T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Filistin'e destek, İsrail'e protesto

Bir sendikanın İstanbul şubesi yönetiminde bulunanlar arasında toplantı yapılır. Gündem maddelerinden biri de Filistin konusudur.

İsrail askerlerinin Filistin'de yaptıklarını protesto etmek oylanır ve oy birliğiyle kabul edilir.

Filistin'e destek verildiği herkese ilân edilecektir.

Yer ve zaman belirlenir.

Gerekli formaliteler tamamlanır. Basına ve resmî makamlara haber verilir.

Sendika mensupları Çemberlitaş'ta toplanacak, hazırlanan metin okunacaktır. Yaygın söylenişiyle "basın açıklaması" yapılacaktır.

Günü saati gelince organizasyonu yapan arkadaş, buluşma noktası olan Çemberlitaş-Sultanahmet arasında bulunan Sultan Abdulhamit'in kabri civarına gelir.

Bir bakar ki sendika üyelerinden oraya gelenlerin sayısı beş-on kişiyi geçmemektedir.

Etraftaki simitçi, boyacı, incik-boncukçuların sayısı sendika üyelerinden fazladır.

Üç beş kamera, üç beş gazeteci, birkaç yoldan geçen meraklı...

Ancak hepsinden daha fazla olan, resmî ve sivil polislerdir.

"Yaptık açıklamamızı ve dağıldık" dedi anlatan arkadaş. "Olaysız..."

Beş-on kişiyle ne olay olabilir ki!

Bu hikâyenin kendisi başlı başına bir olay zaten!

İKİZ KULELERİN HİKAYESİ

Avrupalılar Amerika kıtasına ayak basmıştır. Kızılderililerle tanışırlar ve ticaret yapmak istediklerini bildirirler. Kızılderililer ticareti bilmemektedir.

Avrupalılar yol gosterir. "Biz size değerli eşyalar vereceğiz, buna karşılık siz de bize kendi değerli eşyalarınızı vereceksiniz. Böylece sizin daha önce hayatınızda hiç görmediğiniz eşyalarınız olacak, biz de evimize sizden aldığımız değerli eşyaları götüreceğiz."

Beyazlar kıyıdaki küçük ada üzerinde bir pazar yeri açarlar ve kızılderilileri beklemeye başlarlar. Avladıkları hayvan postlarını getiren kızılderililer, karşılığında ayna, tarak gibi beyazların getirdiği gerçekten de daha önce hiç görmedikleri eşyalara sahip olmaktadırlar.

Derken iki sarhoş beyaz pazar yerine gelen bir kızılderiliyi öldürür ve mallarına el koyar.

Kızılderililer şaşırır. "Siz neden arkadaşımızı öldürdünüz. Buna gerek yoktu ki!.. O zaten elindeki eşyaları size vermeye gelmişti..."

Gerçekten de böyle bir ticareti anlayamazlar.

Pazar yeri lânetlenir.

Bu olaydan sonra hiçbir kızılderili buraya gelmez ve bu bölgeye "iki büyük sarhoş adam" adı verilir. Kızılderili dilinde "Man-hot-tan".

Derken bu bölge, NewYork ve Amerikan ticaretinin merkezi olur ve iki koca gökdelen dikilir. Amaç ticarettir...
(B. İbicioğlu)

GAZETENİZ NE VERİYOR?

Benim gazetem porselen yemek takımı veriyor.
Benim gazetem elektrikli süpürge veriyor.
Benim gazetem elektrikli süpürgenin yanında bir de ütü veriyor.
Benim gazetem halı veriyor.
Benim gazetem yolluk veriyor.
Benim gazetem çay takımı veriyor.
Benim gazetem masa örtüsü veriyor.

TİP

E tipi cezaevi...
F tipi cezaevi...
L tipi cezaevi...
Ne tip olursa olsun, bütün cezaevlerinin tipi bozuktur!
Aksini savunan, gitsin tipini en çok beğendiği cezaevinde yatsın.

*

E tipi cezaevi...
F tipi cezaevi...
L tipi cezaevi...

Birisi bize akrostiş ile bir mesaj mı vermeye çalışıyor ne!?.

SUNUCU

ABD'nin eski başkanı televizyonda sabah programı sunacak.

Bizde böyle bir şey olmaz mı?

Demirel, Alacakaranlık kuşağı türünden bir program sunsa yakışmaz mı dersiniz?

GÜNÜN SÖZÜ

Bir problemin güç olduğunu söyleme; eğer o güç olmasaydı, zaten problem olmazdı.
F. Foch


2 Mayıs 2002
Perşembe
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED