T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Bakü minderlerinde

Ferdi sporlarda "paslaşma, yardımlaşma, beraber ağlama, beraber gülme" yoktur. Her sporcu ayrı telden hava çalar. Onlarla geçinmek pek zordur.

Kemal Ilıcak bunu biliyordu ki birgün bana: "Şu şampiyonlar arasında bir adam vardı, Hamid Kaplan, O da öldü. Artık güreşle ilgili yazı yazma" demişti. Ilıcak'ı dinlemedim.

Dünyaya hakim olan İngiliz zihniyetinde, takım oyunları ön planda yer alır. Güreş, İngiliz töresinde Westmorland ve Gumberland gibi iki ayrı kapışma dalını içerse de, onlar ferdi sporlar yerine takım sporlarını yeğliyorlar. Atalarından kalma bu spor kapışmalarından uzun yıllar var ki vazgeçmiş durumdalar. Şu anda Birleşik Amerika'da güreş, golf, tenis ve basebal'la birlikte birinci yeri tutmakta. Japonya ve Çin'de de güreş sporunun popularitesi yüksek.

Şimdi, Bakü'deyiz. Rüzgarlı kentte. Sovyet İmparatorluğu parçalandıktan sonra Azerbaycan'da ilk kez Avrupa Güreş Şampiyonası düzenleniyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliev, güreşi çok seven bir kişi. Kendileriyle 1992 yılında en az 3 saat süren bir görüşme yapmıştım, o zaman bana hayatının en kritik dönemleriyle birlikte güreşi sevdiğini de anlatmıştı.

Türkiyemiz adına Bakü'de madalya arayacak sporcularımız, 120 kiloda Zekeriya Güçlü dışında pek tanınmamış elemanlardan kurulu. 55 kiloda Ersin Çetin, 60 kiloda Arif Kama, Bakü'de ne yapar, peşinen bilmek mümkün değil. Arif'in madalya alması gerek. 66 kiloda Ömer Çubukçu var. 74 kiloda 69 kilonun Avrupa Şampiyonu Ahmed Gülhan'ı yenerek Milli Takıma giren Fahrettin Özata'dan şahsen umutluyum. 84 kiloda Serhat Balcı, Saltiev'in Rus Takımında olmadığı söylendiği için şansı var. 96 kiloda yılların güreşçisi Enis Çakıroğlu'nun boy-pos, teknik açılardan tıpkı Karelin'i andıran oğlu Fatih Çakıroğlu yer alıyor.

Yöneticilik işte bu. Başkan Osman Şansal, Fatih'in babası eski güreşçi Enis'i de Bakü'ye götürüyor. 1997 yılından bu yana hiçbir başarı gösteremeyen benim çırak Zekeriya Güçlü'nün de Bakü'de kürsüye çıkmasını bekliyorum.

Özet olarak, İsmail Nizamoğlu, Sebahattin Öztürk ve Metin Topaktaş'ın yönetimindeki Milli Takımımızın Bakü'de yıldız gibi parlamasını bekliyoruz. Bu ekip, Azerbaycan'ın başkentinde başarı sağlasa da sağlamasa da 2004 Atina Olimpiyadları takımıdır. Bunu asla unutmayalım, paslaşma, yardımlaşma, beraber ağlama, beraber gülme güreşte olmamasına rağmen, her sporcu elinden gelen gayreti göstermek zorunda. Hayatın bütün dallarında ferdi yeteneklerin rolleri pek önemli. Havadaki kuşların, denizlerin derinliklerindeki balıkların bile liderleri var. O halde, tıpkı Birleşik Amerika ve Japonya gibi bizler de öz sporumuzda bileğimizin hakkını almalıyız. Şampiyonlar iyi insandırlar, onları bağrımıza basmak görevimiz. Bakü kahramanları için hazır olalım...


2 Mayıs 2002
Perşembe
 
ALİ GÜMÜŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED