T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şehadet, vatan içindi!..

Bu vatanı terk edenler kadar, bu vatanda babaları hicret edip, ölenlerin bir çok anısı var ve hepsi de, gidip "18 Mart Çanakkale" zaferine dayanır. Çünkü o, "yedi düvel"in kara, deniz ve biraz da havadan vuku bulan saldırısı ile, vuku bulmuştu. Dile kolay, 200.000 üstünde bir "şüheda"ya mezar olmuştu.

İşte, size, Hüseyin Rahmî (Gürpınar)ın "Ali'nin şehadeti" adlı şiirinin bir özeti:

Veda ederken:
"Ben harbe gideceğim/Helal et anneciğim.
Kanın vardır kanımda/Canın vardır canımda."
"Kader nedir bilinmez/Cengden hep sağ gelinmez.
Gider gelmezse Ali'n/Ne olur anne halin?"
Harp meydanında:
"Gürlüyor topla tüfek/Başladı kanlı ahenk."
Allah Allah bu ne?/Mahşerden bir nümune.
Ateş, ölüm, ceset, kan/Tekbir getir Hakkı an!"
Delik başlar, sineler/Bak, dinle eşit neler?"
"Off, amanın ne oldum?/Galiba ben vuruldum!
Sanki bir kızgın bıçak/Gömüldü sıcak sıcak."
"Ne diyor zabit kardaş/Ediniz ateş, ateş!.."
Emr ediyor kumandan/Yaralı asker davran!"
"Bir yara daha aldım/Durduğum yerde kaldım."
"Kararıyor gözlerim/Yavaşlıyor sözlerim."
Şehadet anında:
"Aman aman ey anne/O feryad ve figan ne?"
Mezarımı arama/Cennetteyim ağlama!"
Şüheda hep yanımda/Huriler divanımda."
(Yeni Mecmua'nın fevkalade nüshası, Çanakkale, 1915, sh: 115-116)

İsterseniz bir başka "destan" ile sizi başbaşa bırakalım. Bu öyle masa başında yazılmış değil. Boyabatlı Mustafa Ömeroğlu'nun Çanakkale'ye giderken, yazıp, şehaneti üzerine, üzerinden çıkan bir "destan" ve "şehadet beratı"...

Boyabatlı Mustafa'nın 24-25 Mayıs 1915 gecesi Arıburnu'nda merkez cephesinde şehit düştüğünde, üzerinden çıkan "destan":

"Üç yüz otuz. Sözüm Hakkın kelamı/Padişahın geldi büyük selamı
Enver Bey'in düşman kırmak meramı..."
Bugün bizden vatan arazı olacak/Nefer şehit, ordu gazi olacak
"Euzu besmele çektim çıkarken/Köye baktım şöyle yüksek bir yerden."
Karargaha koştum, üç günde erken/Bugün bizden vatan razı olacak...
"Kumandan emrini verdi bir gece/Anadolu'lulardan layıktır nice"
Yiğitler şehadet şerbeti içe/Bugün bizden...
Rumeli toprağı yoğrulmuş kanla/Ön alınır ancak verilen kanla."
Herkesin yüreği çarpıyor şanla/Bugün bizden vatan...
- "Kurşunlar atıldı düşmana karşı/Şehitler buldular göklerde arşı."
Gaziler döktüler hep sevinç gözyaşı/Bugün bizden vatan..."
- "İngilizler Frenke dostmuş diyorlar/Bir kötü kötüye elbette uyar."
Onlara bu meydan gelecek pek dar/Bugün bizden vatan..."
x) Çanakkale'yi siz sandınız boştur/Davulun sesi de uzaktan hoştur."
Saptığınız bu yol, bir dik yokuştur/Bugün bizden vatan..."
x) Arıburnu! Hani topların nerde?/Gazilik er sözü var hangi serde?"
Şehitlik göktedir, gazilik yerde/Bugün bizden vatan..."
- "Ben yorgun değilim içim bir tufan/Müslümandan var mı savaştan kaçan?"
Türktür dünyaya al bayrak açan/Bugün bizden vatan..."
- "Arı burnu, haydi toplar gürlesin/Ey düşman kaçma, tavşan mı nesin?"
Bir hücumda hemen kesildi sesin/Bugün bizden vatan..."
x) Zırhlıların gitti deniz dibine/İlk hücumdan sonra ya bu kaçış ne?"
Kaç durma, girerse fırsat alile/Bugün bizden vatan..."
x) "Çanakkale'yi hiç verir mi Türkler/İstanbulumuzu alacak bir er?"
Var mıdır dünyada nerde, o asker?/Bugün bizden vatan..."
x) "Boyabadlı Ömeroğlu Mustafa/Yazdı bu destanı girerken safa!"
Muradı gitmektir arşı tavafa/
Bugün bizden vatan razı olacak/
Nefer şehit, ordu gazi olacak." (sh: 118-119)

Bütün bunlar, "bu vatan için" değil miydi?

O halde, Avrupa ile entegre olmada bu kadar alçalmaya ve onlara yaklaşıp, yaltaklanmaya gerek var mıydı?

Ahmet Hakan'ın "İskele Sancağı"nda geçen akşam nice karaya bodaslayarak vuranları görünce, 18 Mart'ı bir kerre daha gündeme getirmeye çalıştım:

"Ah vatanım, ben biraz daha genç iken ne kadar içli idim. Dağlarından kopan rüzgarlar, bana kahraman ecdadımın mezarlarında yeşeren ruhlarından selam getirdi. Bağlarında öten bülbüller bana, Fatih atalarımın serzenişlerini cıvıldardı. Mehtablı geceler, yıldızların gümüş akisleri ile süslenen deniz, bana ulu atalarımın zafer cevherleri ile bezenmiş sinelerine ulaştırırdı. Doğan güneş, gülen bahar, açılan çiçekler, yeşeren ağaçlar, meleyen kuzular, çağlayan sular, hep seni güzel vatan hep seni terennüm ederdi."

Bu vatanı, bu toprakları "şühedâ"nın cesetleri üzerinden miras alanlar, herhalde "elin gavuruna" peşkeş çekmezler!..

Çekemezler, çünkü ben varım, sen varsın, biz varız!.. 18 Mart bunun şahidi!..


17 Mart 2002
Pazar
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED