T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Medyaya kitakse

Cumhurbaşkanı Sezer tarafından Meclis'e geri gönderilen RTÜK Yasası'nın politikacıları ilgilendiren boyutunu iki gün boyunca burada tartıştık. Ülkemizdeki siyasi sistem açısından gerçekten üzücü bir durum: Tek kişiyi mutlu edecek bu yasa, anayasaya aykırılığı bilindiği halde, yeniden gündeme taşınabildi. Ancak olayın, medyayı ilgilendiren bir boyutu da bulunuyor: Gazete ve televizyonların ünlü yorumcuları, kendilerini de yakından ilgilendiren yepyeni bir medya düzeni hedefleyen yasanın karşısında suspus oldular...

Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi gibi meslek örgütleri RTÜK Yasası'na karşı çıktılar çıkmasına; ancak hemen hepsi Cemiyet üyesi, bazısı Konsey'de en sorumlu görevlerde bulunan ünlü meslektaşlar, konuyu sütunlarına taşımadılar. Basının neredeyse yüzde 75'inde, RTÜK Yasası ile ilgili tek satır haber çıkmadı; o gazetelerin okurları, tiryakisi oldukları usta kalemlerin yasayla ilgili ne düşündüğünü öğrenemediler. Hepsi adına yazılan tek bir yazı, gazetelerdeki karartma ve sütunlardaki sessizliği, "Susma hakkını kullanmak" olarak duyurdu.

Bu gerçekten şaşırtıcı bir gelişme. Yasanın Meclis'e ilk sevk edildiği dönemde, bir yıl kadar önce, hemen herkes, lehte veya aleyhte, konuya değinmek ihtiyacı duymuştu. Gazeteler, çoğu kere tek yanlı da olsa, RTÜK Yasası konusundaki gelişmeleri okurlarından gizlemediler. Oysa, şu son onbeş gün içerisinde, yasanın ikinci kez görüşülmesi öncesinde, çok satan gazetelerin okurları, tek satırlık bir haber, bir sütunluk bir yorumdan bile mahrum bırakıldılar...

Basının kendisiyle ilgili bir konuda 'gönüllü sansüre' râzı olduğu bir dönem olarak hatırlanacak içinden geçtiğimiz şu günler... Bu bir tek olaydan hareketle, esasen var olan, basının, patronunun (veya yöneticisinin) işine gelmeyen konularda karartma yapan, birinin aldığı karara herkesin uyduğu bir kurum olduğu kanaati iyice yaygınlaşıp pekişecek...

Türk basınının 150 yıllık tarihinde, Padişah fermanıyla, sansür idaresinin tâlimatıyla, iktidarlarca, yargı kullanılarak uygulanmış 'sansür' örnekleriyle sıkça karşılaşılır; ancak, belki de dünya basın tarihinde ilk kez, bir dış otoritenin baskısı olmaksızın, topluca susmayı kabul eden bir gazeteciler kitlesiyle karşı karşıyayız... Müphem suçlamalara yüksek cezalar öngören ve bu yolla kendi özgürlük alanını daraltan bir yasaya karşı haykırması gerekenler susarsa, aynı kalemlerin, başkalarını ilgilendiren, toplumun çıkarlarına aykırı uygulamalara ses çıkartacakları düşünülebilir mi?

RTÜK Yasası'nın kendisi özgürlükleri budamayı hedefliyor ve bu yüzden ürkütücü; ancak konunun Meclis'te görüşüleceği günlerde medyanın büyük bölümünün sergilediği sessizlik yasanın kendisinden daha da ürkütücü. Her yıl, 24 Temmuz'u, "Basından sansürün kaldırıldığı gün" olarak kutlayan meslek örgütleri, RTÜK Yasası'nın Meclis'ten geçtiği günü, bundan sonra ortaya çıkacak sıkıntıların başlangıcı olarak bir kenara not etmeli.

Herkes tam farkında olmayabilir, ama RTÜK Yasası'ndan en fazla etkilenecek internet câmiası, 'Medyakronik sitesi'nin başına geleni konuşuyor birkaç günden beri. Söylenen, medya eleştirisi yapan sitenin, 'susma hakkını kullanan' medya grubunun gadrine uğradığı. Sitede çıkan olumsuz değerlendirme ve eleştirilerden rahatsız olan grup, Medyakronik'in sponsoru konumundaki vakıf üniversitesini yıpratmayı amaçlayan yayınlara başlamış; bunalan üniversite yönetimi, çareyi, bayağı izleyeni bulunan siteyi kapatmakta bulmuş...

İlginç, değil mi?

İlginç, ama hiç şaşırtıcı değil. Türkiye, epeydir, 'halk karşıtı' tavrı daha bir ortaya çıkmış medyanın insafına terk edilmiş durumda. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrımı, özgürlükler, gelir adaleti gibi bir zamanlar anlam taşıdığı düşünülen kavramlar, o insafsız çark eliyle, yerlerini farklı değerlere bıraktı... Daha doğrusu değersiz kavramlara...

Kadri tam bilinmese de, henüz düşmemiş kaleler durumundaki bir-iki gazete, bir-iki televizyon kanalı, mevcut medya düzeninin bunalttığı halkın teneffüs cihazı gibi...

RTÜK Yasası, Türkiye'deki medya düzenin iflâs belgesidir...


2 Mayıs 2002
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED