. Daha nice vahşice işlenmiş cinayet var ki bu caniler ceza ve infaz yasasına güvenerek cinayet işlemekte tereddüt etmiyorlar. İdam cezasını kaldırmak isteyenler de güya insani duyguları ağır basıyor ve "idam edilmesin" diyorlar. 14 yaşında tecavüze uğrayıp, öldürülen ve cesedi dilim dilim doğranan çocuk acaba kendilerinin olsa bu beyler ve hanımlar aynı kanaate sahip olurlar mıydı? Cinayet vakalarının bir çoğunda maktulün yakınları öylesine hırs ve kin ile dolu oluyorlar ki, cani ellerine geçse gözlerini kırpmadan linç ederler. Nitekim zaman zaman toplum canileri linç girişiminde bulunuyor. Bu olaylar, toplumun sadist duygularını bastırma eylemi değildir, o caninin sadistçe cinayetine karşı doğal bir tavrıdır. Evet, masum bir insanın canına kasteden cani, bir vücudun kangren olmuş bir uzvu gibidir, o uzuv koparılıp atılmazsa bütün bir vücut ondan zarar görecektir. İdam cezasına karşı olanların, caniler için ağırlaştırılmış hapis cezası gibi ömür boyu işkenceyi tavsiye etmeleri ise ayrı bir çelişki. Ben idam cezasının Apo'yla ilgili siyasi yanıyla ilgilenmiyorum. Nasıl olsa ilgilenenler var. Ben toplumun güvenliği ve huzuru için canilerin hak ettiği cezaya mahkum edilmelerinin ve cezalarının infazının doğru olduğuna inanıyorum. Aksi takdirde insan hayatının zaten ucuz olduğu ülkemizde çok canların yanmasından endişe ediyorum. Netice olarak, haksızlığa mahal vermeyecek biçimde hukuku iyi düzenlenerek idam cezasının devam etmesinden yanayım. TBMM onayı da bana göre güzel bir uygulama. Tabii bizimkisi "kellim kellim la yenfa" kabilinden sözler. AB'ye verilen söz gereği idam cezası kalkacak. Ben hiç değilse konu kapanmadan kendi görüşümü böylece açıklamış oldum. Evet, ben böyle düşünüyorum. Ayrıca, AB idama karşı ama ABD değil. Yani Amerika da benim gibi düşünüyor. Üstelik daha geçen hafta Georgia eyaletinde bir kadına tecavüz edip öldüren üstelik İngiliz vatandaşı olan bir caninin idam cezası zehirli iğne ile infaz edildi!!!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |