T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

T E L E V İ Z Y O N

Herşeyi bilet için yaptım

Son yılların en başarılı çıkışını yapan genç kuşak mizahçılardan Ata Demirer, zirve yolunda emin adımlarla ilerlemeye başladı. Korsan TV adlı programında gözlem, taklit becerisi, mimiklere ve jestlere dayanan sağlam canlandırmalarıyla yeteneğini ortaya koyan genç mizahçı, TV programını tiyatrodaki oyunu izlensin diye yapmış.

Korsan Tv'nin Star'daki yayınına neden ara verildi?

BBG yüzünden. Çünkü prototipte yer kalmadı ve Kanal 6'ya kaydırıldı. Ancak program nereye ve hangi saate alınırsa alınsın takipçi bir kitlemiz var. Onlar da buna güvenerek programın yerini rahatça değiştirebiliyorlar.

Programınız Cumartesi günleri Beyaz'ın karşısına çıkarılıyor, oldukça da geç saatte yayınlanıyordu. Bundan şikayetçi misiniz?

Hayır. Çünkü ben olaya öyle bakmıyorum. Bir kere ben televizyoncu değil, sahne adamıyım. Benden böyle bir program talep edildi, ben de yaptım. İyi de ettim. Çünkü bu programla tanındım. Amacım da buydu zaten. TV'nin benim için bir misyonu vardı, bunu da yerine getirdi. Ben her şeyi bilet için yaptım. İnsanlar beni görsün, tanısın, beğensin ve tiyatrodaki oyunumu izlesinler diye. Esas amacım her zaman oyun olmuştur. 1998'de başladım gösterilere Leman Kültür Merkezi'nde. 5 yıldır oynuyorum ama televizyona başladığımdan beri yani 2 yıldır tanınıyorum. Gösterim 380 kere sahnelendi. Sahnede rüzgar esmeye devam ediyor. Daha ne isteyeyim? Kendimi televizyoncu olarak görmediğim için şunun bunun karşısına çıkarılmam çok da fazla umurumda değil.

Yeni kuşak mizahçılar arasında tarz olarak kendinizi nereye koyuyorsunuz?

Ben orta oyunundaki 'mugallit'e denk düşüyorum. Halkın içinden çıkan hikayelerin içine girip oynayarak sahneye taşıyorum. Diğer arkadaşlardan farkım, jestleri ve mimikleri daha sınırda ve köpüklü kullanmamdır. Demet Akbağ, Uğur Yücel ve Metin Akpınar'ın izinden gidiyorum yani.

Fatih Terim ve Bülent Ersoy tiplemeleriniz başarılı ancak taklide dayalı mizah dönemi geçmedi mi?

Onlar taklit değil. Taklit zannediyorlar ama değil. Kolaylarına geldiği için öyle söylüyorlar. Mizahla akademik olarak ilgilenen insanlar bunun farkında. Geçen gün Gani Müjde ile konuşuyorduk bu konuyu. 'Onlar artık senin karakterlerin. Senin kaleminden çıkan karakterlere dönüştüler, tip oldular' diyordu. Taklidi bir veya iki kere yaparsın.

Bülent Ersoy ve Fatih Terim'e 1,5 yıl boyunca her hafta başka bir macera yaşattık biz. Dolayısıyla onlar artık bizim kontrolümüze girmiş tipler oldular. Buna da taklit değil transformasyon yani dönüştürme denir.

Tiplerin jargonlarını kim belirliyor?

Şimdiye kadar Korsan Tv ve sahne oyunu dahil tiplemelerin hepsini ben yazdım. Hepsi de "Tek Kişilik Dev Kadro" adlı gösterinin içinden çıktı. O yüzden gösteri benim için daha önemli.

Yeni kuşak mizahçıların politik mizahtan uzak durdukları ve muhalif olmadıkları yönünde zaman zaman tartışmalar oluyor. Siz muhalif misiniz?

Mizahçının muhalif olması gerektiğine inanmıyorum ben. Eski kuşaktan daha zor bir iş yapıyoruz biz. Çünkü, politik mizah yapıp insanları güldürmek bizim şu an yaptığımızdan çok daha kolay. Mesela Süleyman Demirel herkesin gözü önünde olan bir insan. Onun yaptığı bir hareketi sahneye taşımak büyük alkış ve tantana getirecektir. Bunun kurgusunu yapmak kolaydır ama insanların duygularıyla, bakışlarıyla, tavırlarıyla ilgili ince detayları yakalayıp insanları güldürmek, daha iyi bir araştırma, daha derin bir mizah gerektirir. Dolayısıyla biz şu an zor olanı yapıyoruz.

Karakterleri canlandırmada fiziğinizin avantajı/dezavantajı var mı? Bazı canlandırmaları yaparken, bunu hesaba katmak durumunda kalıyor musunuz?

Benim yüzümün ve beynimin çok büyük bir avantajı var. Yükleme oyun dediğimiz bir stil var. Çok aşırı derecede jest ve mimik yükleyerek, köpürterek, kamera açılarını ayarlayarak fiziğimden kaynaklanan sorunu yok ediyoruz. Ama şu an bir diyet içerisindeyim, 17 kilo verdim, daha da vereceğim. Eylül'e kadar yağları temizleyeceğim. Eylül'de başka bir Ata olacak. O zaman da o fiziğe göre birtakım karakterler çıkartacağız. Benimle birlikte karakterlerin de dönüşmesi gerekiyor çünkü.

