|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Batı bu dramı anlamaz
Okuduğu şiirle Filistin dramını yalın bir şekilde anlatan 'Filistinli kız'ı dünyaya tanıtan gazeteci Sefer Turan, Filistinli çocukların kaderinin bu olduğunu ve 'onların okula değil de intihar saldırılarına gitmesini' batılıların anlayamayacağını söylüyor. Filistin'de İsrail işgalinin en yoğun olduğu günlerde Filistinli bir kız çocuğunun, çığlıkları geldi Kanal 7 ekranına. Babası 10 yıl önce İsrail askerleri tarafından tutuklanarak götürülen 13 yaşındaki çocuğun içten gelen çığlıkları bir anda Türkiye'nin vicdanını allak bullak etti. "Çocukluğumu ve babamı istiyorum, çok şey mi istiyorum?" diye soran Filistinli kız, bu zulme sadece boş boş bakan dünyaya tepkisini de, "Utanın!" diye haykırarak dile getiriyordu. İlk defa Kanal 7'de yayınlanan ve daha sonra diğer TV'ler de ekrana getirilen Filistinli kız, Türkiye'de Filistin'in simgesi haline geldi. Kanal 7 Dış Haberler Müdürü Sefer Turan, çığlıkların sahibi İslam Tahrir Şibri ve annesini buldu. Babası İslam'ı anlatıyor
Ortadoğu'yla ilgili başarılı haberlere imza atan Sefer Turan, İslam Tahrir'in içten gelen bir haykırışla okuduğu şiirin iki bölümden oluştuğunu, birinci bölümün Filistinli bir mahkum tarafından serbest bırakıldıktan sonra yazıldığını, ikinci bölümünse İslam Tahrir'in zindandaki babasının, kızının ağzından yazdığı bölüm olduğunu söylüyor. "İkinci bölüm, İslam'ın kopuşunu oluşturuyor. İslam bu bölümü, 10 defa okusa, 10'unda da ağlıyor" diyen Turan, kendisinden sonra iki TV'nin daha İslam'la görüştüğünü, İslam'ın artık Arap dünyasında da tanındığını kaydediyor. Kudüs deyince...
İntifadanın ilk günlerinde çocukları okul yerine çatışma alanlarına götüren faktörleri araştıran Sefer Turan, son gidişinde intihar saldırıları üzerinde yoğunlaştığını, her iki araştırmada da ilginç şeylerle karşılaştığını anlatıyor: "Hem, tanklara karşı taşla savaşan çocuklara, hem de bu çocukların ailelerine sorduğum sorulardan çıkan şuydu: Kudüs ve Mescid-i Aksa deyince akan sular duruyor. Mesela liseye giden Amir adlı bir çocuk her sabah evinden çıkıyor. Akşama kadar İsrail askerleriyle çatışıyor, akşam 20-30 kilometre mesafeyi yürüyerek evine dönüyor. Çocuk bununla ilgili bir tek şey söylüyor: Kudüs..." Batılıların ve Filistin'i tanımayanların intihar saldırılarını anlamasının mümkün olmadığını söyleyen Turan, intihar saldırılarına katılan gençlerin ailelerinin buna "Şehadet saldırısı" dediklerini ve hepsinin de metanetli olduğunu söylüyor.
İntifada yahudi yerleşimini engelledi
Filistin topraklarında pratikte bir toprak kavgasının olduğunu belirten Sefer Turan, İsrail'in sürekli daha fazla toprak işgal etmek istemesi ve dışarıdan getirdiği yahudiler için Filistin kentlerinin içinde, özellikle Kudüs'te yahudi yerleşim alanları açması üzerine, Filistinlilerin de topyekün buna karşı çıktıklarını ancak güçsüz oldukları için çareyi intifadada ve intihar saldırılarında bulduklarını söylüyor. İntifadanın dışarıdan gelen göçü, büyük oranda durdurduğuna da dikkat çeken Turan, İsraillilerin kendi açıklamalarına göre, son 18 ay içerisinde, 650 bin yahudinin bir daha geri dönmemek üzere İsrail'i terkettiğini, şu anda yahudi yerleşim birimlerinin birçoğunun da boş olduğunu söylüyor. Sürekli işgaller ve yıkımlar karşısında kalan Filistinlilerin, "Madem ki biz huzur içinde yaşayamıyoruz, onlara da huzur tattırmayacağız" mantığını geliştirdiklerini, bunu da intihar saldırılarıyla gerçekleştirdiklerini kaydeden Turan, "Yine Gazze'de yapılan araştırmanın sonuçları, intihar saldırılarının İsrail'in şiddetiyle paralel olduğunu, İsrail'in şiddeti arttıkça intihar saldırılarının da arttığını gösteriyor. Bu saldırılar da İsrailliler açısından etkili oldu ve çok büyük zayiatlar verdiler" diyor. SEYRİ ŞAHANE
Varsın "İtiraf" böyle kalsın... Bu ülkede yaşadıklarını cesaretle itiraf edecek kaç kişi çıkar ve daha önemlisi kaç öykü herkesi ilgilendirecek bir itirafın malzemesi olabilir. Pek yok anlaşılan. Bundan olacak, "Reha Muhtar'a İtiraf" programı kısa sürede ne deve ne de kuş kabilinden ilginç bir türe dönüştü. "İtiraf", ülkedeki itiraf yetersizliği nedeniyle bildik tartışma programları formatına doğru koşar adım yol alıyor. Olsun, böylesi daha iyi.... Hiç olmazsa, insanların söyledikleri Ateş Hattı'nda olduğu gibi kuru gürültüye kurban olmuyor. Reha Muhtar belki bir itiraf gelir umuduyla sonuna kadar sabrettiğinden, orada herkes istediğini rahatlıkla söylüyor. Önceki akşam da Nazlı Ilıcak bu fırsattan istifade ederek onlarca tartışma programında söylemediğini ya da kesintiler nedeniyle tamamlayamadığı bütün sözlerini, fikirlerini rahat rahat ve büyük bir sükünetle dile getirdi. Reha Muhtar ise program boyunca Ilıcak'ın "İtiraf ediyorum değiştim. İslamcılarla aynı safta mücadele verdiğim için pişmaım" demesini boşuna bekledi. Reha Muhtar, son bir umutla Merve Kavakçı'dan bir "pişmanlık" ifadesi almak istedi ama, Kavakçı da oralı olmadı. Sonuç pozitif.... Varsın adı "itiraf" kalsın. Program böyle daha iyi oluyor.
|
|
|
|
|
|
|
|