|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir şey yapın, taraf olun!
11 Eylül şokunu henüz atlatamamış, günah çıkarma, kendini aklama / haklılaştırma derdine düşmüş Akademi üyelerinin kusar gibi dağıttığı Oscar ödüllerinde bu yıl En İyi Yabancı Film Oscarı'nı evine götüren "Tarafsız Bölge / No Mans Land" oldu. Bu ödülde, Amerika'nın, iddialarını doğrulama ve adalet duygusuna verdiği önemin altını çizme derdinin payı olsa da, Bosna-Hersekli Danis Tanoviç imzalı Tarafsız Bölge, Oscar'ı da, diğer ödüller gibi bileğinin hakkıyla aldığının en somut delili olarak işin politik boyutunu tek başına çürütüveriyor. 2001'in en başarılı filmlerinden biri olan Tarafsız Bölge, bir savaş filmi ancak bildiğimiz savaş filmlerinden biri değil. Kendisi savaş gibi bir film. Gevşeyen, gerilen, geren ve acıtıp kanatarak güldüren. Kendiniz bazı çıkarsamalarda bulunsanız da, iyi ve kötünün altını çizmiyor Tarafsız Bölge. Savaş halindeki insanlığın acınası resmini çiziyor. Kimin haklı olduğunun belirsizleştiği hatta anlamını yitirdiği, anlamsızlığı ve haksızlığı an be an üretmeye geri durmanın imkansızlaştığı savaş durumlarının kara mizahını yapıyor. İçinizi burkuyor. Filmden çıktığınızda hâlâ orada, siperde, patlamak üzere olan bir bombanın üzerinde canlı bir adamın yatmakta olduğunu ve onu orada kaderiyle başbaşa bıraktığınızı düşünüyorsunuz ve suçluluk duyuyorsunuz: "Biliyorum ve hiçbir şey yapmıyorum!" Tarafsız Bölge, bundan yaklaşık 10 yıl önce bütün dünyanın kılını kıpırdatmadan izlediği Yugoslavya iç savaşının anlamsızlığını, saçmalığını seriyor gözler önüne. Bosna savaşı sırasında, işbirliği yapmak zorunda kalan iki düşman askerin bir gün içinde yaşadıklarını anlatıyor. Etnik kökenleri farklı olsa da birlikte yaşamayı başarmış, aynı dili konuşan, aynı kültürü paylaşan, aynı kadınlara âşık olabilen insanların, saçma ırkçılığın peşinde kendilerini, birbirlerini ve ortak dünyalarını yok edişlerini resmediyor. Ve tabii buna seyirci olanları. "Bir cinayate engel olmamak taraf tutmaktır" diyor film.
Bosna'da sıcak bir Haziran günü...
Bosna'da sıcak bir Haziran günü, yıl 1993. Sabahın ilk saatleri, hava sisli. Bir grup Bosnalı asker düşman hatları arasındaki tarafsız bölgede kaybolmuştur. Sırp askerlerinin onları farketmesiyle ateş açıp hepsini vurması bir olur. Sadece bir kişi, Ciki kurtulmuştur, sipere saklanır. Yaralıdır ve o anda öncelikli olarak yapmak istediği tek şey "bir sigara içmek"tir. Sigarası vardır ama ateşi yoktur. Öldüğünü düşündüğü arkadaşı Çera'yı sipere çekerek çakmağını alır. İki Sırp askerinin siperi kontrol etmeye gelmesiyle saklanır. Sırp askerler ölülerini almaya gelecek Boşnaklar için "bir sürpriz" yapmaya karar verirler ve Çera'nın altına "sıçrayan bomba" adında, üzerindeki ağırlık kalktığında çevresindeki herşeyi yok eden bir bomba yerleştirirler. Farkedildiğini farkeden Çiki, Sırplar'dan önce davranarak birini öldürür, Nino'yu da yaralar. Bu arada hiç umulmayan bir şey olur. Çera ölmemiş, bilincini yitirmiştir. Önce Çera'nın kıpırdamasını önlerler, sonra ise ne yapmaları gerektiğini düşünmeye başlarlar. İkisi de yaralı, öfkeli, yorgun ve bıkkın olan Çiki ve Nino, yaşadıkları gerilimin de etkisiyle "savaşı önce kimin başlattığı" üzerine ateşli bir tartışmaya girerler. Silahı ele geçiren bu yolla diğerine "evet, biz başlattık" itirafını yaptırır. İkisinin de haklı olmaya o kadar ihtiyacı vardır ki, bu bile onlara yeter. Sonunda bir kurtuluş yöntemi bulurlar: Üniformasız olarak siperin dışına çıkmak ve kendi taraflarını durumdan haberdar etmek. Bunda başarılı olurlar ancak iki taraf da diğerinden çekindiği için müdahele edemezler. Bölgede sadece 'gözlemci' olarak bulunan Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nden yardım isterler. BM askeri Fransız komando çavuş Marchand, olay yerine gelir ama mayının imhası imkansız olduğundan hiçbir şey yapamaz. Bu arada bölgede bulunan basın olayı duymuş dünyaya haber geçmektedir. BM'nin üzerine düşeni yapmayı unutup zevke dalmış üst düzey görevlileri ile hiç birşey yapmamanın taraf tutmak olduğunu savunan çavuş Marchand, hem birbirleriyle rekabet eden hem de yoğun baskı altında habercilik yapmaya çalışan medya mensupları, sinirleri iyice gerilen iki "düşman" asker; Çiki ve Nino, çok ayaklı bu olayın "basit" birer figürüdür. Zaman duruyor gibi akar. Çera ise tıpkı küçük bir kıvılcım bekleyen Balkanlar gibi yatmaktadır sıçrayan bombanın üzerinde.
SARSICI BİR FİLM, UNUTAMAYACAKSINIZ
Geçtiğimiz yılın en önemli yapımlarından biri olan Tarafsız Bölge, yönetmen Danis Tanovic'in ilk filmi. Herşeyiyle sade ve etkileyici. O da bunu yapmak istemiş zaten: "Bu hikayedeki karakterler birbirlerine çok benziyor. Basit insanlar. Hepsi savaşın dişlilerine takılmış birer anti-kahraman. Sınırın bir tarafındaki adam, kolaylıkla öbür yanında da yer alabilirdi. O zaman sadece ismi farklı olacaktı." Filmi yapış amacını ise şöyle açıklıyor Tanovic: "Bir tarafta kurbanlar, diğer tarafta ise suç işleyen insanlar var. Bu filmin amacı, ne suçlamak ne de yanlış yapanları sergilemek. Amaç savaşın her türlüsüne karşı çıkmak ve sesimizi yükseltmek. Bu benim şiddetin her türlüsüne başkaldırış şeklim." Yugoslavya'daki saçma savaşa dikkat çeken yönetmen, işlerin çığrından çıktığı anlarda bile Bosnalılar'ın Sırplar'a göre daha 'ahlaklı' ve insancıl davrandıklarının, bu savaşta 'masum' olduklarının altını çizmeden de edememiş. Tarafsız Bölge, tıpkı Yağmurdan Önce / Before the Rain gibi etkileyici bir film. Yağmurdan Önce deyince kulağımıza çalınan o içli müziğinin aksine Tarafsız Bölge'nin müziği yok. Ama hikayenin ve anlatımın sarsıcılığı onu kalıcı kılıyor. Zihninize kazınacak bir film bu, unutamayacaksınız.
TARAFSIZ BÖLGE
Senarist-Yönetmen: Danis Tanovic
|
|
|
|
|
|
|
|