İşi insanları eğlendirmek olan biri nasıl eğlenir? Eğlenmek için nerelere gidiyorsunuz? Magazin dünyasıyla aranız nasıl?

Ben sahnede eğleniyorum. Orada geçen iki buçuk saat benim için bir terapi oluyor. Yüzmeyi severim, film seyrederim. Niyazi Gül'den dolayı değil, ama hayvanları severim. Evimde kuşlarım var, onlara zaman ayırırım. Magazin âlemiyle de işim olmaz. O tip şeylere hiç ihtiyacım yok. Tanıtımımı ise, kendi programımda ve başka programlara çıkarak yaparım.

Ata Demirer: Benim Mükremin'im de Niyazi Gül

Star TV'ye hazırladığı Korsan TV ile kitlelerin tanıdığı bir mizahçı haline gelen Ata Demirer, TV'yi tanıtım amacıyla kullandığını inkâr etmiyor. Kimseyle karşılaştırılmaması gerektiğini ve Beyaz gibi, Okan Bayülgen gibi isimlerin televizyon yıldızı olduklarını düşünen Demirer'e göre, önemli olan oyununun biletlerinin satması ve bu da insanların tanıdığı bir mizahçı olmaktan geçiyor. Ata Demirer'in en sevdiği tiplemesi ise, "Veteriner Niyazi Gül"müş. Artık kendisiyle bütünleşen Niyazi Gül için, "Sanırım insanlar da onu beğeniyor. Veteriner Hekimler Odası'ndan ödül bile aldı. Mizah kalemi böyle bir şey. Yılmaz abimin Mükremin'de yaşadığını ben Niyazi Gül'de yaşadım. Kariyerim açısından ciddi bir başarıdır Niyazi Gül" diye konuşan Demirer, ileriye dönük planlar yapmaktan da kaçınıyor. Bunu, "Geleceği ancak Allah bilir" diyerek ifade eden Demirer, zaten hayatın böyle bir şey olmadığını söylüyor bir feylesof edasıyla. Ama bu işten zevk aldığına göre, ilerleyen yıllarda rahat durmayacağı kesin gibi...


SEYRİ ŞAHANE Seyri Şahane
Arjantin'den ibret manzaraları
Havva Setenay İlhan: Türkiye'yle pek çok açıdan benzer özellikler taşıyan Arjantin'deki her gelişme, Türk medyasının hop oturup hop kalkmasına neden oluyor. Özellikle Arjantin'deki kitlesel patlama sermayeyle içli dışlı olan medyayı ürkütmüş olacak ki, büyükbaş hayvan yüklü bir kamyonun varoş mahallelerden birinin yakınlarında devrilmesi üzerine ortaya çıkan dehşet verici manzara, Türk medyasında geniş yankılar buldu. Can çekişen yaralı hayvanları parçalamak isteyen yüzlerce Arjantinlinin bir parça et alabilmek için üst üste yığılmasına dair görüntüler, insanın kanını donduracak cinstendi. Arjantin gibi kriz yaşayan Türkiye'de böyle durumların yaşanmamasının en önemli sebebi, Türk halkın ahlaki yapısının şekillenişinde İslâmiyetin rolünün büyük olması. İnsanımız başkasının malına izinsiz dokunmayı ahlaksızlık saymasa, hırsızlığı günah olarak değerlendirmeseydi bizde de Arjantindeki gibi yağmalar yaşanırdı. Gerçi kapkaç olaylarının artmasında ve ard arda banka soygunlarının yaşanmasında krizin etkisi yok değil... Ancak insanlarımızın içinde hâlâ Allah korkusu olmasaydı, krizin faturası çok daha ağır olurdu.

 
İdam tartışmasına 32. Gün perspektifi
Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar'ın hazırladığı 32. Gün programı gündeme dair konuları mercek altına almaya devam ediyor. Programın bu haftaki bölümünün konusu ise tartışmaları hiç bitmeyen "idam cezası". "İdam kavramı"nın hukuki ve felsefi boyutlarıyla ele alınacağın programda konu üzerine hazırlanmış kapsamlı bir dosya geliyor ekranlara...
Dünyada idam cezası uygulayan ülkelerin, Türkiye'de verilen idam cezalarının tarihinin, tanıkların ağzından idam edilenlerin son anlarının ve son dönemde yapılan idam tartışmalarındaki tarafların konuşmalarının ekrana yansıtılacağı programda, "idam"a dair bilinmeyenler belgesel titizliğinde izleyiciye sunuluyor. Cnn Türk / 22.45

A Takımı bu kez faka basıyor
Sevilen dizi A Takımı'nda, Albay Lynch ve adamları, Hannibal ve ekibinin peşindedir. Hannibal, Face ve Barakus peşlerine taktıkları polislere yakalanırlar. Dışişleri tarafından gayr-i resmi olarak görevlendirilen takım otuz yıl hapis yatmakla, bir generali gerillaların elinden kurtarmak arasında bir seçim yapacaktır. Kanal 7 / 19.00
'Biri Elmas ile Ferdi'yi Gözetliyor'
Beşik Kertmesi'nde, Elmas Mağden reklam kampanyası için Teoman Ajans'a geliyor. Bu sırada Teoman Bey odasında Ferdi'den onun hikayesini dinliyor. Ve sonra Elmas Mağden ile Ferdi'yi karşı karşıya getiriyor ve yeni reklam kampanyasını açıklıyor; "Biri Elmas ile Ferdi'yi Gözetliyor"!. Star / 20.30
28 Mart 2002
Perşembe
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED